''Evlat başkadır. Bizde kendin aç olsan bile önce çocuklarına yedirirsin. Onların karnı doyduktan sonra sen yersin.''
Kuzey Afrika'da, Atlas dağlarının eteklerinde Taliouine'e bağlı Tinfat köyünde evine misafir olduğum Hasan'la divanda oturuyoruz. Çocuk yaşta safran işçisi olarak çalışmaya başlayan Hasan, Amazigh (Berberi) halkından.
Büyük oğlu Abdulvahid, Amazigh dilinden İngilizce'ye çeviri yapıyor bizim için.
''Ben çok istedim okula gitmeyi. Ama babam 'Senin böyle şeylere ihtiyacın yok. Çalışmaya ihtiyacın var' diyerek camiiden gelip alırdı beni. O dönem köyde okul yoktu. Camiideki Kuran kurslarında okuma yazma öğrenilirdi.''
Taliouine, Fas'taki safran üretiminin en yoğun olduğu bölge. Hasan 7 yaşındayken yaşlı babasına yardım ederek çalışmaya başlamış.
14 yaşına geldiğinde dört kardeşin en büyüğü olarak kardeşlerine bakması gerekmiş ve o günden bugüne aralıksız her işte çalışmış. Öyle ki onunla ilk tanıştığım yer çalıştığı inşaatın ikinci katındaki molozların arası idi. Şu an 56 yaşında.
''Bizim evimizdeki herkes birer savaşçıdır. Eşim evde bizim için çalışır. Kuzularımızı, hayvanlarımızı besler. Çocuklarımız okulda öğrenmek için çabalar. Biz çocuklarımızı cesaretlendirmeliyiz. Asla onların cesaretlerini kırmamalıyız. Çocuğum bir şeyi yapmaya cesaret edemediginde ona derim ki 'kızım/oğlum sen bunu yapabilirsin'.''
''Ben daha önce sokakta da yattım. Bir iki parça havuç, patates sebze varsa, tamam; ateş yakar sokakta da kalırım. Yeter ki çocuklarım okusun. İstiyorum ki çocuklarım, eşim mutlu olsunlar. Çocuklarımın gözümün önünde büyüdüklerini göreyim, yiyecek aşımız da varsa tamam. Fazlasına ihtiyacımız yok.''
''Her şeye rağmen şükürler olsun, iyiyiz, mutluyuz. Hayat böyle... Zorluklarla dolu. Ama ben babamın bana yaptığını çocuklarıma yapmayacağım. Benim umudum onlar. Bak işte benim oğlum. İstediği hayatı yaşayacak, başarılı olacak inşallah. Ben yapamadım ama çocuklarım okuyacaklar.''
https://www.instagram.com/autruitr
(ST/PT)