Ekonomik sıkıntılardan mustarip hükümetler halkın dikkatini esas meseleden başka noktalara çekmek üzere popülist ve ahlakçı politikalara sığınarak muhafazakarlaşabiliyor.
Japonya'da ortaçağdan itibaren geleneksel olarak işleyen aşk otelleri, mevzubahis siyasetin etkisiyle gittikçe mutaassıp ve tutucu bir topluma dönüşen Japon halkının da hedefi durumunda.
İnsan ilişkilerinin gün geçtikçe zayıfladığı çağımızda, duyguların serbestçe ifade edilemediği ve fantezilerin rahatça yaşanamadığı Japonya'daki aşk yuvaları Aşk Oteli (Love Hotel) adlı belgeselin konusunu oluşturuyor.
Aşk yuvaları
BBC, France 2 ve Sabotage Films'in katılımıyla çekilen, 2014 yapımı, 75 dakikalık belgesel, Japonya'nın günde 2,8 milyon ziyaretçisi olan 37 bin aşk otelinden birine, The Angelo Love Hotel'e odaklanıyor. Yönetmenliğini Phil Cox ve Hikaru Toda'nın yaptığı Aşk Oteli, gündelik hayatında arzularını alenen dışa vuramayan, evinde yeterince rahat olup aile fertlerine yakınlık gösteremeyen insanların gizli sığınağına şefkatli bir bakış atıyor.
Bazıları için kaçış noktası, bazısı için sıcak bir barınak vazifesi gören sözkonusu mekanda tutkunun canlı tutulabilmesi için her türlü imkan hazır tutuluyor. Kendilerini dış dünyanın yargılayıcı bakış ve davranışlarından uzak ve güvende hissettikleri aşk otelinde insanlar zaman zaman gerçeklerden kaçıyor, ufak yerleşim merkezlerinde yaşanamayacak tecrübeleri hoyratça yaşıyor veya yoğun çalışma temposunun yorgunluğunu üstünden atmasına yarayacak rahatlatıcı hizmetler alabiliyor.
Konulu odalarda evli bir çift değişik tecrübeler deneyimlerken, başkasıyla cinsellik yaşayacağına inancı kalmayan yaşlı bir beyefendi küçük erotik hazlarla kendini mutlu edebiliyor.
Katı kuralların geçerli olmadığı aşk yuvasına her sosyal katmandan ve yaştan insan alternatif metotlarla gevşemek ve tatmin olmak için geliyor.
Çağdaş hayat biçimlerinin ülkeye kazandırdığı tüm açılımlara rağmen eşcinsel bir avukat çift, ilişkilerini umuma açık ortamlarda yaşayamadığından ancak aşk otelinde tamamıyla rahatlayıp birbirine itiraflarda bulunabiliyor.
Bir diğer müşteri kendini bir dominatrikse teslim edip bastırılmış arzularını hayata geçirirken, toplum tarafından 30 yaşına kadar evlenip çocuk yapması beklenen bekar bir kadın evli bir adamla gizli ilişkisini aşk otelinde buluşarak sürdürüyor. Yalnızlık, hayatın çirkinlikleri, çeşitli tatminsizlikler müessese müdürünün deyimiyle hayatın arka bahçesinde bir şekilde bertaraf ediliyor.
Japonya hükümeti iktisadi sorunları çözmekte zorlandığından yüzyıllara dayanan bu geleneğe sansasyonel politikalarla set çekmeye çalışırken, ahlak bayraktarlığı yapan bağnaz kesimler de aşk otellerini günah ve fuhuş yuvası olarak lanetliyor.
Sıkılaştırılan kurallar ve son zamanlarda artan kapatılma vakalarına rağmen, yüzyıllardır Japon toplumunda deşarj vazifesi gören aşk otelleri faaliyetlerine devam edecek, müşterileri de birbirinden ilginç yolculuklarını sürdürecek gibi görünüyor.
Kanada'daki Uluslararası Hot Docs Belgesel festivalinde galası yapılan, akabinde İtalya'daki Biografilm ve geçen ay da Saraybosna Film Festivalinde görücüye çıkan Love Hotel'in Türkiye'de de gösterilmesi en büyük dileğimiz… (MT/AS)