Adalet Bakanı Sadullah Ergin Silivri Hapishanesi'ne düzenlediği gezide, misafirlerine kurum kütüphanesinde gezdirmiş.
Kütüphanede bulunan 2603 kayıtlı kitabın hükümlü ve tutuklulara nasıl ulaştırıldığı, okunan kitap sayısı, okuyan hükümlü ve tutuklu sayısı konularında da bilgi vermiş.
Ve hep birlikte kitapların çeşitliliğinden ne kadar memnuniyet duyduklarını dile getirmişlerdi!
Hazır 24 Temmuz'da sansürün kaldırılması(!) kutlanırken; hapishanelerde uygulanan sansür çeşitlerini, yaşanan sorunları paylaşmak isabetli olur!
Birçok hapishanede süreli yayınlar, hatta kitaplar ve Azadiya Welat Gazetesi toplatma kararı olmadığı halde, ya verilmiyor ya da haftalar sonra veriliyor.
Bu ülkede sansürün çeşidinden bol ne var ki?!
Diyelim ki, basın yasasına göre her hangi bir yayınla ilgili toplatma kararı yok.
Fakat falanca hapishane idaresi tutsağa gelen bir kitabı ya da süreli yayını beğenmemiş.
O zaman hemen 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın 62/3. Maddesinin devreye koyuyor.
Bu maddeye göre:
"Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez."
Buyurun size yasal bir kılıf!...
Bu yolla hapishane yönetimleri aklın ve mantığın alamayacağı kadar keyiflerince yasak kararı alıp, sansürün en koyusunu uyguluyorlar.
Hapishanede sansürün yalnızca siyasi tutsaklara uygulandığını düşünürseniz, fena halde yanılırsınız.
Kandıra'da koli almaya adli kadın tutuklularla birlikte çıkıyorduk.
Kandıra 2 No'lu T Tipi Hapishane 'de toplatma kararı olmayan yayınlarla ilgili hiçbir sorun yaşamadım(k)...
Ama adli kadın arkadaşlardan birine gelen Leman Dergilerindeki idarece "müstehcen" bulunan karikatürlerin olduğu sayfaların koparıldıktan sonra dergilerin sahibine verildiğine tanık olmuş tartışmıştım.
Kırıklar 2 No'lu F Tipi Hapishane 'de İdare Gözlem Kurulu 5275 Sayılı Yasa'nın 62/3 maddesi uyarınca; Milliyet Gazetesi Yazarı Hasan Cemal'in "Barışa Emanet Olun" kitabını yasaklamış!
Hapishanelerde Basın Yasası ve 5275 Sayılı Kanun'un 62/3, maddesi yetmeyince, vatandaş devreye giriyor!
Erzurum - Oltu'da gazete ana bayi Gündem, Evrensel ve Birgün gazetelerini getirmiyormuş
Dikkat edin Azadiya Welat'ı söz konusu bile yapamıyorum.
Adam: "Ben terörist gazete satmam-sattırmam "diyor ve bütün uğraşlara rağmen bu üç gazeteyi dağıtmıyormuş!
Sedat'ın deyimiyle Oltu T Tipi Hapishane bir sürgün yeriymiş.
Hapishanedeki 46 siyasi tutsağın sadece ikisi kendi isteğiyle Oltu'ya gitmiş.
Ve yasal bir hak olarak ilçe hapishanelerine gidenler dışında başka hapishanelere gitmek istemelerine rağmen kimsenin sevk talebi kabul edilmiyormuş.
Bu nedenle Oltu T Tipi Hapishanesi sakinleri hapishaneye son durak adını koymuşlar.
Bayide Gündem gazetesi satılmadığı için, diğer hapishanelerden ayda bir topluca gönderilen gazetelerle günlük gazete okuma ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar.
Bayi hakkında hukuki girişimde bulunmak için hapishane idaresinden bayi numarası, isim istemişler.
Tabii bu talepleri reddedilmiş.
Buradan Gündem, Evrensel ve Birgün gazetelerinin dağıtım servislerine sesleniyorum:
İçerideki tutsak hapishane yönetimi vermediği sürece, "ben bu gazeteleri satmam-sattırmam" diyerek, tutsakların günlük gazete okuma hakkını gasp eden bayi hakkında her hangi bir işlem yapma hakkına sahip değil.
Ama siz dağıtım şirketlerine dünyanın parasının ödediğinize göre, Erzurum-Oltu ana bayisine ulaşabilir, gerekli hukuki prosedürü devreye koyabilirsiniz.
