Marksizm ve Medya Araştırmaları
Sosyal bilimler alanındaki çalışmalarda önemli bir yere sahip olan Marksist kuramda kullanılan temel kavramların medyaya ve medya araştırmalarına uyarlanmasının, bu alanda yeni tartışmalar doğurabilecek, önemli bir potansiyel içerdiği söylenebilir.
Mart ayında Yordam Kitap'tan çıkan nitelikli bir eser, tam da bu tür bir potansiyelin neden kullanılması gerektiğini ve nasıl kullanılabileceğini açıkça gözler önüne seriyor. Mike Wayne'in kaleme aldığı, "Marksizm ve Medya Araştırmaları - Anahtar Kavramlar, Çağdaş Eğilimler" başlığını taşıyan kitap, bu konuya ilgi duyanlar için dikkat çekici konuları ele alıyor.
Medya ve iletişim alanına farklı bir kavram setiyle yaklaşan kitabın, çeşitli boyutlar içeren konuya ilgi duyan medya yazar ve okuyucuları tarafından zevkle okunabileceğini belirtelim. Zira yazarın belirttiği gibi,
"Bu kitabın sergilemeye çalıştığı; medyanın süzgecinden geçmiş güncel eğilimler arasından, bir yanda yeni, dizginlenmemiş kapitalizmin kendini ve onu içeren dünyayı (kendi benlik ve kimlik anlayışımız da dahil olmak üzere) tekrar yapılandırmasının, diğer yanda ise pratik ve kurumsal direniş güçlerinin öyküsüdür. (...) Dünyayı anlamak için tercih ettiğimiz metotlar, dünyanın değişimi üzerinde bir etkiye sahip olduğundan, hangi araçlara ve nasıl başvurulacağı kaçınılmaz olarak politik sorulardır."
Yalnızca medyaya ve medya araştırmalarına değil, Marksist kurama ve kavramsallaştırmalara ilişkin de pek çok analiz içeren kitabın ilgi çeken bölüm başlıklarından bazıları şöyle:
- Üretim Tarzı: Teknoloji ve Medya
- Sermaye Güçleri: Hollywood Medya-Endüstriyel Kompleksi
- Altyapı-Üstyapı: Siyasal Bilinçaltını Tekrar Kurmak
- Bilgi, Normlar ve Şeyleştirme: Hayalileşen Dünya
Kitap, "Sınıf ilişkileri: Marksçı ve sosyolojik bakış açılarının sentezi", "Gerekli emek ve kültürel meşruluk", "Devletin sınıf ilişkileri", "Öznesiz özne", "Meta fetişizmi modeli" gibi başlıklar taşıyan birçok şekille zenginleştirilmiş. Kitabın; bir sonuç bölümü, konuyla ilgili kapsamlı bir kaynakça ve dizin içerdiğini de hatırlatalım.
Özetle, yazarın sonuç kısmında dile getirdiği gibi,
"Fazla zaman kalmadı. Ve birçok şey bugün karşımızda duran şifrelenmiş görünüş-biçimlerini nasıl çözdüğümüze (...) bağlı." Kitabın, işte bu çözüm arayış ve çabasında olanlar için farklı ve ciddiye alınması gereken bir bakış açısı ortaya koyduğu söylenebilir.
Marksizm ve Medya Araştırmaları, Mike Wayne, Yordam Kitap, 2009, 350 sf.
Türkiye'de Siyasetin Dayanılmaz Boşluğu
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, kısa bir süre önce Özgür Yayınları'ndan çıkan, "siyaseten" önemli bir kitap: Türkiye'de Siyasetin Dayanılmaz Boşluğu. Editörlüğünü Murat Aksoy'un yaptığı kitap, "sosyal demokrat" siyaseti önemseyen kişilerle yapılmış çeşitli söyleşilerden ve makalelerden oluşuyor. "Sosyal Demokrat Parti Krizi ve Sol Arayışlar" altbaşlığını taşıyan kitapta yer alan söyleşi ve makale başlıklarından bazıları şöyle:
- Hasan Bülent Kahraman: Geçen her an sol için vakit kaybıdır
- Ayhan Bilgen: Çatı partisi geçiş dönemi için bir çözüm olabilir
- Burhan Şenatalar: Sol yenilenerek değişmelidir
- Ufuk Uras: Muhafazakârları da kapsayan yeni bir dil zorunlu
- Bir Başarı hikayesi: Sol Parti (Almanya) Almanya solunun deneyimleri üzerine / Murat Çakır
Kitabın hazırlanış neden ve amacınıysa Aksoy'un kaleminden okuyalım:
"Sol adına yapılan bunca tartışma, bize bir şey söylüyor: Kendini sol olarak tanımlayan siyasi partiler, [sol] arayışın içindekiler tarafından tatmin edici bulunmuyor. (...) Çok geriye gitmeden şunu söylemek kolay olacaktır: Solda alternatif arayışı kronik bir hal almıştır. (...) solda boşluk olduğunu düşünen, kendini solda gören kişi ve kurumlar çeşitli vesilelerle bir araya geliyorlar. (...) Elinizdeki bu kitap, bu verili durumu analiz etmek, bu yeni arayışın aktörleri ile görüşerek onları anlamak amacıyla hazırlandı."
