Sıra Dışı İnsanlar
Tarih alanında yapılan ve yayımlanan çalışmalar genelde tarihsel süreç içerisinde "en önemli" olarak görülen kişi ya da toplulukların tarihine odaklanır. Bu durumun, emek tarihi üzerine yapılan araştırma ve çalışmalar için de genel itibariyle geçerli olduğu söylenebilir. Bu hafta tanıtacağımız ilk eserse, tarihin bu genel eğilimin dışına çıkarak nasıl yazılabileceğini ortaya koyan, "başka bir tarih mümkün" dedirten bir çalışma: "Sıra Dışı İnsanlar". Kitap, birçok yapıtı Türkçeye kazandırılan ve dolayısıyla Türkçe okurun yabancı olmadığı İngiliz tarihçi Eric Hobsbawm'ı okuyucuyla yeniden buluşturuyor.
"Direniş, İsyan ve Caz" alt başlığını taşıyan kitap, yazarın 1950'lerden 1990'ların ortalarına kadar kaleme aldığı çeşitli yazıları bir araya getiriyor. Çoğu kez 'sıradan' görülen insanların tarihinden alınan kesitleri okuyucuya sunan çalışma, bu haliyle, yeni ve farklı bir tarih yazımı imkânını yoklayan ve zorlayan girişimlerin güzel bir örneğini oluşturuyor.
Kitapta, 'Makine Kırıcılar', 'Siyasallaşan Ayakkabıcılar', 'İşçi Sınıfının Oluşumu, 1870-1914', 'Bir Tatilin Doğuşu: 1 Mayıs', 'Köylüler ve Siyaset', 'Mayıs 1968', 'Bir Kötü Adamın Mezar Taşı Yazısı: Ray Cohn' gibi ilgi çekici başlıklar taşıyan toplam 26 makale yer alıyor.
Kitabın -adının gerekçesini de oluşturan- yazılış amacını, Hobsbawm'dan dinleyelim:
"Bu kitapta adlarını, aileleri ve komşuları dışında kimsenin bilmediği, modern devletlerde doğumları, evlilikleri ve ölümleri kayda geçirilmiş insanlar anlatılıyor. (...) Bazıları küçük ya da yerel sahnelerde rol almıştır: sokakta, köyde, kilisede, bir sendika şubesinde, belediye meclisinde. (...) Onlar, insan soyunun çoğunluğudur. (...) vurgulamak istediğim nokta, bireyler olarak değilse bile toplu olarak bu tür erkeklerin ve kadınların başlıca tarihsel aktör olduklarıdır. (...) Bu nedenle genellikle 'halk' olarak bilinen alelade insanlarla ilgili bu kitaba Sıra Dışı İnsanlar adını koydum. (...) Kitabımın temel amacı, geçmişin ve şu anın onları nasıl biçimlendirdiğini, inançlarının ve eylemlerinin gerekçelerinin neler olduğunu, onların da toplumu ve tarihi nasıl biçimlendirdiklerini açıklamaktır."
Çoğu kez sanılanın aksine, sıra dışı insanların tarihini anlatmak ve belli bir bütünlük içerisinde sunmak daha zordur aslında. Bu nedenle, yazarın girişimini ve bu girişimi Türkçe okurun beğenisine sunan Yordam Kitap'ı kutlamak gerekiyor.
Özetle, "Sıra Dışı İnsanlar", tam da bahara girerken keyifle okunabilecek, kurgu ve içeriğiyle öne çıkan bir eser.
Sıra Dışı İnsanlar - Direniş, İsyan ve Caz, Eric Hobsbawm, Yordam Kitap, 351 sf., 2010.
Kadın ve Bedeni
Kadına yönelik sömürü ve şiddet, Türkiye'deki ana akım medyanın dikkatini ancak son zamanlarda ve sınırlı olarak çekse de, Türkiye'de her daim önemini ve yakıcılığını koruyan bir mesele. İşte bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, böylesine zor bir konuyu ele alan, önemli bir çalışma: "Kadın ve Bedeni".
