Marksizm Üzerine Dört Ders
Bu hafta tanıtacağımız ilk eser, sosyal bilimlerde her daim canlı kalan bir konuyu, Marksizmi ele alıyor. Yakın bir tarihte Yordam Kitap tarafından Türkçe'ye kazandırılan ve "Marksizm Üzerine Dört Ders" başlığını taşıyan eser, Monthly Review dergisinin kurucuları arasında yer alan iktisatçı Paul Sweezy'nin kaleminden okuyucuyla buluşuyor.
Yazarın Tokyo Hosei Üniversitesi'nde verdiği "Günümüzde Marksizm" konulu derslere dayanarak hazırlanan kitap, adı üstünde, dört bölümden (dört dersten) oluşuyor:
1- Diyalektik ve Metafizik
2- Kapitalizmin Çelişkileri
3- Merkez, Çevre ve Sistemin Krizi
4- Marksizm ve Gelecek
Yazar, "Diyalektik ve Metafizik" başlıklı" ilk bölümde, Marksizmin kendisi açısından neyi ifade ettiğini (ve dolayısıyla neyi ifade etmediğini) ortaya koymaya çalışıyor. Bu bölüm, Marksizm hakkında genel bir değerlendirme olarak da okunabilir.
"Kapitalizmin Çelişkileri" başlıklı ikinci bölümde, Marksizmin temel konusunu oluşturan "kapitalizm" ve "kapitalizmin çelişkileri" kısaca ele alınıyor. Bu bölümün görece-teknik bir nitelik taşıması, yapılan çözümlemelerin değerini ve okunabilirliğini azaltmıyor. Kapitalizmin çelişki ve çatışkılarının anlaşılması yolunda önemli tespit ve analizlerin yapıldığı bu bölüme iki de ek yapılmış: 1- Kâr Oranının Azalması Eğilimi Yasası, 2- Rekabet ve Tekel.
"Merkez, Çevre ve Sistemin Krizi" başlıklı üçüncü bölüm, kapitalizmin krizine Marksist bir perspektiften nasıl bakılabileceğini öğrenmek isteyenler tarafından ilgiyle okunabilecek bir bölüm. Küresel bir sistem haline gelen kapitalizmin krizinin de küresel bir şekle büründüğünü belirten yazar, merkez-çevre ilişkisine ve krizin merkez ve çevre bağlamında nasıl ortaya çıktığına dikkat çekiyor:
"Merkezde sermaye birikim sürecinin sendelediğini, stagflasyonun yeniden ortaya çıktığını ve borçlanmanın çığrından çıkarak âdeta patladığını görüyoruz. Çevrede bu senaryoya yeni öğeler eklenir: Şiddetlenen siyasi baskıların eşliğinde kitlelerin yaşam standartlarının gerilemesi; (...) yüksek işsizlik oranları; (...) sefalet, yetersiz beslenme, hatta açlıktan kaynaklanan ölümler. Dolayısıyla, küresel sistemin her iki kesimi de en azından gizli bir kriz hâli içindedir ve kırılma noktalarına gelindiğinin işaretlerine her yerde rastlanabilir (...) Küresel kapitalist sistemin günümüzdeki krizi, çeyrek yüzyıldan daha uzun bir süredir faal olan kuvvetlerce şekillendiriliyor. Halen faal durumdaki bu kuvvetler aslında sisteme içkindirler. (...) Ulusal hükümetlerce durdurulmaları ya da kontrol altına alınmaları mümkün değildir ve uluslararası hükümet diye de bir şey yoktur."
Nihayet, kitabın "Marksizm ve Gelecek" başlıklı" son bölümünde ise, sistemi değiştirme ve sisteme alternatif getirme iddiasındaki hareketler ele alınıyor. Bu hareketlerin ve alternatif toplumların artı ve eksilerini ele alan yazar, eşitlikçi ve adil bir toplumun kurulmasının ne kadar zahmetli bir süreç olabileceğini de gözler önüne seriyor. Ancak yine de, yazarın şu sözlerine kulak vermek gerekiyor:
"Herkesin insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesini sağlamanın kendi elimizde olduğu inancının geçmişe kıyasla bugün çok daha somut temellere sahip olduğunu vurgulamak istiyorum. Yaşanan hayal kırıklıkları ve tatsız deneyimler (...) bu hayalin bir zamanlarki o büyük cazibesinin kuşkusuz azalmasına neden olmuştur. Bu hayali yeniden canlandırmanın ve bir kez daha tüm gücümüzle bu hayali gerçeğe dönüştürmeye çalışmanın belki de artık zamanı gelmiştir."
Özetle, Sweezy'nin kaleme aldığı küçük el kitabı, "Marksizm Üzerine Dört Ders", bu konuda zevkle ve ilgiyle okunabilecek bir eser:
Marksizm Üzerine Dört Ders, Paul Sweezy, Yordam Kitap, 2009, 157 sf.
Arthur ve George
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, kısa bir süre önce Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan hacimli bir roman: "Arthur ve George". Küçük puntoyla basılmış olmasına rağmen toplamda 452 sayfa tutan bu roman, kitabı elinden ve dilinden düşürmeyen kitap kurtları için biçilmiş kaftan niteliğinde. Roman, İngiliz yazar Julian Barnes tarafından yazılmış. Daha önce "Metroland" başlıklı romanı Türkçe'ye kazandırılan Barnes, böylece bir kez daha Türkçe okuyucunun karşısına çıkmış oluyor.
Gerçek bir hikayeden esinlenerek yazılan "Arthur ve George"un kahramanları da gerçek yaşamdan alınmış bir avukat ve yazar. Türlü acılarla boğuşan bir avukatla (George), ona yardım ederek hayatına anlam katmaya çalışan bir yazar (Arthur-Conan Doyle) etrafında kurgulanan kitap, iki karakterin oluşumuna, devinimine ve mücadelesine ilişkin anlatımlardan oluşuyor. İnsanın geçmişinin, bugününün ve geleceğinin karşılıklı etkileşim içerisinde nasıl şekillendiğine gönderme yapan kitapta, "kişilik" olarak adlandırılan şeyin oluşumuna katkı yapan dikkat çekici bazı unsurları yakalamak mümkün oluyor.
Dolayısıyla, esasen polisiye bir roman olarak kaleme alınan kitapta, insanın karanlıkta kalmış kısımları hakkında ilginç ipuçlarına ulaşılabiliyor. Dahası, bu ipuçları toplumsal bir bağlamda ortaya konuluyor. Zira kitabın arka kapağında belirtildiği gibi:
"Arthur ve George, dönemin İngiltere'sinde görülen gerçek bir davadan yola çıkarak, bizi farklı bir tarihe ve mekana götürürken, adalet kavramı, toplum vicdanıyla adaletin bir kesişip bir ayrılan dünyaları üzerine düşünmemizi de sağlıyor."
Romanın, 2005 yılında Man Booker Ödülü'ne aday gösterildiğini de hatırlatalım.
Özetle, İngiliz yazarlar arasında saygın bir yer edinen Barnes'ın, "Arthur ve George"da da ustalığını konuşturmayı başardığı ve ilgiyle okunabilecek bir romana daha imza attığı söylenebilir.
Arthur ve George, Julian Barnes, Ayrın Yay., 2009, 452 sf. (ECG/TK)