Mustafa Eren yeni kitabı “Kapatılmanın Patolojisi”nde Osmanlı'dan Günümüze Hapishanenin Tarihi’ni anlatıyor. Kalkedon’dan yayınlanan çalışmanın en dikkat çekici bölümü, Mustafa Eren’in büyük bir emek vererek oluşturduğu “Suç Oranları ve Artan Mahpus Sayısı ile İlişkisi” başlığını taşıyor.
Bu bölümdeki analizleri yapabilmek için Eren, Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün “adli sicil” ve “adalet istatistikleri” adı altında açıkladığı ham verileri günler süren incelemiş. Bu verileri incelerken Türkiye’de 10 yıldan az bir süre içinde mahpus sayısı iki katına çıkmasına rağmen suç oranlarına ilişkin ciddi çalışma yapılmadığını görmüş. Kısacası anlaşılan o ki, devlet insanlarını kapatıyor, kaydını tutuyor, ama sonuçlara bakıp değerlendirip “ne oluyor” diye sormuyor… Başka bir deyişle devlet suçlayıp kapatmaktan ötesini bilmiyor.
Bu durumda bu iş Mustafa Eren gibi akademisyenlere-araştırmacılara kalıyor ve tahmin edileceği üzere alan o kadar geniş ki, hepsine yetişmek bir kişi için mümkün değil. Üsletilik Mustafa Eren’in çalışma alanı sadece hapishaneler/kapatılma değil; emek, sistem karşıtı hareketler, siyasi tarih, “dezavantajlı gruplar” üzerine çalışmalar da bulunuyor.
Hapishane/kapatılma alanında 2012 yılından itibaren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nde (CİSST) proje koordinatörü olarak çalışıyor ve “Özel İhtiyaçları Olan Mahpuslar Projesi”ni yürütüyor.
Siyasi tarih çalışmalarından oluşturduğu kitabı “Kanlı Pazar- 1960'lar Türkiyesin'de Milliyetçiler, İslamcılar ve Sol” yine Kalkedon yayınlarından 212’de çıkmıştı.
“Kapatılmanın Patolojisi”nde Mustafa Eren hapishane kurumunun bugün aldığı hali ve adalet mekanizmasının terazisinin şaşırmışlığını anlatmaya Türkiye’de hapishanenin tarihi anlatarak altyapı oluşturuyor. Bu kısım bianet’te 2012’de yayınlanan uzun soluklu makalesi “Türkiye'de Hapishanenin Tarihi ve Estetize Edilen Ölüm”ün bir hayli detaylandırılmış hali.
Kitapta özetin özeti şöyle yapılıyor:
“Bu kazı çalışması sırasında Osmanlı da dahil olmak üzere Türkiye’nin hapishaneler tarihinin yasalar, mimari dönüşümler ve pratikteki değişiklikler baz alınarak üç döneme ayrılabileceği görülmüştür:
1- Binaların hapishane olarak inşa edilmediği, kale burçlarının, resmi dairelerin bodrum katlarının, kiralanan hanların, imam ve muhtar evlerinin dahi kapatılma mekanı olarak kullanıldığı, mahpusların bir dam altında tutulduğu topluluk sisteminin hakim mimari tarz olduğu, hapishanelere dair kanun ve yönetmeliklerin mahbes (zindan) dönemi. Bu dönem 19. yüzyıla kadar devam etmiştir.
2- Hapishanelerin ıslahının gündeme geldiği, farklı mekânların değil de bizzat hapishane olarak inşa edilen mekânların kullanılmaya başlandığı, hapishanelerin mimarisinin koğuş sistemine dayandığı, hapis cezasının kanunlarda yer bulduğu, hapishanelerin idaresi amacıyla kanunların çıkarıldığı hapishane dönemi. Bu dönem 19. yüzyıldan 1970’lere kadar devam eder.
3- Türkiye’de 1960’larla beraber yükselen sol sosyalist mücadelenin etkisinin yaşandığı, hapishanelerin ‘terörizm’ ile beraber anıldığı ve suçların iyileştirileceği ‘ceza’evleri, ‘ceza infaz kurumları’ olarak görüldüğü, işkence, şiddet ve direniş olaylarının çok sık yaşandığı, mimari olarak koğuş sisteminden ‘oda sistemi’ne dönüldüğü cezaevleri yada ciza infaz kurumları dönemi. Bu dönem 1970’lerde başlamış ve ‘oda sistemi’ne geçilen 2000’li yıllarda iyice belirgin ve baskın hale gelmiştir.”
