“Kelimeler doğduğumuz anda bize bila bedel verilen, her yanımıza sonsuz bir ifade gücüyle saçılmış vaziyette bulunan, içine doğduğumuz işte tam bu yüzden hak ettiği ehemmiyeti göstermediğimiz değerlerimiz. Dünyaya geldiğimiz anda yüzümüze ilk bakan kişinin söylediği ilk kelimeyle birlikte tanıştığımız ve ömür boyu milyonlarca kez duyduğumuz söylediğimiz yazdığımız okuduğumuz ama çok da dikkat etmediğimiz kelimelerle yepyeni bir bağ için kuruldu. Dikkatle yaklaşın lütfen kelimelere. Hiçbiri yabancınız değil. Hepsi sizin. Hepsi bizim. Hepsi bizim kelimelerimiz. Bizim dilimiz.” diyor ve ekliyor Kelime Müzesi “Hoş geldiniz.”
“Bendeniz” hoş buldu, çok hoş gördü seni sevgili Kelime Müzesi.
Daha iyi anlaşılmak istiyorsan lütfen daha fazla kelime ile konuş…
Dünyada dil müzesi örnekleri var mıdır bilmiyorum. Türkiye’deki tek örneği ise Ankara’da, Ulus’ta, Kale’nin eteğinde, eskiden zaire pazarı ve tiftik ambarı olarak kullanılan ve restore edilen eski bir binada açıldı; 26 Eylül 2022’de.
Ankara’nın müze bölgelerinden biri olan Kale’de Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Erimtan Arkeoloji Müzesi ve Çengelhan Rahmi Koç Müzesine yakın komşu, Gökyay Vakfı Satranç Müzesine uzak komşu olan Kelime Müzesi; (bazı) Türkçe kelimelerin, atasözlerinin ve deyimlerin anlamını çocuklara ve gençlere öğretmek amacıyla kurulmuş olsa da, benim gibi ileri yaştaki gençler için de çok eğitici ve öğretici. Dahası gezmesi çok eğlenceli, keyifli.
Yazar Şermin Yaşar’ın açtığı bu müzeye Ankaralıların ilgisi büyük. Bina giriş dahil üç katlı ve çok geniş olmadığından sabah tenha saatlerde gezmekte yarar var.
Bir kase ve içinde rengahenk değişik puntolarda harfler. Bir deyim, laf salatası. Bir açıklama: Anlamsız, boş, anlaşılmayan sözler.
Daniska ne demek? Baltık denizindeki Danzig liman kentinden ülkemize ithal edilen ürünlere Danzig damgası vurulurmuş. Halkımız Danzig kelimesini önceleri danziga ve danişkaya ve sonunda ‘daniska’ dönüştürmüş; oldukça iyi, bir şeyin en iyisi kalitelisi manasında. Müze diyor ki; “(İşte) Bir kelimenin halk ağzında uğradığı değişimin daniskası… “
Bir cam küp. İçinde küçük bir Sait Faik’in heykeli var ve üstünde bir plaket; “Deli Tarla” adlı kitabıyla 67. Sait Faik Abasıyanık Hikaye Armağanı’nı kazanan Şermin Yaşar’ı kutlarız.” Heykeli Sait Faik öykülerinden cümlelerin yer aldığı irili ufaklı kağıttan yapılma kayıklar.
İlmik mi? İlmek mi? Şişe takılı bu sözcüklerin işlendiği henüz bitmemiş bir örgü parçasının sorusunun doğru cevabı sizce ne?
Peki, basma kalıbı ne? Ya “basmakalıp? Öğreniyoruz/ hatırlıyoruz ki; tahtadan yapılmış ve kumaş üzerine baskı yapmaya yarayan basmakalıbı ile binlerce desen baskısı yapılabiliyor. Sonraları özgün olmayan değişiklik göstermeyen aynı şekilde devam eden manasına gelen basmakalıp kelimesine dönüşür; bizim basma kalıbı. Bedri Rahmi Eyüböğlu’nun “Yazma Destanı” adlı şiirinde de karşımıza çıkar: “Ihlamur ağacından oyarlar kalıbı/ Bir kalıpla on bin yazma basılır. / Kalıp deyip geçme, yürek ister, bilek ister, göz ister, / On binlerle çarpışır birinin ayıbı.”
