Ulusal sağlık sistemini “liberal ekonominin” gereği para-primle verir hale getiren İngiltere hizmet talebini yanıtlayamaz hale gelince yeni “yöntemler” buluyor.
Hastane önlerinde 1-1,5 yıl “randevusunun gelmesini” bekleyen hastaların “talep ve isyanı” karşısında, ilkin daha ucuz olduğundan başka ülkelerden “parası karşılığı” hizmet alan İngiltere şimdi de sigara içenlere “ameliyat erteleme” dayatmasında bulunuyormuş.
Bir yayın organında içinde “İngiltere'de uygulanan ameliyatı erteleme Türkiye'de de ilgi görüyor” ibaresinin geçtiği bir haber yayınlandı.
* * *
Haberde kaynak kişi “T.Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Adana Şubesi Başkanı Uzman Dr. Nebil Bal”.
Dr. Bal bu yöntemin bir “dayatma” olarak getirilmesinden ziyade, “sigaranın bırakılması” konusunda bir özendirici unsur gibi düşünüyor. O sigaranın bırakılması konusunu önemsiyor ve bu konuya yoğunlaşıyor.
Sigaranın zararları, yol açtığı hastalıklar ve olumsuzluklar, sigara içmeme, sigarayı bırakma konularında, sürekli, çok sayıda ve yaygın yayın yapması yararlı ve gerekli.
Ne yazık ki ana akım medya, muhtemelen sigara şirketlerinin baskıları veya çeşitli yollarla yaptığı dayatmalar nedeniyle “sansasyonel” konular dışında çok az yayın yapıyor. Yine de yayın organlarının bu konuyu ele almasının özendirilmesi ve teşfik edilmesi gerekiyor. Sigarayla savaşanlar, sigaranın zararları için uğraşan sağlıkçılar buna azami biçimde destek olmalılar.
* * *
Bunların hepsi doğru ve gerekli. Ama bir insanın sigara içtiği için, gereksindiği bir tıbbi girişimden mahrum kalması veya “sağlık hizmetlerine ulaşma ve yararlanma hakkını” kullanamaması çok büyük ve vahim bir yanlış, temel bir hak ihlâlidir.
Bunun bir dayatmayla yapılması, sağlık hizmetinin bir “karşılık alınarak verildiği genel sağlık sigortası sisteminde” insanların primlerini ödedikleri halde diğerleriyle eşit bir şekilde hizmetten yararalanamamaları noktasına erişebilir.
Dahası “hizmet pahalı ve talep fazla” olduğu için başka koşullar da gündeme getirilebilir. Örneğin bağımlılar, suçlular, kimsesizler gibi toplumun içinde “en alt, en zor ve en kötü” konumda bulunanlara sağlık hizmeti verilmemesi şeklinde olumsuz noktalara ulaşılabilir.
Bazı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, pahalı kronik hastalıkların tedavisinin bile ek koşullara, örneğin fazladan karşılık ödenmesine bağlı kılınabileceği düşünülürse, bu tür konuları yazıp çizerken dikkatli olunması ve “hak ihlâllerini özendirici tutum”lardan kaçınılması gerektiği açıktır.
* * *
Sağlıkçılar ve sigara karşıtları da bu konulardaki tutum ve davranışlarının “insanların temel hakları”ndan mahrum bırakıp bırakmayacağını çok iyi değerlendirerek davranmalıdırlar.
Sağlık hakkı ve hasta hakları örgütleri de sistemi sürekli olarak bu yönde izlemeli ve saptadıklarını kamuoyuna duyurmalıdır.
Bu ve benzeri konularda haberler yapılırken şu gerçekler unutulmamalıdır.
- Sigara bireysel ve toplumsal açıdan kötü ve zararlı bir bağımlılıktır.
- Zorlayarak, dayatmalarla terkedilmesi olanaksızdır.Ancak eğitimle, doğru bilgilendirme, başlamayı engelleme gibi yaklaşımlar gereklidir.
- “Pahalılaştırma veya ulaşmayı engelleme” bir çözüm olabilir. Ancak devletler bundan önemli bir gelir elde ettikleri için genel olarak bunu yapmamakta ve etkin bir tutum almamaktadırlar.
- Gazeteciler ve sağlıkçılar en çok sigara tüketen kesimler arasında başta gelmektedirler. Onların bu tutumlarını değiştirmeleri, en azından model olma bakımından çok önemli, gerekli ve yararlıdır.
* * *
Son sözü devletin sağlık hizmeti vermek zorunda olduğu “vatandaşa” yönelik söyleyeceğim:
“Hiçbir olumsuzluk, herhangi bir temel hakkın ortadan kaldırılmasıyla çözümlenemez. Eğer herhangi bir hakkınızdan yararlanamıyor veya bu hakkınızın elinizden alındığını düşünüyorsanız, mutlaka sesinizi çıkarmalı, itiraz etmeli ve itirazınızı bir yolla kamuoyuna duyurmalısınız. Mutlaka birileri sizlere yanıt verecektir: En azından sizin gibi bazı haklarından mahrum olanlarla birlikte davranma olanağına kavuşursunuz.”(MS/EÜ)