Fotoğraf: Canva
Demokratik bir toplumda basın özgürlüğünün sağlanması için gazetecinin haber kaynaklarının korunmasının önemini yadsımak olanaksız. Basın Kanunumuzun 12. maddesine göre; süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz. Kaynakların ifşasına zorlamak, serbest bilgi akışını engellemenin yanı sıra ifade özgürlüğü üzerinde de caydırıcı bir etkiye sahip.
Bu konuda en önemli uluslararası metin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 8 Mart 2000 tarih ve (R2000) 7 sayılı tavsiye kararı. Buna göre; sözleşmeye taraf olan devletler, gazetecilerin haklarını açık ve ayrıntılı bir şekilde korumakla yükümlü; bu yükümlülükler arasında haber kaynağının açıklanmaya zorlanamayacağı da bulunmakta.
Komite, haber kaynağının açıklanmamasıyla elde edilecek fayda ile kamu yararı arasındaki dengenin gözetilmesine değinmektedir.
Diğer yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin, bilgi ve fikirlerin sadece öz ve içeriklerini değil, aynı zamanda, onları aktarma araçlarını da koruduğunu sürekli vurgulamaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarına göre, gazetecilerin kaynaklarını açıklamama hakkı, kaynaklarının yasal veya yasadışı oluşuna bağlı bir ayrıcalık değil, aksine bilgi edinme hakkının ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor.
İki dava
Burada iki davadan bahsetmek konuya açıklık getirmek açısından yararlı olacaktır.*
Bunlardan ilki Goodwin/Birleşik Krallık 27 Mart 1996 tarihli dava. Bu dava, The Engineer'da çalışan bir gazetecinin, bir şirketin gizli kurumsal planına ilişkin bilgi kaynağının kimliğini ifşa etmesi için verilen bir açıklama kararı ile alakalıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, açıklama kararı ile ulaşılmak istenen meşru amaç ve söz konusu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araç arasında makul bir oransallık ilişkisi bulunmadığı kanaatindedir.
Hem başvuranın kaynağını açıklamasını gerektiren karar hem de bunu reddettiği için kendisine verilen ceza, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi kapsamında ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlale neden olmuştur.
Bir ikinci dava ise L'Equipe ve Le Point adlı gazetelerin tesislerinde ve adli bir soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanan gazetecilerin evlerinde gerçekleştirilen aramalarla ilgilidir (Ressiot ve Diğerleri/Fransa 28 Haziran 2012).
Makamlar, bisiklet yarışında doping kullanımı olasılığına ilişkin bir soruşturmada, sızıntıların kaynağını bulmak istemişlerdir. Mahkeme, Sözleşme'nin 10. maddesi (ifade özgürlüğü) kapsamında bir ihlal bulunduğuna karar vermiştir. Mahkeme, özellikle hükümetin ilgili muhtelif menfaatler arasında adil bir denge sağlayamadığını saptamış, demokratik bir toplumun basın özgürlüğünü sağlama ve sürdürme konusundaki çıkarı göz önünde bulundurulduğunda, alınan önlemler ulaşılmak istenen yasal amaçla -makul olarak- orantılı olmadığı kararına varmıştır.
Güvene ihanet
Gazetecinin, kimliğini açıklamayı kabul etmeyen bir kaynaktan gelen bilgileri reddetme hakkı vardır ancak gazeteci kaynağını saklama koşulu ile bilgileri kullanmaya söz verdikten sonra buna riayet etmemesi ciddi bir etik ihlaldir. Bu güvene ihanet sonucu muhtemelen bir daha kimse gazeteciye gizli bilgi vermeyecek ve daha da önemlisi bunu duyan herhangi biri, haber kaynağı olmayı reddedecektir. Güvene ihanet gazetecilik mesleğinin saygınlığını zayıflatır.
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nin**, "Gazetecinin Doğru Davranış Kuralları" bölümünde, "Gazeteci, kendi çabasıyla elde etmedikçe, bir kaynağın verdiği bilgi veya belgenin yayınlanma tarihi konusundaki isteğe uymalıdır. Gazeteci, röportaj, haber, yorum veya görüntü, yayın şekli ne olursa olsun, hazırlığını yayın organındaki sorumlular dışında, kaynağı da dahil, kimseye denetlettirmekle yükümlü değildir. Gazeteci, açıklanmaması kaydıyla (off the record) verilen bilgiyi ve sarf edilen sözleri yayınlamamalıdır" ifadeleri yer almaktadır.
