2008’de bu zamanlar da benzer bir yazı yazmıştım. Geçen hafta Yön Radyo’da 10 yılı aşkın bir süredir yayınlanan “Merhaba Acil”in “Hastayım Hakkım Var” başlıklı bölümünde de bunları anlattık ve tartıştık.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde 2003 kasımından bu yana faaliyet gösteren “Hasta Hakları Şube Müdürlüğü”nün 2008 yılında gerçekleştirdiği çalışmalara ilişkin veriler bakanlığın internet sayfasından sunuldu.
Anadolu Ajansı (AA) da 21 Şubat’ta bu verileri haberleştirerek yayınladı.
“Hastaların yarısı doktorlardan şikayetçi” başlığıyla yayınlanan bu haberde de görüleceği üzere şubenin kendi internet sayfasında yer alan sunum aynen derlenmiş ve habere dönüştürülmüştü.
* * *
Bu haberin içinde yer alması gereken temel unsurlardaki eksiklikler bir yana, mevcut verilerin sunumu için olması gereken temel unsurlar da ne yazık ki haberde yer almıyor. Çünkü bunlar nette sunulan verilerde de yoktu.
Örneğin başlıkta anlatılan “yarısı doktorlardan şikayet eden” hastaların bakanlığın “hasta hakları birimi kurulmuş bulunan sağlık kurumlarında bu birimlere başvuran hastalar” olduğu haberin devamından anlaşılsa bile, bu kurumların hizmet verdiği hasta sayılarının ortaya konulmaması buradaki gerçekliğin boyutunun anlaşılmasını olanaksız kılıyor.
Çünkü “2008 yılında hasta hakları birimlerine başvuranların toplam sayısı 87 bin 562 olarak gerçekleşti” sözlerinin anlamı, ancak söz konusu kurumlara hizmet almak için başvuran kişilerin toplam sayısı ortaya konulduğunda bir anlam ifade edecektir.
Daha doğrudan söylersek haberin devamında sunulan tüm verilerde bu verilerin kaynağını oluşturan “bütün”ün, muhatabınının, bilimsel deyişiyle “evreni”nin ne olduğu asla ortaya konulmamaktadır. Verilerin her birinin eksikleri ve ifade ettiği anlamların ne olduğu, dolayısıyla yapılanların doğru değerlendirilmesi uzun ve ayrıntılı bir yazının konusudur. Ancak buradaki eksikliğin fark edilmesi ve bilinmesi çok önemli ve gereklidir.
* * *
Gazetecilerin “en azından temel kavramlar ve bunların anlamları”nı ortaya koyacak kadar “temel istatistik bilgisine” sahip olmaları gerekir. AA gibi köklü ve “kamunun doğru bilgilenmesi” için kurulmuş yapılar kendi elemanlarında bunu mutlaka sağlamalıdır.
Ancak asıl sorumluluk kuşkusuz “Sağlık Bakanlığı”ndadır. Onların da “istatistiğin temel kavram ve anlamları” hakkındaki bilgi eksiklikleri olduğunu kabul etmek söz konusu olamayacağına göre o zaman “Sağlık Bakanlığı yaptığının eksiklerini hatta yanlışlarını bilmesi ama bunları gizlemek istemesi” gibi başka bir “görünmez gerçek” ortaya çıkıyor.
Bir çok kurum eğer işine gelmiyorsa yaptıkları ve yapmadıklarıyla ilgili bilgiyi kamuoyundan gizlemeye çalışır. Yapması gerekeni yapmayan, yapmaması gerekeni yapan kamu kurumları da onların yöneticilerinin ve onların siyasi olarak üst düzey yetkili ve sorumlularının da bu sürece “katıldığı” her zaman düşünülmelidir.
Medyanın sorumluluğu ise tam buradadır; o her zaman gizleneni açığa çıkarmaya çalışmalıdır. Bunu yapmıyor ve “gizleneni” ortaya çıkarmıyorsa, o zaman burada bir tür “işbirliği” olduğu düşünülmelidir.
Bu her iki tarafın sorumluluklarını yerine getirmediklerini gösterir. Aynı zamanda bu kurumlardan hizmet bekleyen vatandaşların gereksindikleri hizmeti yeterince alamadıklarını da ortaya koyar.
Kamu yararı bunun ortaya konulmasıdır. (MS/EÜ)