İçeriği ve biçimi gereği kolay anlaşılan ve açık bir dilin kullanıldığı kitapta, solun nasıl yeniden yapılandırılabileceğinden Kürt sorunu karşısındaki sol tavrın ne olması gerektiğine; solun mevcut durumunun arkasında yatan nedenlerden önümüzde duran muhtemel sol seçeneklere; solun özgürlükçü bir laikliği nasıl tanımlayabileceğinden Almanya'daki Sol Parti deneyiminin Türkiye'deki Çatı Partisi deneyimine nasıl ışık tutabileceğine kadar pek çok konu ele alınıyor. Böylece kitabın, belli sorunsallar etrafında ortaya konulan çeşitli perspektifleri derli toplu bir biçimde sunmayı başardığını belirtelim.
Özetle, Türkiye'de Siyasetin Dayanılmaz Boşluğu - Sosyal Demokrat Parti Krizi ve Sol Arayışlar, konuya ilgi duyan okuyuculara çok şey katabilecek, nitelikli bir eser.
Türkiye'de Siyasetin Dayanılmaz Boşluğu - Sosyal Demokrat Parti Krizi ve Sol Arayışlar, Murat Aksoy (ed.), Özgür Yay., 2008, 249 sf.
Erskine'nin Kutusu
Bu hafta tanıtacağımız son eser, Ayrıntı Yayınları'nın edebiyat dünyasına her daim taze bir soluk getirmeyi başaran "Yeraltı Edebiyatı" serisinden çıkan dikkat çekici bir kitap: Erskine'nin Kutusu.
Türkçe okurla ilk kez buluşan Kym Lloyd imzalı kitap, akıcı bir çeviriyle Türkçe'ye kazandırılmış. O kadar ki, metaforik ve neredeyse "şiirsel" denebilecek bir dille yazılan kitabın Türkçe çevirisinde de bu şiirselliğin korunduğu görülüyor:
"(...) bir çatlak beliriyor. Kıl kadar ince ama yeter. Bir düşünce parmak gibi kurcalıyor çatlağı, içeriye sokuluyor.
Dalgaların kıyıyı dövüşünü duyuyorum. Taa aşağıda, vahşi bir hayvanın sivri siyah dişlerine benzeyen kayaları görüyorum. (...)
Bir kayma ve kıvrılma. Otlarda bir yılan. Arkamda birisi. Bir panjurun çarpışı. Kaderin ağır son göz kırpışı."
Kısa, kesik kesik cümlelerle bezenmiş kitap, tam da bu nedenle okuyucuyu içine almayı başarıyor. Erskine'nin düşle gerçek arasında gidip gelen, şaşırtıcı ve vurucu anlatımından etkilenmemek mümkün değil:
"Gördünüz mü ? Bakın, bakın şimdi, son kapağı kapatmadan. Ben. Ben. Uçurumun tepesinde, karadalgıçların arasında oturuyorum. Bakın, genç Erskine, orada işte.
Parantez içinde bir adamım.
Son kapağı kapatıyorum.
Fermez... fermez les guillemets...[Kapatın... kapatın tırnak işaretlerini]."
Özetle, Erskine'nin Kutusu, Nietzsche'vari bir deneyime yol açabiliyor okuyucuda: "Uçuruma fazla bakarsan uçurum da sana bakmaya başlar." Yeraltı edebiyatı severler için bile, fazlasıyla derin bir uçurum.
Erskine'nin Kutusu, Kym Lloyd, Ayrıntı Yay., 2009, 291 sf. (ECG/TK)
* Son dört ay içerisinde basılan ve bianet'te tanıtılmasını uygun gördüğünüz eserinizle ilgili bilgiyi [email protected] adresine gönderebilirsiniz.