Editörlüğünü Yasemin İnceoğlu ve Altan Kar'ın yaptığı eser, Ayrıntı Yayınları'nın "ağır kitaplar" dizisinin önemli bir halkasını oluşturuyor ve "Dişilik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında" üst başlığını taşıyor.
Kitap, 'Bedene Şiddet - Özbenlik Değerlendirmeleri Toplumbilimsel Bir Analiz' ile 'Değersizleştirme: Kadın Bedeninin Maruz Kaldığı Şiddet' olmak üzere iki ana bölümde kurgulanmış. Bu bölümlerde karşımıza çıkan dikkat çekici bazı alt başlıklar şöyle:
- Fuhuş Alanında İktidar - Ticari Seks İşçisi Olarak İstismar Edilen Kız Çocuklar
- Beden ve Kendine Zarar Verme
- Kadınların Maruz Kaldığı Ev İçi Şiddet
- Erkekler Neden Şiddet Uygular?
- Kadınlar Şiddet Gördüklerinde Ne Yaparlar?
- Şiddetin Altında Yatan Nedir? Değersizleştirme
- Kadınların Kendine Güven Duygularının ve Kişisel Güçlerinin Oluşması
Böylece kitap, şiddetin nedenleri, sonuçları ve nasıl önlenebileceği üzerine düşünmek isteyenler için çok önemli değerlendirmeler sunuyor. Bu bağlamda, özellikle bu toraklarda yaşayan insanlar için geçerli olan şu değerlendirmeleri okumak bile kitabın ne kadar önemli tespitler içerdiğini ortaya koymaya yetebilir:
"Şiddet göstererek, korkutarak sindirmek erkeklerin kendi yetişme yıllarında öğrendikleri bir davranıştır. Bu nedenle şiddet göstermek bir huy değil, öğrenilen bir davranıştır. Ev içinde babalarının şiddet uyguladığını gören erkekler bunu diğerlerine istediklerini yaptırabilmelerinin bir yolu olarak öğrenir ve uygularlar. Güçlü olanın olmayana istediğini yaptırabildiğini görürler ve bunu bir davranış biçimi olarak benimserler. (...) 'Şiddetle terbiye etmek, doğru yolu göstermek', iyi bir sonuç elde edebilmek için her yolu mubah sayan bir anlayış yaygındır."
Bu satırları okuduktan sonra, Türkiye'de sadece kadına yönelik şiddetin değil, ama aynı zamanda, genel olarak şiddetin neredeyse bir kısır döngü haline gelmiş olmasının nedenleri ve kitabın üst başlığındaki "sarmal" ifadesinin anlamı açıklık kazanıyor.
Kitabın en önemli katkılarından biri, Türkiye'de yaygın olan, ama yaygın olduğu kadar da üzeri örtülmeye çalışılan bir meseleyle okuyucuyu yüzleştirmesi. Kitap, bunu, sorunun üzerine korkusuzca giderek, şiddeti ifşa ederek, şiddetin neden ve sonuç bağlantısını açıkça göstererek yapıyor. Kitabın diğer bir katkısı ise, "beğenilme" ve "güzellik" gibi masum kavramların bile, "bir kadında mutlaka bulunması gereken bir niteliğe dönüştürülerek", kadınlar üzerinde "estetik" bir şiddet uygulama gerekçesi haline nasıl getirilebildiğini ortaya koyması. Ayrıca kitabın, bu kadar ağır bir sorunun sosyal yaşamdaki çeşitli görünümleri hakkında da önemli bilgi ve değerlendirmeler içerdiğini belirtelim.
Nihayet, kitaptaki her makalenin sonunda faydalı bir kaynakçanın verildiğini ve kitapta bir dizin kısmının da yer aldığını hatırlatalım.
Özetle, "Dişilik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Kadın ve Bedeni", mutlaka okunması, üzerine düşünülmesi ve defalarca tartışılması gereken, değerli ve dikkat çekici bir çalışma.
Dişilik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Kadın ve Bedeni, Yasemin İnceoğlu / Altan Kar, Ayrıntı Yay., 216 sf. (ECG/TK)