Hayati Yıldız’ın “Diyarbakır’da Devrimci Mücadele (1976-86)” adlı kitabı geçtiğimiz haftalarda NotaBene Yayınları’ndan çıktı.
Kitap, 1976’da Devrimci Gençlik örgütlenmesiyle başlayan ve 1985’teki “kırdan çekilme” kararıyla noktalanan Devrimci Yol’un, 12 Eylül sonrası en uzun süre ayakta kalan örgütlenmesi “Diyarbakır Devrimci Yol”u konu alıyor.
Öncelikle kitabın yazım öyküsünden biraz bahseder misiniz?
Süregelen yoldaşlıklar ve mücadele yıllarımızda yitirdiğimiz arkadaşlarımızın anıları bizleri hala “Diclenin Yolu” adlı grupta bir arada tutuyor. Hala haberleşir toplantılar yaparız. Bir tür dayanışma ve ‘ayaktayız’ mesajıdır bu. Bu toplantılardan birinde, sanırım 5-6 yıl önceydi, anıların bir araya toplanması fikri ortaya atıldığında hem bendeki yazma isteği hem arkadaşlarımın önerisiyle böyle bir sürece girildi. Ben yazsam da kolektif bir çalışma olmalıydı. Söyleşiler, anıların bir araya toplanması, değerlendirilmeleri zorlu bir süreci gerektirdi. Ayrıca daha önce yayımlanmış kitapların taranması, eksiklerin tespiti, gereksiz tekrarlardan kaçınılması önümüzde duran ayrı bir uğraş oldu.
Kitap kaç yıllık bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı, çalışmalarınız sırasında ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
5 yıl üzerinde bir zaman oldu. Almanya’da yaşamam nedeniyle on binlerce kilometrelere mal olan bir süreçti. Görüşmelerimizin ayarlanması, dost sohbetlerinde konuşulanların yazı diline çevrilmesi bana zor ama eğlenceli süreçler yaşattı. En büyük zorluk aynı olayın farklı anlatımları ile karşılaşınca ortaya çıkıyordu. Yayım sürecini bunlar uzattı. Tabii pandemi sürecini de eklemeliyim, görüşmelerin arasını açtı.
“Devrimci Yol’un 12 Eylül sonrası en uzun süre ayakta kalan örgütlenmesi” ifadesini biraz açabilir misiniz? Türkiye’nin diğer bölgeleriyle kıyaslandığında ve bölgenin kendine özgü koşulları düşünüldüğünde Diyarbakır merkezli örgütlenmenin farkı neydi?
Bu ifade başkalarını değilse de kendini doğru ifade ediyor. Çünkü kadrolar bakımından birbirleriyle ilişkili en son yapı, kırsal ve onun lojistiği ele alınırsa burasıydı. İstanbul’a geçiş ve ardından yurtdışı kararı alınana kadarki tarih dikkate alınırsa ’76 Devrimci Gençlik’le başlayan süreçten itibaren “en uzun ayakta kalan örgütlenmesi” ifadesini hak ediyor.
Devrimci Yol gelişim sürecinde birçok yerde farklı mücadele deneyimleri yaşadı. Diyarbakır’ın kendine özgülüğüne gelince, iki nokta ortaya çıkıyordu:
1) Türkiye devrimci sürecine dayanan bir örgütlenmenin, Kürdistan devrimci süreciyle olumlu bir ilişki kurarak dönüştürülmesi çabası olarak,
2) 12 Eylül sonrası kesintisiz bir mücadele sürecini önüne koyması açısından.
Kır gerillasıyla ilişkisi bakımından bu çok anlamlıydı.
Bu ikisine de bir şekilde eğilindi ancak sonuçları istenileni karşılamaktan uzak kaldı. Bu uzak kalışta maalesef kendinden kaynaklanan sorunlardan öte Suriye sürecinden kaynaklanan bütünsel öğeler daha çok rol oynadı.
Biraz da kitabın içeriğinden bahsedebilir misiniz? Bölümler kronolojik olarak mı seyrediyor? Başlıkları kısaca anlatır mısınız?
Kronolojik bir iskeletten söz edebilirim. Kitap, 76-80 ve 80-86 süreçleri olarak iki bölüm. Olayların ve örgütsel yapının anlatıldığı bölümler sıralı işlendi. Anılar ve anlatımlarda ise ileri-geri gidişler oldu.
Diyarbakır’a geliş ve orada kalış hikâyeleri, ilk adımlar, mücadelemiz sırasında gerek işkencede, çatışmada gerekse açlık grevinde yitirdiklerimiz, günlük yaşadıklarımız, bölgenin bize kazandırdıkları kitapta konu edildi.
İlk örgütsel ilişkiler, Dersim kırsalı, Diyarbakır’da direniş örgütünün kurulması ile ilgili bölümlerde Ferda Koç’un, Nazım Doğan’ın ve Yaşathak Aslan’ın anlatımları var.
Kitap, Suriye deneyimini ve sonuçlarını ayrı bir bölüm olarak Mahmut Memduh Uyan’ın tanıklığında anlatıyor.
Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Kitabın arka kapağında son paragraf, her şey bir yana tamamıyla duygularımı yansıtması bakımından bu konuda söylemek istediğim son husus olsun.
Bu kitap Türkiye ve Kürdistan devrimci süreçlerinin önemli bir tarih kavşağında iki tarihi kesiştirme imkânına sahip bir şehirde, açık faşizmin azgın saldırganlığı altında yürüttüğümüz devrimci yeraltı mücadelesinden hatırladıklarımızdan oluşturuldu. Yapabildiklerimizin onurunu, yapamadıklarımızın sorumluluğunu omuzlamak ve yitirdiğimiz yoldaşlarımızın büyük hatırasıyla birlikte gelecek kuşaklara aktarmak için…
Diyarbakır’da Devrimci Mücadele (1976-86)/ Hayati Yıldız/272 s./NotaBene Yayınları/1. Baskı/Eylül 2023
Hayati Yıldız hakkında
1961, İzmir doğumlu. İzmir Atatürk Lisesi mezunu. 1970’li yıllarda yükselen toplumsal muhalefette, gençlik mücadelesi içerisinde İDOD’da ve İzmir’de semt çalışmalarında aktif bir katılımla yer aldı. Van’da polisle çatışmada yakalandı, 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Van, Diyarbakır, Mardin, Kızıltepe ve Savur cezaevlerinde kaldı. 1980’de 12 Eylül faşist darbesini cezaevinde karşıladı. Van’da aranırken şansının yaver gittiği tahliyesinin ardından (28 Ekim 1980, Mardin Savur) Diyarbakır ve çevre illerde direnen arkadaşlarına katılarak 1986 yılına kadar devrimci mücadelenin içerisinde yer aldı. Uzun yıllar yurtdışında mülteci olarak yaşadı. Göçmenlere yönelik yayıncılık faaliyetlerinde bulundu. Gazeteci, yazar, grafik sanatçısı. 2022’de Beyaz Bayraklı Çocuk ve 2023’te Sen de anlat Gesche adlı romanları (Ters Kule Yayınları) yayımlandı.
(VC/AÖ)