Mavi Sözleşme
İnsan petrolsüz yaşayabilir belki; ama susuz asla! Ve çağımızın en kanlı savaşlarının ardında yatan temel nedenlerden biri petrol ise, küresel bir su kıtlığının yol açabileceği insanlık dışı sonuçları hayal edebilir miyiz? Geçen günlerde Çevre Mühendisleri Odası ve Yordam Kitap'ın ortak yayını olarak basılan "Mavi Sözleşme", işte bu sorunun/sorun'un yanıtını aramaya çalışıyor...
"Küresel Su Krizi ve Su Hakkı Mücadelesi" altbaşlığını taşıyan ve Maude Barlow'un kaleminden çıkan kitabın, konuyla ilgili olarak Türkçe literatürde yayınlanan en özgün ve dikkat çekici kitap -hatta belki de tek kitap- olduğu söylenebilir.
Toplam beş bölümden oluşan kitabın bölüm başlıkları şöyle:
1. O kadar su nereye gitti?
2. Suyun Şirketlerce Denetimi İçin Sahne Hazırlanıyor
3. Su Avcıları Sahneye Çıkıyor
4. Su Savaşçıları Karşı Koyuyor
5. Suyun Geleceği
Böylece, dünyadaki su kaynaklarının halihazırdaki ve gelecekteki muhtemel durumundan (1. Bölüm), suyun metalaştırılması yoluyla küresel bir felakete yol açabilecek girişimlere (2. ve 3. Bölüm) kadar pek çok mesele, kitapta derli toplu ve çarpıcı bir biçimde ele alınıyor. Ancak, kitabın ilk üç bölümünde çizilen karamsar tablonun, suyun metalaştırılmasına karşı verilen mücadelenin ülke örnekleri üzerinden aktarıldığı dördüncü bölümde yapılan değerlendirmelerle kısmen hafiflediği görülüyor. Bu bölümün, Türkiye'deki muhtemel "su aktivistleri" için fazlasıyla öğretici, yol gösterici ve ufuk açıcı bilgiler içerdiğini ayrıca belirtelim. "Mavi sözleşme", "su demokrasisi" ve "su hakkı" gibi dikkat çekici kavramsallaştırmaların ortaya konulduğu beşinci bölümde ise, suyun geleceği ele alınıyor. Nihayet, kitabın sonunda, bütün bölümler için ayrı ayrı ve ayrıntılı bir kaynakça verildiğini de hatırlatalım.
5. Dünya Su Forumu'nun İstanbul'da gerçekleştirildiği dikkate alındığında, su ve suyun geleceği meselesinin sadece diğer ülkeler için değil, Türkiye için de ne kadar yakıcı bir nitelik taşıdığı daha iyi anlaşılabilir. Dahası, Alternatif Su Forumu'na katılmak için İstanbul'a gelen ve bianet'in sorusu üzerine "Bu hükümeti desteklemeyin, suyunuzu özelleştirmekte kararlılar" diyen Barlow'un kitabın Türkçe basımı için yazdığı önsözde dikkati çektiği gibi, Türkiye'de hükümet,
"Kamusal altyapıya ve su hizmetlerine yatırım yapmak yerine dünyadaki en kapsamlı suda özelleştirme projelerinden birini başlatmıştır [ve] (...) özünde suyu şirketlerin sahip olabileceği bir meta olarak tanımlayan bir anayasa değişikliği için uğraş[maktadır]. Oysa dünyada pek çok ülke, anayasalarında suyu bir insan hakkı olarak güvence altına alan değişiklikler yaparak aksi yönde ilerliyor."
Bu süreçte bize düşen görevi ise yine Barlow'un sözleriyle aktaralım:
"Dünyanın ve bütün insanların ortak bir varlığı olan suyun denetimini tekrar ele geçirmek ve eğer yaşamımızı sürdürmek istiyorsak suyun akıllıca ve sürdürülebilir şekilde paylaşılmasını ve yönetilmesini sağlamak."
Özetle, "Mavi Sözleşme - Küresel Su Krizi ve Su Hakkı Mücadelesi", tıpkı suyun kendisi gibi, "temel bir ihtiyaç" olarak okunması, okutulması gereken bir eser.
Mavi Sözleşme - Küresel Su Krizi ve Su Hakkı Mücadelesi, Maude Barlow, Çevre Mühendisleri Odası / Yordam Kitap, 2009, 208 sf.
Brooklyn'e Son Çıkış
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, kısa bir süre önce Ayrıntı Yayınları'nın "Yeraltı Edebiyatı" serisinden yayınlanan sürükleyici bir roman: "Brooklyn'e Son Çıkış". Kitap, Türkçe literatüre ilk kez kazandırılmakla birlikte Batı dünyasında kendisinden yıllarca övgüyle bahsedilmiş bir yazarın, Hubert Selby Jr.'ın kaleminden okuyucuyla buluşuyor.
II. Dünya Savaşı sonrası New York'un Brooklyn semtindeki yaşamlardan kesitler sunan kitap, keskin ve çarpıcı dili, sürükleyici anlatımı ve bu anlatım özelliklerini yansıtmayı büyük ölçüde başaran Türkçe çevirisiyle övgüyü hak ediyor.
