Mevsimler ve İklim
Bu hafta tanıtacağımız ilk eser, önceki haftalarda tanıttığımız çocuk kitapları serisinin devamı bir çalışma: "Mevsimler ve İklim". Ayrıntı Yayınları'nın "Dinozor Çocuk" dizisinden yayınlanan kitap, serinin diğer kitapları gibi, Anna Hatzimanoli'nin imzasını taşıyor.
Eser, özellikle çocukların kitap okumak ya da ilgi çekici hikayeler dinlemek için bolca zamana sahip olduğu bugünlerde okunabilecek en renkli kitaplar arasında yer alıyor. Dahası, esas itibariyle ilköğretim çağındaki çocuklara seslenen kitap, aslında büyükler tarafından da çocuklarla birlikte okunabilir. Üstelik, masalsı bir dille kaleme alınan ve dikkat çekici resimlerle süslenen kitap, okul öncesi çağdaki çocukların da ilgisini çekebilecek bir nitelik taşıyor. Dolayısıyla, "Mevsimler ve İklim", 7'den 70'e her tür okuyucunun beğenisini kazanabilecek bir eser.
Kitapta yer alan bazı bölüm başlıkları şöyle:
- Mevsimler Nasıl Değişir?
- İklim Nedir?
- Biz Hangi İklimde Yaşıyoruz?
- Kutup İkliminden Haberler
- Tropikal Kuşaklarda Neler Yaşanır?
- Modern İnsan ve İklim
- Dünya'nın Sesi
Bu bağlamda kitap, çocukların mevsim ve iklimler hakkında bilmek isteyeceği pek çok şeyi, sade bir dille ve ilgi çekici örnekler üzerinden (örneğin dünya-portakal benzetmesiyle) ele alıyor.
Küçük bir deney ve bilmece de içeren kitabın "Buzda, Çamurda, Ağaç Gövdelerinde İzler" başlıklı bölümü, çocukların doğadaki nesnelere bambaşka bir açıdan bakmalarına yol açabilecek, örneğin ağaç gövdesinde bulunan iz ve işaretleri farklı bir gözle değerlendirmelerini sağlayabilecek bilgiler içeriyor. "Dünya'nın Sesi" başlıklı bölümse çocuklara küresel ısınma hakkında bilgi ve bilinç kazandırabilecek bir nitelik taşıyor. Bu bölümde kullanılan masalsı dili dünyanın sesinden dinleyelim:
"Yaklaşık 2 milyar yıldır insanları da evimde ağırlıyorum. Zekâlarından bir şüphem yok ama son 200 yıldır çok yaramazlık yapıyorlar. Verdikleri zararı gidermek için elimden geleni yapıyorum ama artık yetişemiyorum. Bir fırına girmiş gibi ısınıyorum. Ateşim çıktı, kendimi hiç iyi hissetmiyorum: dengemi, uyumumu kaybetmiş gibiyim. Artık bu çılgınlığa bir son versinler, beni dinlesinler. Bu kadar fazla tüketmekten vazgeçsinler. Madem akılları var, onu daha iyi kullansınlar. Pek çok fikir ve çözüm üretiyorlar; benim için de bir çözüm üretsinler de yeniden sağlığıma kavuşayım. Yaşamın yolculuğunun tadına varmak, hediyelerinden ve güzel ikliminden yararlanmak istiyorlarsa, bir şeyler yapmaları gerekiyor. Hepimizin iyiliği için. Hemen, şimdi."
Kitap, bir sözlüğün yanı sıra, kısa ve özlü sorular kısmıyla da zenginleştirilmiş. Bu sorular arasında, "Dünya eğimli durmasaydı ne olurdu?", "Başka gezegenlerde de mevsimler var mıdır?", "Ay'da mevsimler var mıdır?", "Dünya'da en düşük ve en yüksek sıcaklıklar ne olabilir?", "Dünya'nın iklimi niye bu kadar çok değişmiştir?", "İklim değişirse ne olur?", "İklimin değişmemesi için ne yapmamız gerekir?" gibi sorular yer alıyor. Bu soruların kitapta kısaca ama doyurucu bir biçimde cevaplandırıldıklarını hatırlatalım.
Özetle, "Mevsimler ve İklim", hayatlarının geri kalan kısmında kendilerini bekleyen yorucu sınav ve iş maratonuyla muhtemelen akılları tutulacak, solukları kesilecek pek çok çocuğun zihnini ve ciğerlerini açabilecek; hem eğlendiren, hem bilgilendiren bir okuma deneyimi sunuyor:
Mevsimler ve İklim, Anna Hatzimanoli, Ayrıntı Yayınları, 2009, 35 sf.
