Manşet Fotoğrafı:flickr.com
Kuraklık, yok olan göller, kazanılan ekoloji mücadeleleri, umut veren direniş öyküleri, iklim krizinin nedenleri, sonuçları…
Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Bozcada Uluslararası Ekoloji Filmleri Festivali (BİFED) dün gece ( 15 Ekim 2022, Cumartesi) ödüllerin açıklandığı törenle sona erdi.
Tören belgeselleri de izlediğimiz Bozcaada Halk Eğitim Merkezi'ndeydi.
Törende hemen yanımda oturan bir Bozcaada sakini, “Yerel yönetim değişse bile bu festival devam etse” diyordu.
Halkın, katılımını ve festivale verdiği desteği dahası, belgesellerin açtığı mücadele kapılarını düşününce haksız değil.
Umuyorum ki hem Bozcaada sakinleri hem de bizim gibi festival nedeniyle adayı ziyaret edenler için festival devam eder.
Dayanışma hep kıymetli
Festival dünyanın farklı ülkelerinden, farklı tecrübe ve tanıklıkları olan onlarca filmi görme imkanı sağlıyor, “ekolojik sorunlar dünyanın her yerinde ise mücadeleler de öyle" mesajı veriyor.
Festivalin, belgesel izleme keyfinin yanında, en güzel özelliklerinden biri de farklı çevrelerden insanları bir araya getirmesi.
İzlediğiniz filmi yönetmeni ile tartışmak veya belgesele konu olan mücadelenin öncüsü ile birlikte belgeseli izlemek, sanat eseri ve mücadele arasındaki bağlantıyı, bağlantısızlığı görmek açısından önemli bir yerde duruyor.
Ve şimdi kazananlar
Bu yıl festivale 101 ülkeden, 1000’i aşkın belgesel başvurdu. 14 filmin yarıştığı Ana Yarışma kategorisinde Fethi Kayaalp adına verilen Uluslararası Yarışma Ödülü’nü “Yo’eme Labirenti” filmi kazandı.
İkincilik Ödülü olan Madam Melpho ödülünü ise Brezilya'dan “Edna” filmi aldı.
Bu yıl ödül töreninde bir farklılık daha vardı. Bir filme Mansiyon Ödülü verildi. Almanya ve Ekvador yapımı “Benim Bu Çalınmış Ülkem” filmi mansiyonun sahibi.
Öğrencilere de ödüller
Öğrenci filmlerine de ödüller verildi. Gaia Öğrenci ödülü, “0.2 Miligram Altın”a verilirken, GAIA Jüri Özel Mansiyon Ödülü ise Türkiye’den Mustafa Aydın’ın “Haymatlos” filmine verildi. Ki film, benim de etkilendiğim filmlerden.
Ödül töreni Bartın'daki iş cinayeti nedeniyle buruktu. Yaşamını kaybeden 41 işçiden de söz edildi. Sahneye çıkan katılımcılar, işçi cinayetlerini hatırlattı, ailelere başsağlığı diledi.
Peki hayatta kalmak…
Yazının başlığında söz ettiğim film ise yarışma kategorisindeki filmlerden değildi. Film, yerli halkların yaşadığı Çad'da geçiyor.
"Hayatta Kalanı Haritalamak", topluluk ve kabilelerde yaşayan yerli halkların yaşamını anlatması ve bir kadının değiştirme gücünü göstermesi açısından bence gönüllerin birincisiydi. En azından benim gönlümün birincisi.
Filmi, Nacho Corbella yönetiyor ve bölgenin tek okuyan kızı Hindou Oumarou İbrahim’e odaklanıyor.
Kadınlar sayesinde toplulukların hayatta kaldığını anlatan Hindou, onlardan aldığı kadim bilgileri online ortama aktarıyor. Kalıcı hale getiriyor, yaygınlaştırıyor.
Bu arada Çad, iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerden. Bu nedenle Çad Gölü kuruma tehlikesi ile karşı karşıya.
Hindou, bu konuda mücadele ediyor, tek tek kabileleri ziyaret ediyor, erkek kabile yöneticilerinin içinde siyahi bir "prenses" gibi parlıyor.
Öyle birine dönüşüyor ki dünyanın dört bir yanındaki yerli halkların sesi oluyor.
Hindou, sesi kısılmaya çalışılan, yok sayılan tüm yerli halklarla birlikte kadınların sesi...
Şiddetsiz yeni bir hafta dileğiyle...
(EMK)