"Amerikan rüyası" ile "Amerikan kabusu"nun birbirine karıştığı; iyi ile kötünün, güzel ile çirkinin, iştah açıcı ile mide bulandırıcının bir anda yer değiştirebildiği, neredeyse "istisnai" olarak nitelendirilebilecek bir okuma deneyimi vaat eden kitabın, "yeraltı edebiyatı" tutkunları tarafından zevkle okunacağı düşünülebilir.
Öte yandan, İngiltere ve İtalya'da bir zamanlar sansüre uğrayan ve orijinal haliyle 1964 yılında yayınlanan kitabın tek eksiğininse, Türkçe literatüre fazlasıyla geç kazandırılması olduğu söylenebilir. Zira bu kadar kuvvetli bir yazarın bu kadar çarpıcı bir eserinin çok daha erken bir tarihte Türkçe'ye kazandırılmış olması gerekirdi. Neyse ki, zarardan dönmenin her halükarda belli bir kâr içerdiğini unutmayalım.
Yukarıda belirttiğimiz bağlamda, romanın okuyucu üzerinde çok farklı etkiler uyandırabileceği rahatlıkla düşünülebilir. Diğer bir deyişle, okuyucunun, kitabın kapağını kapattığında, aynı ölçüde karamsar ya da iyimser duygulara kapılabileceğini belirtelim. Dolayısıyla, kitabın sonunda hangi okurun hangi duyguya kapılabileceği konusunda kesin bir şey söylemek mümkün olmuyor. Ancak, kitabın sonunda hissedilebilecek şeye dair kesin konuşmak mümkün olmasa bile, kitabın giriş kapısında yer alan uyarının ciddiye alınması gerektiğini belirtelim: "Burada[n] içeri girenler, bütün umutlarınızdan vazgeçin..." [Dante, İlahi Komedya, 3. Kanto, 9. mısra'dan]
Özetle, "Brooklyn'e Son Çıkış", umutlarından vazgeçme ihtimalinden korkmayanlar için iyi bir meydana okuma olabilir:
Brooklyn'e Son Çıkış, Hubert Selby Jr., Ayrıntı Yayınları, 2009, 276 sf.
Medya Çalışmalarında İdeoloji
Bu hafta tanıtacağımız son eser, yakın bir tarihte De Ki Basım Yayım'dan çıkan ilgi çekici bir kitap: "Medya Çalışmalarında İdeoloji".
"Epistemolojik ve Metodolojik Sorunlar" altbaşlığını taşıyan kitabı, genç bir akademisyen, A.Ü. İletişim Fakültesi öğretim elemanlarından Şerife Çam kaleme almış.
"Medya çalışmaları içerisinde benimsenmiş ve kullanılmakta olan belirgin ideoloji kavrayışlarıyla bağlantılı çeşitli sorunlara işaret etmeyi amaçlayan" kitap, beş ana bölümden oluşuyor:
I. Gerçeklik ve İdeoloji
II. Ekonomik İlişkiler ve İdeoloji
III. Seçkinler ve İdeoloji
IV. Dil, Özne ve İdeoloji
V. Hegemonya, İktidar ve İdeoloji
Bu bölümler altında, "Kamusal Alan Teması Odağında Kavrayışın Temasal Çerçevesi", "Neoliberal Politikaların Medyadaki Uzantıları Odağında Kavrayışın Temasal Çerçevesi", "Kültürel Emperyalizm Odağında Kavrayışın Temasal Çerçevesi", "Özne Motifli İdeoloji Kavrayışı", "Hegemonik Motifli İdeoloji Kavrayışı" gibi dikkat çekici altbölümler yer alıyor.
Konuyla ilgili kapsamlı bir kaynakça da içeren kitapta, medya çalışmalarında ideolojiyi ele alan yaklaşımlarda karşımıza çıkan epistemolojik ve metodolojik sorunlar ile bu sorunların nasıl çözülebileceği tartışılıyor. Zira yazarın vurguladığı gibi,
"Medya çalışmaları alanındaki çeşitli yaklaşımların sergiledikleri farklılıkların giderek keskinleşen karşıtlıklarla veya verimsiz polemiklerle dile getirilişi, yaklaşımların birbiriyle kurabilecekleri heteronomik ilişkinin gelişmesine engel olacak sonuçlar doğurabilmektedir. (...) Medya çalışmaları alanında farklı yaklaşımların birbiriyle heteronomik tarzda ilişki kurmaları gerektiğini savunmak, analitik düzeyde söz konusu heteronomik ilişkinin kurulmasına yardımcı olabilecek, belli bir ortaklığın (...) kurulabilmesinde kilit konumu üstle[ne]bilecek etkin kavramlara ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmada ideoloji kavramının böyle bir ilişkinin kurulmasında daha verimli olduğu düşünüldüğü için, ideoloji kavramı merkeze alınarak medya çalışmaları alanındaki önemli metinlerin değerlendirilmesine ilişkin bir okuma tarzı ortaya konulmaya çalışılmıştır."
Özetle, "Medya Çalışmalarında İdeoloji - Epistemolojik ve Metodolojik Sorunlar", bu konuda yoğunlaştırılmış bir okuma yapmak isteyen okurların ilgisini çekebilir.
Medya Çalışmalarında İdeoloji - Epistemolojik ve Metodolojik Sorunlar, Şerife Çam, De Ki Basım Yayım, 2008, 287 sf. (ECG/TK)
* Son dört ay içerisinde basılan ve bianet'te tanıtılmasını uygun gördüğünüz eserinizle ilgili bilgiyi [email protected] adresine gönderebilirsiniz.