Sıvı ya da diğer türde yanıcı karışımların kullanılması İlkçağ'a kadar uzanır. Herodotos, Thukydides ve Titus Livius, bu karışımlardan söz ederler. Dördüncü yüzyılda Antakyalı Ammianus Marcellinus ise "Malleoli"den söz eder. Malleoli, yanıcı maddeler içeren oktur. Bu yanıcı karışım zift, reçine, sönmemiş kireç, balmumu, kükürt ve güherçile içerir. Persler bunları üstüpü (kıtık) içine emdirip, okla fırlatıyorlardı. Yanıcı karışımların önemli bir harcı olan petrole, İlkçağ'da çeşitli yerlerde yer yüzeyinde rastlanmıştı. Herodotos, yaklaşık olarak İÖ 450'lerde bundan söz eder. Yunanlı "savaş bilimcisi" Aeneas Tacticus, İÖ 360'larda yazdığı ünlü eserinde antik ateşli silahları, bir yanıcı karışım halinde bir araya getirilerek elle atılan ya da sapanla fırlatılan zift, kükürt, üstüpü (kıtık), günlük (buhur) ve çıralı çöplerden oluşma yanıcı karışımları betimlemiştir. Claudius'un bir raporuna göre Çin'de de bilinen naftanın piroteknik etkisinin barışçıl uygulamalarının en eskilerinden biri, İmparator II. Theodosius zamanında (5. yüzyıl ortaları) halkın bir kutlamasında görülmüştür. Sevk barutunun ve havai fişeğin ilk barışçıl kullanımının 1379'da İtalya'nın Vicenza kentinde gerçekleştiği belirtilmektedir. Scaligern ile Visconti arasındaki barışı kutlamak için Ruhü'l-Kudüs'ün (Kutsal Ruh) Genç İsa'ya nazil olmasının kutlandığı bayramda iki katlı bir bina inşa edilmiştir. Birinci katta sahne sanatçıları tarafından temsil edilen Bâkire Meryem, diğer kutsal kadınlar ve 12 Havari bulunmaktadır. On iki Havari, Ruhü'l-Kudüs'ün nazil olmasını şarkılar söyleyerek doğrularlar. Bu arada cayırdama ve patlamalar eşliğinde piskoposhane kulesinden, ateşten bir güvercin (olasılıkla ucuna ip bağlı bir havai fişek), kadınların ve havarilerin üzerine doğru alçalarak hareket eder. Aynı olay bir kez daha yinelendikten sonra ikinci kattaki toplar ve donanma fişekleri ateşlenir. Bu, ateş tiyatrosunun erken bir şekli olup havai fişeklerin kullanıldığı gizemli bir oyundur.
Sivil havai fişekler, çeşitli biçimlerdeki havai fişek mermilerine dayanır. Kolay yanabilen patlayıcı karışımlı bir havai fişek mermisi üretmek için başlangıçta odun kömürü ve güherçile katkısı yetmekteydi; çünkü her havai fişek, sevk barutunu gerektirmiyordu. Çeşitli patlayıcı karışımlar çoğu kez küre şeklinde (kilden, demirden, mukavvadan) ya da silindir biçimli kovan halinde (bambudan, mukavvadan, demirden) paketlenmişti. Tez canlı ve hızlı yanan karışımlarla tembel ve yavaş yanan karışımlar birbirinden ayırdedilir oldu. Alev vererek yanan karışımlar sâkince yanarak ışık verecek şekilde ya da aydınlatma gülleleri olarak kullanım buldu. Maytap halinde kıvılcım saçarak yanan karışımlar da kullanılıyordu. Oluşan gazın itici gücüyle havada serbestçe yükselen ve bir ipin ucunda (ipli havai fişek) ejderha, masal kuşu, balina vb. motifli uçurtma taşıyan mermiler ya da dönerek yanarken çevreye ateş ve kıvılcımlar saçan, tekerlek şeklindeki şenlik fişeği (bizde çarkıfelek, Batı'da ise "Girandola") gibi çeşitlemeler de vardı.
Eğlence amaçlı havai fişekçilik çeşitli amaçlara hizmet ediyordu: Barış zamanlarında havai fişekçiler yararlı uğraşlarda bulunuyor, saraydaki sıkıcı atmosferi gideriyor, soyluları ve halkı eğlendiriyor ve her iki tarafa da feodal gücün sahip olduğu patlayıcı maddelerin yüksek gücünü kanıtlıyordu. Havai fişek kutlamaları bir veliahtın doğumu, vaftiz töreni, evlenme töreni, yabancı devlet temsilcilerinin kabulü ve taç giyme töreni gibi barışçıl amaçlarla yapılıyordu. Adı bilinmeyen bir yazar tarafından 1420'lerde Almanca olarak yazılan Feuerwerksbuch von 1420 (1420'lerin Havai Fişek Kitabı) adlı eser, 15. yüzyılın başlarına ait elyazmalarının bir özeti niteliğinde olup, burada açıklandığı üzere havai fişekçiler ve tüfek ustaları, en azından Almanya'da, o çağın ordu düzeninde kendine özgü bir lonca oluşturmuşlardı. On altıncı yüzyıldan On sekizinci yüzyıla dek havai fişekçi ustalar arasında "architectura militaris" (askerî mimar) ve "architectura civilis" (sivil mimar) ayrımı yoktu.Dönemin ünlü sanatçı ya da architectura civilis ustaları, havai fişekçilikle de ilgilenmişlerdir. Brunelleschi, Floransa'da bir havai fişek gösterisine katılmış; Leonardo da Vinci havai fişekten bir aslan maketi yapmış; Barok dönemi yapı ustası, aynı zamanda da bilgili bir topçu mühendis olan Balthasar Neumann barışçıl havai fişek gösterileri tasarlamış, havai fişekli saray ve tapınak modelleri inşa etmiştir. Eğlence ve savaş amaçlı fişekçilik arasında ayrım ve işbölümü ancak 19. ve 20. yüzyılda yapılabilmiştir. Almanya'da savaş tekniği literatürünün önde gelen isimlerinden Eichst"ttli Conrad Kyeser (1366-1405) tarafından on bölüm halinde yazılan ve yaklaşık 150 yıl boyunca standart bir eser olarak kalan Bellifortis (Savaşma Gücü,1405) adlı elyazmasının 7. bölümünde, temelde düşmana karşı yanıcı karışımların kullanılmasından, iç ve dış mekânların ve yolların meşale ile aydınlatılmasından ve karanlıkta fosforesan özellikli sihirli karışımlardan söz edilir. Kyeser bir ara İtalya'da Padua kentinde Carrara Dükü II. Franz'ın sarayında yaşamıştı; orada eğlence amacıyla gezen hokkabazlar tarafından sergilenen bu tür sihirli sanatlardan haberdardı. Böyle "fosforlu" reçetelerin büyük bir kısmı, 17. yüzyıla dek Albertus Magnus'a yakıştırılmış olan De mirabilibus mundi (Dünyanın Mucizeleri Üzerine) adlı, 12. yüzyıla tarihlenen bir metne dayanmaktadır. Bu reçete, sürekli olarak, 1669 yılındaki resmî keşfinden çok önceleri fosforun, simyacılarca -hattâ Antik Roma'da (Livius)- bilinip bilinmediği sorusunu gündeme getirmiştir. (ZT/BA)
* Tarih Vakfı web sitesinden aldığımız Zeki Tez'in incelemesinin tamamı Toplumsal Tarih dergisinin Aralık 2004, 132. sayısında yayımlandı.