*Görsel betimleme: Siyah beyaz fotoğrafta, rastgele yerleştirilmiş çok sayıda açık kitap kuş bakışı açıdan görülüyor.
Edebiyatın “yenilikçi” sıfatıyla anılan ismi Murat Menteş, son kitabı “Ucuz Romancılar”da, zenginlikten “yazar hastalığına” tutulmuş Alper Canıgüz, Emrah Serbes ve kendisinin bu hastalıktan kurtuluşunu “Menteşesk” bir üslupla kaleme alarak “yenilikçi”liği yeniden tanımlıyor.
“Alper Canıgüz, Emrah Serbes ve Murat Menteş… Maddi refaha kavuşunca ağız tadını yitirmiş üç romancı. Kutsal kitaplardaki lanetlenip helak edilen kavimlerin akıbetine benzer bir şey gelmiş başlarına: Yazamıyorlar! Hayaller gerçekleşince yok olur. Ödüllerle sakatlanmış, ziyafetlerle zehirlenmiş, alkışlarla sersemlemişlerdi. Hayranlarının daimi ve içten ilgisi, yıkıcı bir hal almıştı. Namağlup şampiyonlar nakavt olmuştu. Felç mi, kriz mi yoksa düpedüz can çekişme mi?”
İşte bu sorunun cevabını arıyor Murat Menteş, Alfa Kitap’tan çıkan son romanı “Ucuz Romancılar”da. Bir dönemin en çok okunan, en popüler, kemik okur kitleleri dışında da birçok okura ulaşan, Afili Filintalar akımının öncülerinden Alper Canıgüz, Emrah Serbes ve Murat Menteş “yazar hastalığına” tutulmuş durumdalar.
Parasızlıktan kıvrandıkları zamanlarda ortaya çıkardıkları “eserlerle” pek çok insanın gönlünü çalmış bu üç muharrir, voleyi vurduktan sonra yalılarının İstanbul Boğazı’nı ayaklarına getiren salonlarında, eser miktarda kaliteli içkiler içip puro tüttürür ve boğazı seyre dalmışlarken hazıra dayanamayan dağları neticesinde kendilerini “yazamamazlık” sendromunun içinde bulurlar. Muhabbetleri de bir yerden sonra haybeye laf kalabalığına dönüşünce vaziyeti kabullenir üç ünlü kalem. Evet, yazamıyorlardır. Yazamamakla beraber hem karakter nitelikleri hem de cepleri boşalmıştır. 64 yaşındaki Emrah Serbes, cinsel sorunların araştırıldığı bir laboratuvarda denek olarak çalışmakta, her türlü ilaç üstünde denenmekten mütevellit içi dışı bir olmuştur. 69 yaşındaki Alper Canıgüz, gündüzleri bir hayvanat bahçesinin memeliler bölümündeki nesli tükenen hayvanlarla ilgilenip kalan zamanını da bu hayvanlardan doğum yapan olursa onların yavrularını satmaktadır. Murat Menteş 67 yaşına basmış, belediyenin kendisine verdiği görev doğrultusunda sokak hayvanlarını yakalayıp itlaf etmektedir.
Görüldüğü üzere vaziyet, üç edip için de fenanın öte yakasıdır. Tek satır dahi yazamayan, bir zamanlar kendilerinin kutsadığı bir işle ilgili tek bir adım dahi atamamaktadırlar. Köhne bir kıraathanede çayı Maltepe’yle katık ederken içlerinden birinin aklına bir fikir gelir. Dönemdaşlarından olan yazar Hakan Günday da tıpkı bir zamanlar bizim tıkanmış yazarlar gibi zengin ve ünlüdür ama o, bizimkiler gibi takılıp kalmamış, takır takır roman, senaryo döktürmektedir. Üç kafadar Günday’dan yardım istemek için onun kapısını çalar. Hakan Günday’ın hali hazırdaki ağır karakteri, servetle iyice cilalanmış, kendisine kont gibi yaşama imkânı taşımıştır. Canıgüz, Serbes ve Menteş, Hakan Günday’ın evine giderler. Durumu anlatırlar. Hakan Günday da kendi üretkenliğini bir Çin büyüsüne borçlu olduğunu, bu işlerle uğraşan bir şirketin varlığından bahseder ve onlara yolu gösterir. Üç yazar da Hakan Günday’ın yaptırdığı büyüden yaptırırlar ve ömürleri boyunca tahmin edemeyecekleri bir sefaletin içine sürüklenip, bir rüyanın içinde cebelleşirken gerçeğe dönmek üzere türlü fantastik maceralardan geçerler ve sonunda kendilerini bulurlar. Artık eski günlere geri dönme vaktidir onlar için. Afillerini geri kazanan Alper Canıgüz, Emrah Serbes ve Murat Menteş, yazma yoluna tekrar girdikleri için hayli mutlu ve mesutturlar…
2005’te yayımlanan ilk romanı “Dublörün Dilemması” ile hayli ilgi gören ve devamında gelen kitaplarıyla da kendisi için yapılan “yenilikçi” nitelemesini her adımda biraz daha yukarıya taşıyan Murat Menteş’in, “Ucuz Romancılar”da, bu “huyunu” zirveye çıkardığını söyleyebiliriz. Edebiyatın içinde edebiyat sunan, farklı türleri iç içe geçirerek tamamen farklı bir “edebi” kitap yazan Murat Menteş, “Ucuz Romancılar”da, “Menteş Sistemi”ni de aşıp “Menteşesk” bir romanla karşımıza çıkıyor.
(BS/AS)