“Bir yandan “bilgi”ye erişim imkanları oldukça çeşitlenir ve farklılaşırken, doğru bilginin ve haberin her tür manipülasyon, dezenformasyon ve “trol” faaliyetlerinden ayıklanıp bulunması ayrı bir mesai gerektiriyor. Bilgi ve iktidar ilişkisinin ehemmiyeti düşünüldüğünde, medyanın geldiği aşamanın keşfi belki de hiç olmadığı kadar elzem hale geldi.”
Yasemin İnceoğlu ve Savaş Çoban’ın derlediği İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabın basın bülteninden alınmış bu paragraf kitabın ortaya çıkış sürecinin ve neden böyle bir derlemeye ihtiyaç duyulduğunun güzel bir özeti olmakla beraber, kitapta anlatılanların başlıklandırılması ve gruplandırılmasına ilişkin de bilgiler içeriyor.
Kitabın dizinine baktığımızda Tahir Elçi cinayetinden hendek operasyonlarına kadar Türkiye’nin yakın tarihli toplumsal hafızasında yer tutmuş olaylar üzerinden manipülasyon, dezenformasyon ve “trol” faaliyetlerini incelemekle kalmayıp internet haberciliğinden medyada cinsiyetçi söyleme, yeni nesil habercilik anlayışı söz konusu olduğunda göz ardı edilmemesi gereken başlıklara değiniyor.
Kitapta Sevda Alankuş, Umur Talu, Belma Akçura, Ragıp Duran, Esra Arsan, Celal Başlangıç, Mehveş Evin, Ülkü Doğanay, Faruk Bildirici, Bülent Çaplı, Mehmet Atakan Foça, Selin Girit, Burcu Karakaş, Erdal Güven, Süheyla Tolunay İşlek, Hatice Çoban Keneş, Tuğba Tekerek ve Menekşe Tokyay’ın yazıları yer alıyor.
Tarafsızlık
Bülent Çaplı "Haberde Tarafsızlık Algısı" başlıklı makalesinde “Tarafsızlık ve doğruluk gibi kavramların, uzunca bir süredir, gazeteciler için, onları yetiştiren kurumlar ve haber merkezleri için önem taşıdığı bilinmektedir. Ancak, gerek ana akım medyada yaşanan olumsuz gelişmeler ve geleneksel medya kuruluşlarının giderek habercilik alanında sahip oldukları tekeli, internet ve sosyal medya gibi yeni ve farklı mecralara terk etmesiyle birlikte profesyonel habercilikte önemsenen ve değer verilen bu kavramların varlığını daha ne kadar sürdüreceğini konusunda soru işaretleri ortaya çıkmaya başlamıştır” (s. 67) diyor.
Çaplı yazısında bireylerin tarafsızlık kavramına verdiği tepkiler üzerinden haber medyasının geçirdiği ve geçireceği değişimlere değinerek alana ilgi duyan okuyuculara veya yeni habercilere kılavuz niteliğinde yaklaşımlar sunuyor.
Dilin erilliği
Kitabın ilerleyen sayfalarında ise okuyucunun karşısına yıllardır süregelen ancak nihai çözüme bir türlü ulaşamayan Kıbrıs sorununa ilişkin yeni bir dilin gerekliliği üzerine yazan Sevda Alankuş’un yazısı çıkıyor. ‘Dilin Erilliği ve Kıbrıslıtürk Basınının Söylemi Üzerine Notlar” başlıklı makalesinde Alankuş, anaakım gazeteciliğin gündelik hayattakini yeniden üreten eril dili yeriyor ve ataerkil dilin savaşçıl bir söyleme evrilişini eleştiriyor. “…adanın üzerinde hakimiyet tesis ve talep edilen coğrafyasının bir kadın bedeni gibi, dolayısıyla erkeklerin tasarrufunda, onun malı mülkü gibi kurgulanmasıyla, “ötekinin” temsiliyle ilgili stratejiler…” ( s. 234) diyerek tanımlayan yazar ataerkil zihniyetin yeniden üretimini akdeniz basını özelinde değerlendiriyor ve Kıbrıs’ta bir barış dili devriminin olası olup olmadığını tartışıyor.
Bu iki makale dahil olmak üzere, toplam 17 ayrı bölümden oluşan Haber Okumaları, Yasemin İnceoğlu ve Savaş Çoban’ın derlemeleri sayesinde Türkiye’de haberciliğin geldiği noktayı ve iktidar baskısının medya üzerindeki etkisini daha iyi anlamak isteyenler için kesinlikle okunması gereken bir kaynak olarak raflarda yerini almış durumda.
Son sözü kitabın önsözünü yazan gazeteci Umur Talu'nun ilk cümlesiyle yapalım: "Haber Okumaları'nın okuması, belki benim gibi size de acı verecek." (GK/HK)