Cumhuriyet kurulduğundan bu yana üretici çiftçilerin, tüketici halka gıdayı aracısız ulaştırabilecekleri bir organizasyon kurul(a)madı, kurmak için bir çaba da gösterilmedi. Birçok yasa hazırlandı. Hazırlanan yasalarda birçok öngörülerde bulunuldu. Ancak üreticilerin ve tüketicilerin çıkarına olan öngörüler hayata geçirilmedi.
Bu konuda birkaç örnek verelim :
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) kuruluş yasasında tahılları sadece satın almak yer almıyor. Buğdayı işleyerek una, ekmeğe ve makarnaya çevirmek görevi de yasada var. Bu amaçla TMO çevresinde araziler bile satın alınmıştı. Hükümet satın alınan bu araziler üzerine ekmek yapmak için un fabrikaları ve fırın, buğdayı işleyecek makarnaya dönüştürecek fabrikalar kurmadı.
Süt Endüstrisi Kurumu'nun (SEK) kuruluş yasasında da "hayvan yetiştiricileri, örgütlerini kurduklarında SEK'ler bu yetiştirici örgütlerine devredilir" ibaresi yer almasına karşın, SEK'ler yetiştiricilere değil özelleştirme adı altında şirketlere devredildi.
Tam da Et ve Balık Kurumları (EBK) eti işleyerek, kuşbaşı, kıyma, köfte vb dönüştürdükten sonra satmaya başlamışken (EBK) da, özelleştirme adı altında şirketlere aktarıldı.
Üreticiden tüketiciye doğrudan aracısız gıda sağlayabilecek olan EBK ve SEK özelleştirildi, TMO ise işlevsizleştirildi. Böylece hükümetler tercihlerini üretici ve tüketiciden yana değil, şirketlerden yana kullanmış oldu.
Hükümetler çiftçilerin sahibi olduğu Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri (TSKB) yasasını da şirketlerin çıkarına olacak şekilde değiştirdi. Üreticiden tüketiciye aracısız gıda sağlayan TSKB'lerini birer piyasa aktörü haline getirdi.
Üretici çiftçilerin ortak, dolayısıyla sahibi olduğu Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri (TSKB) yeterli olmazsa da çiftçilerin aracısız tüketiciye gıdayı ulaştırabildikleri yegane kuruluşlardı. TSKB'lerinin demokratik yapılara kavuşturulması, yönetimlerinin demokratik biçimde oluşturulmaları sağlanması için düzenleme yapılması gerekirken, yapılmadı. Dünya Bankası'nın isteğiyle TSKB yasası değiştirildi. Çıkarılan 4572 sayılı yeni yasa ile
* TSKB'nin entegre tesislerinin özelleştirmesi öngörüldü.
* TSKB'lerinde Yeniden Yapılandırma Kurulları (YYK) oluşturuldu. Yönetimlerin üzerinde bir yetkiyle donatılan YYK aracılığıyla TSKB'lerinin sahibi olduğu depo ve doğrudan satış mağazalarını elden çıkartmaya zorlandı.
Hükümet ve Dünya Bankası eleleliği TSKB'nin üreticiden tüketiciye olan zincirin halkaları kırıldı!
Bu güne kadar çiftçiler tarafından üretilen yaş sebze ve meyve fiyatları tüketiciye ulaşana kadar %100 - %400 arasında artıyordu. Bu sistemde üretici ve tüketici zarar eden, aracılar kâr eden taraf oluyordu. Düzenlenen yeni hal yasası ile üretici örgütlerine hallerde yer tahsis ediliyor. Ayrıca belediyelerce hafta bir gün sadece üreticilerin ürünlerini getirip tüketicilere aracısız satabilecekleri pazaryeri verilmesi öngörülüyor. Aslında hallerde üretici örgütlerine yapılacak yer tahsisi ile rekabet ortamı, haftada bir sadece üreticiler için açılacak pazaryeri ile de aracılar ortadan kaldırılıyor yanılsaması yaratılıyor. Gerçekler böyle değil!
Gerçekler
Evet, yeniden düzenlenen Hal Yasası; üretici kooperatiflerine hallerde yüzde 10 oranında dükkan vermeyi, rüsumların oranını örgütlü çiftçi lehine düşürmeyi, belediyelere haftada bir gün sadece üretici köylülerin ürünlerini getirip satabilecekleri pazaryeri sağlamasını öngörüyor. Ancak aynı yasada belediyelere halleri devretme yetkisi de tanıyor. Yani hallerin özelleştirilmesine cevaz veriyor. Hallerin özelleştirilmesi halinde şirketler üretici örgütlerine yer vermeyeceğinden hükümetin yasada üreticilere tanıdığı haklar ortadan kalkıyor. Dolayısıyla malını satmaya getiren üretici çiftçi değil, satın alacak olan halin sahibi şirket ürünün fiyatını belirleyecek. Hem de tek başına!
Kısacası, hükümet tarafından yeniden düzenlenen Hal Yasası üreticilere bir tür "cambaza bak" derken şirketlere "kasanı doldur, semirmeye bak" diyen bir düzenlemedir.
Başka bir deyişle bu yeni düzenleme üretici ve tüketiciyi uyutma yasasından başka bir şey değil. Hükümetin ninni yasalarından biri. (AA/EK)