Kol ve bacaklardan tutup havaya kaldırıp götürmeye “karga tulumba” diyoruz ya… Meğer “carga la tromba!” yelken kaldırıp toplama anlamında bir denizcilik terimiymiş. Dilimiz dönmeyince dönüştürmüşüz.
Çerçevelenmiş bir adet pötibör bisküvi. Bis, Fransızca ikinci kez anlamında, bisküvi de ikinci kez pişirilmiş anlamında imiş.
Çoban kelimesi Latince “pastor” kelimesinin karşılığıymış. Pastoral şiirin kır hayatını anlattığını bilsem de, adının çobandan kaynaklandığını bilmiyordum.
İyi ki büyüdükçe insanın adı değişmiyor!
Defne yaprağı bir balık. Eğer yakalanmadan büyümeye devam ederse adı çinekop oluyor. Biraz daha kaçabilirse balıkçılardan, büyümeye devam ediyor ve adı sarıkanat oluyor. Az daha dayanır ve büyürse, adı bu kez lüfer oluyor. Lüfer haliyle yakalanmaz biraz daha büyürse adı kofana oluyor. Ömrü varsa biraz daha büyüyor ve adı sırtıkara oluyor. Balık aynı balık, büyüdükçe ismi de değişiyor.
Siyah-beyaz, yuvarlak, mikadan yapılma, birbirine metal halkalarla tutturulmuş yüzlerce ‘para” düşünün. Her bir parada yanlış kullandığımız bir sözcüğün doğrusu yazılı. Dakka/ dakika, mozayik/ mozaik, penbe/ pembe, tenbel/ tembel, opsayd/ ofsayt, arabeks/ arabesk gibi.
Müze: “Dil insanın ilk oyuncağıdır”
“Türkçede içi boş, oyuk ya da oyulabilen nesnelerin çoğunun “k” harfi ile başladığını biliyor musun?” diye sordu bana Müze.” Bilmiyordum sevgili Müze” diye yanıtlayınca bir videoda sıraladı. Kova, küfe, kümes, karpuz, koz, koza, kasa, kazan, kase, kubur, kılıf, kadeh, kurna, kulak, kabuk, kab, kundak, kutu, külah, kof, kundura, kabak, kabuk, kuyu, kılıf, küfe, kasa, kabuk, kazan, kadeh, kavanoz, külah, kabak, kalbur, kof... Sevgili okur; sizin ekleyeceğiniz kelime var mı?
Bir yerleştirme. Onlarca, altın yaldızla boyanmış değişik amaçlarla kullanılan fırça. Traş, suluboya, saç, badana, şişe say sayabildiğince… Fırçaların arasında bir metin: “Sen fırça dediğinde benim zihnimde bunlardan herhangi biri canlanabilir.”
Metin Altıok: “Bir yüzük yaptım sana/ güvercin teleğinden./ Bir yüzük bükerek/ hoşça kal sözcüğünden.”
Biri kadın diğeri erkek terzi mankeni. Üstlerindeki kostümde bir kelime ve anlamı yazılmış yapışkanlı not kağıtları. Mustafa Kemal Atatürk’ün dilimize kazandırdığı geometri terimlerinin yer aldığı bir pano. Boyut-buud, dikey-amudi, doğru-müstakim, komşu kenar-dıl’i mücavir, küp-mikap, yamuk-şıbh-i münharif, hacim-cirm bu kelimelerden bazıları…
Sevdikçe güler kelimeler
Müzedeki kelime duvarındaki her bir harfe ayrılmış bölmeleri açtığınızda o harfle başlayan bir kelimenin –çoğunluğu şarkı ve türkülerde geçen- tanımı yer alıyordu. Fal tuttum harflerden. Torun Atlas’ın ’A’sını açınca karşıma “Ahir” kelimesi çıktı; “evvelim sen oldun, ahirim sensin.” Yeğen Çiğdem’in ‘Ç’sinde “çehre” kelimesi vardı: “Kavgayı bırak, hep bu şarkıyı söyle/ sevdikçe güler her çehre/ amaçlar bir olsun, kalpler birlikte.” Kızçem Pınar’ın falında ‘pervane’, kızçem Bahar’ın falında ise ‘bezirgan’ kelimesi çıktı. Her harf bölümünün altındaki şeritlerde -benim yaşlanmış gözlerimle okuyamayacağım puntoda- yüzlerce kelime vardı.