Haber kaynaklarının kimliklerini gizlemeye gereksinim duymalarının birçok nedeni vardır: İşlerini kaybetmekten, başlarına bir şey gelmesinden korkabilirler, iktidar veya muhalefet partisi üyesi olabilirler, konumları itibarı ile açıklamalarında sıradan insanlara kıyasla özgür değillerdir.
Gazetecinin, anonim kalmasını isteyen bir kaynağın kimliğine dair herhangi bir ipucu vermemek de önemli, kaynağı tanımlayacak haber değeri taşıyan bilgi ipuçlarını dışarıda tutması gerekir.
Editör de kaynağın gizliliğini korumalıdır
Örneğin, bir Bakanlık ile ilgili bilgiler kayıt dışı (off the record) olarak verilmiş olabilir. Gazeteci "Bakanlık kadrosundaki kaynaklara" atfederek haberini yaparsa, kaynağını ifşa etme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Editör genellikle bilginin ne kadar güvenilir olduğunu sağlıklı bir biçimde değerlendirebilmek için gazeteciye kaynağının kim olduğunu sormak ister. Ne de olsa, her zaman için yayınlarla ilgili dava veya hapis riski vardır. Gazetecinin, editörüne haber kaynağını açıklamadan önce kaynağından onay alması gerekir, editör de haber kaynağının gizliliğini gazeteci kadar güçlü bir şekilde korumalıdır. Ancak bu gizlilik vaadinin, yasaların kaynakları açıklamayı talep edeceği durumlarda tutulması zordur. Mahkeme gazetecinin bilgi kaynaklarını açıklamasına karar verebilir. Buna riayet etmeyen gazeteciler talep edilen bilgileri ifşa etmeyi kabul edene kadar hapis cezasına çarptırılabilirler.
Gazetecinin konumu, güvenin yasalarla çeliştiği durumlarda son derece karmaşık ve sorunlu bir hal alır. Gazeteci bir yandan, kaynağını açıklamayı reddederek yasaları engellemekle suçlanırken, diğer yandan, kendisine güvenerek konuşan birinin kimliğini açıkladığında, gazeteciliğin temel etik kodlarından birine ihanet etmiş oluyor. Diğer yandan, gazetecinin yasalar uyarınca diğer mesleklerde olduğu gibi özel bir korumaya sahip olmaması da başlı başına önemli bir sorun.
Günümüz dünyasındaki teknolojik gelişmeler, gözetimi çoğu zaman meşrulaştırıyor. Dijital çağda gazeteciler özellikle yasadışı veya keyfi gözetleme hedefleri haline gelmeye karşı oldukça savunmasızlar.
Gazetecilerden aşağıdaki ilkelere uygun olmadıkça, gizli bilgi kaynaklarını veya gazetecilik amacıyla elinde bulundurduğu materyalleri ifşa etmeleri istenemez:***
- Ciddi bir suçun soruşturulması veya kovuşturulması veya bir suçla itham edilen bir kişinin savunması için kaynağın kimliğinin gerekli olması,
– Aynı sonuca götüren bilgi veya benzeri bilgilerin başka bir yerde elde edilememesi durumunda,
-İfşada kamu yararı ifade özgürlüğüne verilen zarardan daha ağır basarsa,
– Duruşma sonrası mahkeme tarafından haber kaynağının ifşa emri verilmişse.
Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde "Gazetecinin Hakları" bölümünde yer aldığı üzere; "Gazeteci; kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını ve elindeki belgeleri açıklamaya, tanıklık yapmaya zorlanamaz. Gazeteci ancak kaynağının izin vermesi ve kaynağı tarafından yanıltılmış olması hallerinde kaynağını açıklayabilir."
Gazetecilik kaynaklarının (gazetecilerin işyerinde veya evinde yapılan aramalar, gazetecilik materyallerinin ele geçirilmesi, ifşa emirleri vb.) korunmasına yönelik herhangi bir müdahale, söz konusu ilkenin önemi ile orantılı olarak etkili yasal önlemlerle desteklenmelidir.
Bu güvenceler arasında ilk ve en önemlisi, kaynakların kimliğini açıklayabilecek bilgilere gereksiz erişimi önlemek için bağımsız ve tarafsız bir kurum tarafından yapılan bir incelemenin garantisidir. Böyle bir inceleme önleyici niteliktedir. Bu kurum öncelikle potansiyel riskleri tartacak bir konumda olmalıdır.
Haber kaynağının açıklanması veya açıklanmaması sonucunda elde edilecek kamu yararı ile ifade özgürlüğüne verilen zarar arasındaki dengeyi saptayacak böyle bir bağımsız otoritenin ülkemizdeki yokluğu gazeteciler üzerinde çok ağır baskılara neden olmaktadır.
(YGİ/AÖ)