Son iki yıldır yaşadığımız sıkışmışlığı, bir aylığına, gerçekleri yazarak, gerçeklerin peşinden koşarak, bir nebze, küçücük bir nebze atabildim… Teşekkürler bianet!
Küçüklükten beri, haber programları izleyerek büyüdüğüm, “Yok politikacı değil, gazeteci olacağım ben” diye dolanıp durduğum, fotoğraf makinasına dokunup her anı görüntülemeye çalıştığım meslek..
Ne çabuk geçti bir ay; bir anda nasıl bitti? Öğrendiklerim bir yıla eş, fakat zaman kavramının bir aya denk düşmesi sorunsalıyla yüzyüzeyim.
İşin içinden çıkamadım, en güzeli yazayım dedim.
Tam bir ay önce çok büyük gerginliklerle, kapısına geldiğim ve "haberciliği" öğreneceğime inandığım bianet… Fazla gerilmiştim, normalde hiç iletişim kurma güçlüğü çekmesem de “Acaba anlaşabilecek miyim?”; “Ortamı sevebilecek miyim?”; “Kendimi rahat ifade edebilecek miyim?”; “Öğrenebilecek miyim?” soruları arasında girdim ofise.
Şansıma yıllık izin kullanan editörlerin ve çalışanların masalarında sürdürdüm staj sürecimi. Önce Haluk'un, sonra Korcan'ın sonra Yüce'nin yerine oturup ilk haber heyecanlarımı yaşadım.
İlk haber demişken; iki yıl önce Suruç katliamında kaybettiklerimizin anmasını haberleştirmenin dayanılmaz ağırlığı, anlamı ilk haberden bana kalan…
bianet stajım boyunca, hiç unutamayacağım haberlere dokunup gerçek gazeteciliğin ne olması gerektiğini öğrendim.
Cumhuriyet davasına denk gelen stajım, Ahmet Şık'ın mahkeme karşısında "manifesto" niteliğindeki basın özgürlüğü dersi, "hakikatin gücüne sırt dayayarak, hakikati boğmak isteyenlere inat" gazeteciliği yapmam gerektiğini tekrar tekrar beynime kazıdı.
Gazetecilik faaliyetleri yüzünden gözaltına alınan, gözaltında işkence gören, tutuklanan muhabirleri haberleştirerek, hakikati boğmaya çalışanlara inat gerçekleri açığa çıkarmak geleneğine ben de dokundum. Dokunup geçmedim, gerçekleri yazmak büyük suçtu ve ben bu suçu çok sevdim, bu mesleği çok sevdim, seveceğimi biliyordum ve şimdi gerçekten emin oldum.
Sevgiler kısmında ise; yönlendirmesi, fikir alış-verişi yapmasıyla, bana takıldığı tüm zamanlardaki sevecenliği, inancı, sabrı ve destek olmasıyla Ekin'e çok çok sevgiler.
Elif'e ve Nilay'a haber dilinin nasıl olması gerektiğini bana benimsettikleri için çok sevgiler. Çiçek'e kadın odaklı haberciliğin nasıl olması gerektiğini öğrettiği için, Tansu'yla habere çıktığımızda "özgür basının" hıphızlı yürümesi gerektiğini bana kavrattığı için, Murat'a tatlı sohbeti ama bazen “sömürgeci devlet” gibi davrandığı için (burada gülücük var), Beyza'ya, Ayça'ya, stajyer arkadaşım Ayşe'ye, sayamadıklarıma, hepsine birden güzel gülüşleri için kocaman sevgiler.
Gazetecilik mesleğinin "etik ve ahlakını", nefret söyleminden uzak, kadın odaklı, LGBTİ+ odaklı, çocuk odaklı haberciliği bianet'te öğrendim.
İlk göz ağrım bianet, şimdilik hoşçakal. (RK/EKN)