Palermo'da Bir Sultan
Bu hafta tanıtacağımız iki eser de edebiyat dünyasından...
İlk eser, yakın bir tarihte Agora Kitaplığı'ndan çıkan güzel bir roman: "Palermo'da Bir Sultan". Romanı, 60'lı ve 70'lı yılların önemli siyasal figürlerinden biri olan Tarık Ali kaleme almış. Romanın çevirisini ise, "Mesele" kitap dergisinin editörlüğünü yapmakta olan Osman Akınhay yapmış.
Roman, ilgi çekici bir cümleyle başlıyor: "İlk cümle belirleyicidir." 1153'te Sicilya'da başlayan anlatım, Palermo'yla, Siracusa'yla, Bağdat'la devam ediyor. Böylece, Akdeniz havzasını kesen roman anlatımı, okuyucuyu, çokkültürlü ve çokdilli bir siyasal ve sosyal ortamın başdöndürücü havasına bırakıyor. Romanda, Kral Roger/Sultan Rucari olarak anılan hükümdarın Müslüman âlimler, cariyeler ve usta idarecilerden oluşan dünyası da gözler önüne seriliyor.
Sözü, fazla uzatmadan, tanıtım yazısına bırakalım:
"Tarık Ali, Müslümanların Sicilya'dan tasfiyesini anlatmak amacıyla yazdığı bu romanı, Ortaçağ'ın büyük haritacı ve coğrafyacılarından sayılan Muhammed el-İdrisi'nin hayatı etrafında kurgular. Sultan'la yakın dostluğu ile teker teker adayı terk eden ya da Norman hâkimiyetine karşı başkaldırmayı tasarlayan dindaşları arasında kalan İdrisi, geçici teselliyi, varlığını hasrettiği eserinde ve âşık olduğu kadında ararken, Noto ve Catania bölgesinde yaklaşan felaketin huzursuzluğunu yaşayan sıradan insanlarla karşılaştığında da vicdanının ezikliğini hisseder. Tabii bu arada tarih, kaçınılmaz kaderinin yollarını döşeyerek hükmünü sürdürecektir. Tarık Ali'nin (...) bu romanı, 'İslam Beşlemesi' üst başlığıyla kaleme aldığı ve daha önce Türkçe'de de yayımlanmış 'Nar Ağacının Gölgesi', 'Selahaddin'in Kitabı' ve 'Taş Kadın' başlıklı seri romanların dördüncüsüdür."
Belli başlı karakterlerin akıbetini anlatan bir epilog (sonsöz) bölümüyle sona eren romanın en yalın, yalın olduğu kadar da anlamlı ve dikkat çekici cümlelerinden birini de alıntılayalım: "Bu barbarlıkların bir hududu yok mu?" Tarık Ali'nin, neredeyse bin yıl öncesinde kurguladığı başkarakterin dilinden sorduğu bu soru, maalesef bugün de geçerliliğini koruyor.
Ali'nin Sicilya'da başlattığı romanı günümüzde acıların en çok yaşandığı şehirlerden biri olan Bağdat'ta bitirmesi de anlamlı olsa gerek:
"(...) şairlerle filozofların iç içe yaşadıkları halifelerin şehrine gitmeli, orada Bilgelik Evi'nde yeni kitaplar aramalıydı. Evet, her zaman bizim şehrimiz olarak kalan Bağdat'a gidecekti. Asla düşmeyecek olan şehre. Asla düşmeyecek şehre."
Özetle, "Palermo'da Bir Sultan", uykularınıza katık edilebilecek, masalsı bir roman:
Palermo'da Bir Sultan, Tarık Ali, Agora Kitaplığı, 2009, 305 sf.
Ecinniler'in Gölgesinde
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, edebi bir inceleme: "Ecinniler'in Gölgesinde".
Çeşitli dergilerde roman ve öykü eleştirileri kaleme alan Yeşim Dinçer'in yazdığı kitap, "Dostoyevski, Leyla Erbil, Kaan Arslanoğlu ve Orhan Pamuk Üzerine İncelemeler" altbaşlığını taşıyor.
Yerli ve yabancı pek çok yazarın çalışmalarına ilham veren Dostoyevski'nin Ecinnileri'nden izler taşıyan bazı Türkçe romanların ele alındığı kitap, bu anlamda alanında ilk olma özelliği de taşıyor.
"Hiçbir sanatsal yapıt boşlukta üretilmiyor elbet" diyerek işe koyulan Dinçer'in incelemesi, tam da bu nedenle, Ecinniler'in (ve dolayısıyla Dostoyevski'nin) bazı yazarlar üzerindeki derin -ve belki de bilinçaltı- etkisini etraflıca gözler önüne sermeyi başarıyor.
Kitapta yer alan bölüm başlıkları şöyle:
I- Ecinniler'in Esin Kaynakları
II- Ecinniler
III- Zirveden Hiçliğe: Zamanımızın Bir Kahramanı
IV- Mektup Aşkları'nda Felsefi Bir Mesele Olarak İntihar
V- Kar Altında Tekinsiz Siyaset
Kitapta, "Sonsöz: Oğuz Atay'dan Jean-Luc Godard'a" başlıklı bir final bölümünün de yer aldığını belirtelim. Bu bölümde, daha genel bir perspektiften bakılarak, Dostoyevski'nin yerli ve yabancı başka yazarlar üzerindeki etkisi kısaca değerlendirilmiş.
Nihayet, kitabın, ilgili birçok yazar ve kitaba gönderme yapan faydalı bir "dizin" kısmı içerdiğini de hatırlatalım.
Böylece Dinçer'in bu kapsamlı çalışmasının, okuyucuyu, Ecinniler'in çağdaş edebiyat dünyasındaki bu denli güçlü etkisinin arkasında yatan nedenleri sorgulamaya götürdüğü söylenebilir:
"Ecinniler'de ele alınan felsefi ve politik meseleler, insanın açmazı üzerine yapılan o uzun tartışmalar bugün hâlâ güncelliğini ve yakıcılığını nasıl koruyabiliyor? Belki de asıl cevaplamamız gereken o zor, çetrefilli soru, içinde yaşadığımız dünyanın Dostoyevski romanlarını neden giderek daha çok andırdığı".
Özetle, "Ecinniler'in Gölgesinde", yalnızca yazınsal iççatışmaların anlaşılması için değil, ama aynı zamanda dünyamızdaki sosyal bunalımların edebiyat dünyası üzerindeki etkilerinin anlaşılması için de okunması gereken bir eser.
Ecinniler'in Gölgesinde, Yeşim Dinçer, Yordam Kitap, 2009, 190 sf. (TK)