Bu özet hapishane kurumunun tarihi değişiminin “kapatılma”dan “kapatılma ve tecrit” edilmeye doğru hareket ettiğini gösteriyor.
Kitapta bu süreç çeşitli yönleriyle detaylı biçimde inceleniyor. Bu açıdan bir başvuru kaynağı.
Tespit ve analiz açısından ise bana en çarpıcı gelen ise bildiğimiz ama rakamları görünce dehşete düştüğüm Türkiye’nin nasıl kriminalize edildiği oldu. Şöyle: Türkiye’de 2012’de her 100 kişiden 11'inin soruşturma gadrine uğramış.
Rakamlar çarpıcı.
Toplam soruşturma sayısı 2002-2012 arasında yüzde 113'lük bir artışla 2 milyon 962 bin 430'dan 6 milyon 323 bin 397'ye çıkmış.
Buna karşın Ceza Mahkemelerindeki dava sayısı sadece yüzde 2, sanık sayısı ise yüzde 7 artmış.
Kapatılmanın Patolojisi (Osmanlı'dan Günümüze Hapishanenin Tarihi) Mustafa Eren, Kalkedon, 345 s. |
Dava ile sanık sayılarındaki artış soruşturmalarda yaşanan artış ile karşılaştırıldığında çok düşük. Ancak mahpus sayısı yüzde 150'lik bir sıçrama yapmış.
Bu rakamların çarpıklık gösterdiği ortada.
Mustafa Eren’in yorumu şöyle: “Soruşturmalar 10 sene içerisinde 2 katın üzerinde bir artış göstermesine rağmen Ceza Mahkemelerindeki dava ve sanık sayılan anmıyorsa bu, hakkında ceza verilemeyecek milyonlarca insanın adli sistem içerisine dahil edilmesi, soruşturmadan geçirilmesi anlamına gelmektedir.”
Çarpıcı ve çarpık bir rakam daha veriyor Mustafa Eren: “2012 yılında Ceza Mahkemelerindeki toplam 3 milyon 180 bin 194 davada, 4 milyon 774 bin 560 kişi sanık durumundaydı. Yani Türkiye'deki her 100 kişiden 6'sı sanıktı. Her 100 kişiden 6'sının sanık olarak yargılandığı Türkiye'de hakkında mahkumiyet kararı verilenlerin sayısı ise 2012 yılında 1 milyon 514 bin 825'tü. Bu da her 100 kişiden 2'si anlamına gelir.”
10 sene içerisinde Ceza Mahkemelerindeki dava ve sanık sayıları neredeyse aynı kalırken ve mahpus sayısı ise yüzde 150 artmış. Mustafa Eren bu çarpıklığın nedenini de şöyle açıklıyor: “Soruşturmalar yoluyla gerçekleştirilen kriminalizasyon sürecine paralel olarak arttırılan cezalar ve ‘tedbir amacıyla tutukluluk’, uzun tutukluk süreleri gibi olgularla açıklanabilir.”
Son bir rakam daha verelim ve durumun vahameti iyice ortaya çıksın: 31 Temmuz 2002 tarihinde 73 bin 769 olan kapasite, Haziran 2012 tarihine kadar yapılan yeni 67 hapishane ile 125 bin 267'ye çıkarıldı. 2013 rakamları daha da çarpıcı. 2012’de 369 olan hapishaneden sekizi kapatıldı; ancak 142 bin 460 olan kapasite 153 bin 340’a yükseldi ve 125 bin 100 olan mahpus sayısı 145 bin 598’e yükseldi.
Sonuçta her geçen yıl daha çoğumuz kapatılıyor. Ve gelecek yıllar için devletin planı daha fazlamızı kapatmak gibi görünüyor çünkü Mustafa Eren’in başvurusu üzerine Adalet Bakanlığı’na 3 Şubat 2014’ta verdiği yanıta göre 2017 yılı sonunda hapishanelerin kapasitesi 255 bin 715’e çıkarılacak. (HK)
* 1970 - 2011 arası Yıllara, "Suç tiplerine" ve Tutukluluk-Hükümlülük durumuna göre mahpuslar ve Türkiye Hapshane haritası için tıklayın.