Buzdan Kanatlar
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, Alan Yayıncılık'tan geçen ay çıkan bir eser: "Buzdan Kanatlar". Esra Kahraman imzasını taşıyan kitap, yazarın kaleme aldığı kısa denemelerden oluşuyor.
Kahraman'ın çeşitli konuları sadece bireysel boyutuyla değil, ama aynı zamanda toplumsal boyutuyla ele aldığı bu denemeler, tam da bu nedenle, yazarın hem kendisiyle hem de toplumla bir tür hesaplaşması anlamına geliyor. Bu bağlamda, "Masumiyetin Ölümü" başlıklı bölümden okuyalım:
"Gönül gözü açılmadan kapatılan, duygu yoksunlarıdır konumuz. Bunlar, yanlış kodlamalara maruz kalan, metalikleşen, mekanikleşen, bozuldukça dağılan, giderek yaşamdan kopup katilleşen insansı türlerdir. Her çocuk gibi (...) evrensel bir canlıdır. Önce dil aşılanır; (...) toplumsal kültür kuşatır etrafını. Ait olduğu sınıfsal yapının oluşturduğu hasar tuz biber olur tümünün üstüne. Kalabalık, karmaşık, şiddet yoğunluklu bir ailesi vardır, genelde. Silik-kırılgan veya otoriter olan annesinin dışında, kimse umursamaz varlığını. (...) Umudu tükenir, bünyesindeki zararı azaltmak için görmez-duymaz-anlamaz olur. Yakın çevresinde yaşanan kriz ve şiddeti dışarıdan izleyen yabancıdır artık."
İnsanın yabancılaşma sürecini betimleyen bu satırlar, görüldüğü gibi, yazarın, sadece kendisini değil çürümekte olan toplumsal ilişki ve dayanışma mekanizmalarını da sorgulamasıdır aslında. Yazara göre günümüzdeki sorunların pek çoğunun kaynağında da bu çürüme kısır döngüsü yatar:
"Irak'ta, Filistin'de işgal ve savaş[ta] çocuklar yok ediliyordu. (...) Şiddet, bulaştığı her güzelliği yok ediyor, yeşil, beyaz, mavi, bütün renkler, kan kırmızısına bulanıyordu. (...) Analar kalan günlerini ruhlarına yapışan en onarılmaz acıyla sürükleyeceklerdi bundan sonra... Destancıların yerini yalancılar almıştı. Sayfalardan ve ekranlardan kan akıyordu."
Yer yer iyimser, ama ("buzdan kanatlar" ifadesinin de çağrıştırdığı gibi) çoğu zaman kötümser bir tablo çiziyor kitap ve bunun nedeni açık:
" Şimdilerde, çocuklar sokaklarda oynamıyor, bez bebeğin ne olduğunu bilmiyor, kuşları büyüklerinin kafese hapsettiği şekilde (tamamıyla tutsak haliyle) izliyor; (...) üretmeye değil, tüketmeye endekslenen bir yaşamı sürüyorlar. Oyuncaklar onların üst kimliğini oluşturan yapı taşları niteliğinde. Kızlar, kendilerini bakımlı ve zayıf karakterlerle özdeşleştiriyor. Şişman olan arkadaşlarını sevmiyor, güzel olmayana tepki duyuyor. Erkekler aksiyonun en tehlikesiyle, oyuncaklar aracılığıyla tanışıyor."
Peki, umut var mı ? Tutulacak yolu ve varılacak noktayı tam olarak bilmese de, nereden başlanabileceğinin farkındadır yazar:
"Elinizi yanı başınızdaki dostunuzun omzuna dolayın, birlikte yırtın siyah fonları, umut olun, ışık olun, kardeş olun, çok olun. Çünkü tüm çaresizlikler yalnızlıkla başlar..."
Özetle, "Buzdan Kanatlar", herkesin bir şekilde okuması ve üzerinde düşünmesi gereken şeyler anlatıyor:
Buzdan Kanatlar, Esra Kahraman, Alan Yayıncılık, 2009, 144 sf. (ECG/TK)
* Son dört ay içerisinde basılan ve bianet'te tanıtılmasını uygun gördüğünüz eserinizle ilgili bilgiyi [email protected] adresine gönderebilirsiniz.