Müze “Kelimeler gezer ve vardıkları dilin ahengini alır.” dedikten sonra ekliyor: “Kelimeler dünyayı aydınlatır.”
Müze diyor ki: “Eskiden insanlar sukınır, uvunur, durulanır, yaykanır, yunar, çimer, suya girer, suya düşer, sabunlanır, arınır, aklanır, paklanır, banyolanır yıkanırlardı şimdi duş alıyorlar.”
Müze: ”Gökkuşağının tek bir adı yoktur. O gökkuşağıdır, alaimisemadır, hacılar kuşağıdır, kavs-ı kuzah, meryemanakuşağı.”
Anadolu da, edebiyat da kelimeleri yaşatır
Müze ölçü kelimelerini de toparlamış; pabuç kadar, kafam kadar, şöyle tam şu kadar, hemen hemen, bi‘karış, birazcık, el kadar, avuç içi kadar, iki parmak, kuş kadar, şuncacık, bi’tık, göz kararı, kibrit kutusu kadar, bamya kadar, azıcık, bi’gıdım, fındık kadar, bir arpa boyu, bit kadar, iğne ucu kadar, kıl payı, iğne ucu kadar, diye.
Müze bir güne dair kelimeleri de toparlamış; güpegündüz, dün buçuğu, gece yarısı, gecenin vakti, yarı gece, ikindi ortası, şafak sökmeden, kızıl ikindi, akşam vakti, ilk horoz, kuşluk, kaşık çalımı, gurup, kaba kuşluk, ay karalığı, dün buçuğu, öğlene doğru, gün dikimi, çın sabah, tan vakti, sabaha karşı.
Müzeye dair yazamadığım çok şey var ancak yerim dar. En iyisi gidip yerinde görmek olmalı.
Sevgili Kelime Müzesi ve Sevgili Şermin Yaşar; iş bu yazı teşekkür babında yazıldı.
Kelime Müzesi
Ankara-, Altındağ, Kale, Gözcü Sok. No 11.
Pazartesi hariç her gün 10-17 saatleri arası açık.
Kelime Müzesi kurucusu Şermin Yaşar kimdir?
1982, Berlin doğumlu. Fen Edebiyat Fakültesi mezunu. Uzun yıllar reklam ve medya sektöründe metin yazarlığı, reklam yazarlığı, kreatif direktörlük yaptı. Bu arada “oyuncu anne” adlı sosyal medya hesaplarında çocukları Mete-Tuna ve Name’yle oynadığı oyunları paylaşarak diğer anne-çocuklarla arasında köprü kurdu. 2021 yılında “Deli Tarla” kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazandı.
Başlıca eserleri: Başlarım Şimdi Anneliğe, Tarihi Hoşça Kal Lokantası, Dedemin Bakkalı, Oyuncu Anne, Çok Hayal Kuran Çocuk, Oyun Takvimi, Kötü Alışkanlıklara İyi Öneriler, Dedemin Bakkalı Çırak, Tilki Masalları, Tarihi Hoşça Kal Lokantası, Cingo, Söyleme Bilmesinler, Para Ağacı, Abartma Tozu, Cesaret Sandığı, Ev Yapımı Sihirli Değnek, Garip Bir Kuyruk, Uyuyor Musun, Kalk Yerine Yat, Ah Ne Ala Memleket, Pekicik, Dahacık, Hıhıcık, Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu.
(ŞD/AS)