Böylece memleketin bir köşesinde unutulmuş tutsakları gazetenizi günlük okuma, takip etme zevkine kavuşturabilirsiniz!
Birçok hapishanede internetten alınan çıktılar ve fotokopiler "künyesi yok" gerekçesiyle verilmiyor.
Diyelim ki, bir kitap yazdınız ve yayımlanması için dışarı yayınevine gönderdiniz.
Kitap dizildi ve son olarak kontrol etmeniz, gözden geçirmeniz için bir örneği size gönderildi.
Elinizdeki el yazısı metni, gösterip kitabın size ait olduğunu ve gözden geçirdikten sonra basılacağını söyleseniz de...
Emin olun hiçbir faydası olmaz!
Zira karşınızdaki görevlinin elinde, künyesi bulunmayan matbu evrakların içeri alınmayacağına dair "kapı gibi" bir karar vardır.
Ve siz ne derseniz diyin, size hak verilse de, "ama karar böyle" denilerek talebiniz reddedilir.
Son çare olarak İnfaz Hakimliği'ne gitmenizin de çoğunlukla işe yaramadığı biliniyor.
Artık idareyle defalarca görüşmek, derdinizi anlatmak ve bu kararın ne kadar deli saçması bir karar olduğuna ikna etmek zorundasınız...
Elbette hapishanelerde sansür ve yasaklar bu kadarda sınırlı değil.
Mektuplarınızın Mektup Okuma Komisyonu'nca (MOK) okunup denetlenmesi bir yana karalanmasına hatta postalanmayarak size geri iade edilmesine "neyse" diyebilirsiniz.
Fakat Halil Gündoğan örneğinde olduğu gibi; elle yazdığınız kitabınızı basılmaması için dışarı postalamak istediğinizde...
İdare Gözlem Kurulu'nca kitabın sakıncalı bulunup yok edilme kararı verilmesi gibi insanı deli edecek türden bir sansüre de takılabilirsiniz!...
Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishane 'de Sami senaryo yazımına başlamıştı.
Bir arkadaşı senaryo yazımıyla ilgili teknik bilgiler içeren bilgisayar çıktıları göndermiş.
Künyesi yok diyerek vermemişler.
Eskiden her tutsağın yanında 3 kitap bulundurma gibi bir sınır vardı.
Adalet Bakanlığı bir genelgeyle bu uygulamayı kaldırdı.
Fakat Kırıklar 2 No'lu F Tipi Hapishane yönetimi eski uygulamayı sürdürmekte kararlı görünüyor.
Üç kitap sınırını 10' a çıkarıp orada demir atmışlar.
Diyelim ki aynı hapishanede, farklı hücre ya da koğuşta kalan arkadaşımıza kitap ya da süreli yayın göndermek istiyorsunuz.
İç Posta yoluyla halledebileceğiniz bu çok basit işlemi öylesine zorlaştırıyorlar ki!
Aileniz ziyarete geldiğinde ona vereceksiniz ve çıkışta aile kitap ya da dergiyi arkadaşınızın adına yeniden yatırması gerekiyor.
Ailenin çıkışı mesai saatine denk gelirse de haftaya ya da aylar sonra geleceği bir kapalı görüşte ancak yatırılabilir.
Kandıra'ya ilk gittiğimizde bu sonu biz de yaşadık.
Üstelik uzak olduğu için ailelerimiz sadece açık görüşe gelebiliyordu.
Ve açık görüşte de eşya kitap vb. yatırılmıyordu.
İdarenin deyimiyle eşime kitap ya da günlük gazetelerden kestiğim kupür, dergi v.s. göndermek tam bir yılan hikâyesine dönmüştü.
Bu engeli aşabilmek için defalarca idareyle görüşüp; uygulamanın ne kadar saçma-sapan olduğunu anlatmış ve sırf resmi nikâhımız olduğu için bu sorunu çözmüştük...
Sansürün kaldırılışının (!) 104. Yılında hapishanelerdeki sansür ve yasakları paylaşayım dedim ama...
Basın yasasında yapılması düşünülen değişiklikler galiba hapishanelerdeki yasaklara bile rahmet okutacak türden...
Sahi ya!
Bakanlığın Silivri Hapishanesi'ne düzenlediği geziye katılan köşe yazarı kütüphaneyi gezerken hapishanelerdeki sansür ve yasaklara dair her hangi bir soru yöneltmişler miydi?
* Füsun Erdoğan, 21 Temmuz 2012, Gebze Kadın Kapalı Hapishane A-8