Yeryüzünde kadın aleyhine gelişen cinsiyet ayrımcılığı, yaşamın tüm alanlarına nüfuz ediyor. Siyasetten sanata, ekonomiden spora kadar yaşamın her alanında kadınlar, ayrımcılığın zehiri ile boğuşuyorlar. Zira cinsiyet ayrımcılığı kadının hayatını, düşüncesini, ruhunu tehdit ediyor.
Ancak en önemlisi, kadınların, bu cinsiyetçiliğe karşı mücadele içinde olmaları ve sürekli bunu büyütmeleridir. Kadınların attığı her mücadele adımı, başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair umutlarımızı da yükseltiyor.
Dünyanın birçok ülkesinde örgütlü olan Terre Des Femmes örgütü, Almanya'da Kasım 2010'da "Kadın Hareket İçinde" adlı bir kampanya başlattı. Kampanya, spor alanında yaşanan cinsiyet ayrımcılığını karşı başlatılsa da, daha geniş amaçları da içeriyor.
Öncelikle kadınlar, spor alanında yaşanan cinsiyetçiliğe karşı hareket özgürlükleri için seslerini yükseltiyorlar. Bunun için altıncı aya kadar çeşitli etkinlikler gerçekleştirecekler, projeler yapacaklar, çözüm yöntemlerini tartışacaklar ve çeşitli kurumlara öneriler yapacaklar. Özellikle futbolcu kadınları ve taraftarlarını biraraya getirerek, bir ağ oluşturmak istiyorlar.
Almanya'da eyaletler bazında çeşitli etkinlikler planlanıyor. Alman kadın kaleci Nadine Angerer, Uluslararası Kadın Futbolu elçisi Monika Staab gibi tanınan isimler de destek veriyor.
Hareket içinde olmak mücadele etmektir
Bu yıl sürecince devam edecek olan kampanya etkinlikleri, 2011 Dünya Kadınlar Futbol Şampiyonası (26 Haziran-17 Temmuz) sırasında yoğunlaşıyor. Haziran-Temmuz aylarında yapılacak şampiyona sırasında otobüs turu düzenlenerek, kadınlar hep birlikte futbol maçlarını izleyecek.
Bunun yanısıra dostluk maçları, paneller, film günleri, okum günleri, kadın futbolunu anlatan sergiler, anne-kız futbol maçları, futbolda cinsiyet ayrımcılığına karşı imza kampanyası, protesto eylemleri vb. birçok etkinliği içeriyor kampanya. Etkinliklere göçmen kadınların katılımı için de ayrıca bir çabanın olması da önemli.
Sporun özellikle futbolun bir manipüle aracı olarak kullanıldığı 'modern' çağda, bu tür etkinliklerin daha çok gelişmesi gerek. Zira kadının kendi kimliğiyle katıldığı, mücadele ettiği her alanda insanlık için iyi gelişmelerin yaşandığını görüyoruz.
İnsanları 'kitle'leştirerek, uyuşturarak, 'kutsal' iktidarlara biat eder hale getirmenin araçlarından biri de spor ise, bunun değişmesi için başta biz kadınların mücadele etmesi lazım. Ve çokça denildiği gibi kadınların, dayak yiyen, 'zayıf', desteğe muhtaç insancıklar algısını değiştirmek için caydırıcı, mücadeleci bir 'ordu' haline gelmeleri için seferber olmaları şart: Irk, din, dil, etnik fark gözetmeksizin.
Zira erkek kadına karşı baskıda, şiddete sınır tanımıyorsa, çoğu zaman da 'dayanışıyorsa', biz kadınların gerçek bir dayanışmayı yaratmamız için engel yok aksine avantaj çok.
Bu yüzden belki de kampanyanın ismi de güzel bir seçim; "Kadın Hareket İçinde." Hareket içinde olmak mücadele etmektir, yenilik ve değişim için bir şeylerin uğraşı içinde olmaktır. (DB/BB)