Digenes Akrites
Bu hafta tanıtacağımız ilk eser, Anadolu'nun sözlü ya da yazılı destan geleneğine dahil olan yapıtlardan birinin Yunanca'dan Türkçe'ye çevirisi: "Digenes Akrites". Barış Baysal'ın akıcı ve anlaşılır diliyle Türkçe'ye kazandırılan eser, "Anadolu'nun Büyük Destanı" alt başlığını taşıyor.
Sümela Manastırı'nda ortaya çıkarılan ve Bizans'tan günümüze kalan tek destan olma özelliği taşıyan eserin, Anadolu kültüründen etkilendiği kadar, onu etkilemiş olduğu da söylenebilir. Ayrıca, destan, Anadolu'da kalıcı bir toplumsal birliktelik ve barış imkânının nasıl mümkün olabileceğini de gözler önüne seriyor. Bu nedenle, eserin Türkçeye kazandırılmış olması özel bir önem taşıyor. Zira Esin Ozansoy'un destan üzerine kaleme aldığı kısa notunda yazdığı gibi:
"Akritika metinleri, halkın yüreğinden gelen sesi dile getirmektedir. Farklı dinler arasında yapılan evlilikleri, gelinin kaçırılışını, aşkın acısı ve gücünü (...) anlatmakta yani bir bakıma skandallar üzerine konuşmaktadır. Aşk ve inanç, duygunun iki büyük çengelidir. Bu duygu, insanlara hadlerini, ülkelerinin sınırlarını, dinlerini, sosyal bağlarını, bir sevgi uğruna aşmalarına neden olmaktadır. (...) 'Digenes Akrites' destanının en önemli özelliği, hem ulusal bir kimlik [hem de] filolojik, folklorik ve tarihsel açıdan bir değer taşımasıdır. Bu destanın ortaya çıkışı, çağdaş Yunan edebiyatının gelişiminde önemli bir dönüm noktasını oluşturmuştur. (...) Ünlü Türk halk destanı olan 'Köroğlu Destanı'ndaki ulusal kahraman Köroğlu da Digenes Akrites'in bir modelidir."
Gerçekten de, yapıtta, esasen dönemin Köroğlu'su olarak görülebilecek Digenes'in verdiği mücadelenin destansı bir şekilde anlatıldığı görülüyor:
"... Sakın ola gürültülerin, bağırtıların ve tehditlerin seni korkutmasına
izin verme,
ölmekten değil, ananın ahından kor;
ananın ahını aklından çıkarma, yaraları ve acıyı boş ver.
Seni lime lime bile etseler kendini utandırma. (...)
Emirin atılganlığına hazırlıklı ol.
İki eline de hâkim ol, Tanrı yanımızdadır."
Destanın Türkçe çevirisinin, Yunanca aslıyla birlikte verildiğini belirtelim. Ayrıca, Türkçe çeviriye çevirmenin açıklayıcı notlarının eşlik etmesi, okuyucu için çok faydalı olmuş. Böylece, destanın gönderme yaptığı muhtemel anlamlarla ilgili ayrıca bilgi ve fikir sahibi olunabiliyor.
Özetle, yayınevinin "Anadolu Tarihi" serisinin ilk ayağını oluşturan kitap, seriye iyi bir başlangıç olarak görülebilir. "Digenes Akrites - Anadolu'nun Büyük Destanı", Anadolu'daki etnik ve kültürel çeşitliliğin edebiyata en iyi yansıdığı, dikkat çekici eserlerden biri:
Digenes Akrites - Anadolu'nun Büyük Destanı, Çev. Barış Baysal, Kalkedon Yay., 2009, 391 sf.
Marksizmin Doğuşu
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, hacimli, hacimli olduğu kadar da önemli bir çalışma: "Marksizmin Doğuşu". Mehmet İnanç Turan'ın kaleme aldığı kitap, Marksizmin hangi koşullarda ve nasıl doğduğunu, Marx'ın ve Engels'in erken dönem yapıtlarını ele alarak inceliyor.
Marx ve Engels'in 1841-1850 arası dönemde yazdığı metinlerin kısa alıntılarla değerlendirildiği çalışma, konuyla ilgili literatüre hacim ve içerik bakımından önemli bir katkıda bulunuyor.
Kitabın içerik, yöntem ve önemini yazardan dinleyelim:
"[Bu kitap], Marksizmin doğumunu, Marksizmin yönteminden yola çıkarak inceliyor; Marx ve Engels'in doğumsal süreçteki görüşlerini, olgunlaşmış Marksizmle karşılaştırarak, hataları saptayarak, hâlâ gerçeği yansıtan fikirleri öne çıkararak bir teorik kazı yapıyor (...) Marksizmin temelinin nasıl atıldığını ve bu temelin önemini gösteriyor. Bu temel kavranmadan Marksizm anlaşılamaz (...). Olabildiğince kısa-öz-net yazmaya çalıştım. Konsantre edilmiş bir çalışmadır bu. (...) Marx ve Engels'in incelediğim yapıtlarının hangi tarihsel ortam içinde yazıldığını gösterebilmek için araya 'giriş bölümleri' ekledim. (...) bu kitap hem Marksizmi bildiğini düşünenler için yazıldı; ve de bu satırların yazarı gibi Marksizmi yeniden, yeni bir gözle, köklü biçimde öğrenmek isteyenler için."
Bu bağlamda, kitapta, Marksizmin erken dönem yapıtlarının 16 başlık altında ele alındığı görülüyor. Bu başlıklar, 'Demokritos ile Epikuros'un Doğa Felsefeleri'nden 'Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi' ve '1844 Elyazmaları'na, 'İngiltere'de Emekçi Sınıfın Durumu' ve 'Feuerbach Üzerine Tezler'den 'Komünist Manifesto'ya kadar geniş bir yelpazede yer alan yapıt ve konuları içeriyor. Dolayısıyla kitabın, sadece Marksizmin nasıl doğduğunu öğrenmek ve anlamak isteyenler için değil, ama aynı zamanda Marksizmin 'temel sorunsal ve yaklaşımını' öğrenmek isteyenler için de çok önemli bir 'arkeolojik' çalışma, derli toplu bir değerlendirme ortaya koyduğunu belirtelim. Nihayet, kitapta, her bölüm için ayrı bir sonuç kısmı ve genel bir kaynakça yer aldığını da hatırlatalım.
Özetle, "Marksizmin Doğuşu", konuyla ilgilenen herkesin kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken, dikkat çekici bir eser:
Marksizmin Doğuşu, Mehmet İnanç Turan, Kalkedon Yay., 2010, 528 sf. (ECG/TK)