Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak görev yapan Jandarma Genel Komutanlığı’nın bir yazısı ile haber sitelerine erişimi engelleme kararı aldığı ortaya çıktı. Türkiye’de barış gazeteciliği ile toplumsal cinsiyet, çocuk, kadın ve hak odaklı haberciliği merkeze alarak bağımsız ve alternatif yayıncılığın temelini oluşturan ve bu anlamdaki önemli birikimini gazeteci ve gazeteci adaylarına aktarmaya çabalayan Bağımsız İletişim Ağı da “sehven” listenin 14. sırasına eklenmiş.
Bağımsız İletişim Ağı (bianet) ile birlikte Gazete Fersude, ETHA, Halkın Sesi TV, geziyisavunuyoruz.org gibi alternatif, muhalif ve sol tandanslı yayın platformlarının içinde olduğu 16 Temmuz 2019 tarihli karar 136 internet adresini erişime kapatıyor. Bunlardan 15’i haber, yazı, yorum sitesi.
Erişim engelleme kararının içeriğinde haber sitelerinin aynı zamanda Facebook, Twitter, Youtube, Instagram, Pinterest gibi sosyal paylaşım ağlarındaki hesapları da bulunuyor.
Karar Jandarma’nın talebiyle Hâkimlik tarafından 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”da yapılan değişikliğe dayandırılarak alınmış.
2014’te değişiklik yapılan 5651 sayılı kanuna eklenen ibarelerle (8/A) “Yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” için Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlıkların talebi doğrultusunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi yetkisi verilmişti. Engelleme kararları Başkan tarafından “derhâl erişim sağlayıcılara ve ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilecek” kararın gereği “… en geç kararın bildirilmesi anından itibaren dört saat içinde yerine getirilecek” idi.
Kanunda değişiklik öngören yasa taslağı “torba kanun” ile kabul edilmeden evvel kamuoyunda üzerine çok konuşuldu.
Gerek “milli güvenlik,” “kamu düzeninin korunması” gibi ucu açık ifadeler, gerekse yargıda bile bir standardı olmayan, üzerinde uzlaşılamayan “müstehcenlik” kavramıyla devlete sınırları çizilemeyen yetkiler getiriliyordu.
Güya özel hayat koruma altına alınacak, bilişim suçları engellenecekti. Nitekim geçen yıl Anayasa Mahkemesi, TİB’e müstehcenlik gerekçesiyle erişimi engellemesine yetki veren düzenlemeyi “itiraz konusu kuralla idareye kapsam ve sınırları belirsiz şekilde erişimin engellenmesi yetkisi tanınmıştır” gerekçesiyle iptal etti.
Yasanın en vahim tarafı TİB’in olağanüstü yetkilerle donatılarak tamamen yargı kurumu gibi bir karar mercii yapılmak istenmesiydi.
Kamuoyunda “4 saat yasası” olarak bilinen değişiklik yürürlüğe girdiği günlerde bir rektör hakkındaki eleştirel bir yazı “özel hayat gizliliği” gerekçesiyle erişime kapatılabilmişti.
Radikal’den Ezgi Başaran’ın “Dingoların bilim dünyasından acıklı haberler” yazısı gerçekten özel hayatın ihlali miydi?
Rektörün Soma’da facianın meydana geldiği maden ocağı sahibine faciadan kısa bir süre önce ödül vermesi, Gezi protestoları sırasında ölenler için üniversitede oluşturulan fidanlığı bir tatil günü yerle bir etmesi, kampüse olması gerekenin üstünde güvenlik görevlisi görevlendirmesi gibi kamuoyunu ve demokrasiyi yakından ilgilendiren pratiklere özel hayatın gizliliği kılıfının giydirilmesi mânidardı!
İnternet yayınlarını kapsayan durumlarda yargı yetkisini idarî kuruma devreden yasanın ilk “meyvelerinden” olmuştu bu engelleme.
Kaldı ki 5651 sayılı yasanın en çok tartışılan taraflarından biri de internet kullanıcılarının internet trafik bilgilerine URL olarak o dönemin kurumu TİB’in istediğinde ulaşabilecek olmasıydı. Taslak daha sonra kamuoyunun tepkileriyle internet dolaşım bilgilerinin URL (link) yerine IP ve abone kimlik bilgisi biçiminde değiştirilmişti. Yani fişlemelere zemin hazırlayacak değişikliği yürürlüğe koyacaklardı ansızın.
TİB, OHAL döneminde yayınlanan bir kararname ile kapatıldı. Şimdi bu kurumun görevini Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yürütüyor. Kurumlar kapatılsa veya görevleri başka kurumlara aktarılsa da işleyen süreç aynı. Yasaların hazırlanmasındaki paradoksal durumlar ve sulh ceza hâkimliklerinin “yargı” pratikleri ifade özgürlüğünü sınırlamaya dönük olduğunu sonraki örnekleriyle de ortaya koydu.
bianet’in “Sıcak İş İlişkileri Değil Taciz” başlığıyla yayınlanan haberinde adı geçen kişinin “kişilik haklarının ihlal edildiğini” ileri sürerek habere erişimin engellenmesi talebine yönelik İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği’nin verdiği içerik engelleme kararı bunlardan biri. Ne var ki, “işyerinde taciz şikâyetini” konu alan habere erişim engeli getirilmesi kararına dair başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, haberin yayımlanmasında kamu yararı bulunduğunu ve erişim engelinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini belirtti. Yeniden yapılan yargılamada ise Hâkimlik erişim engelleme kararını kaldırdı.
Sulh Ceza Hâkimliklerinin uygulamalarındaki çelişkilerin nedenini yapılan her başvuruya istinaden otomatiğe bağlamışçasına engelleme kararı almasında aramak olası. Örneğin 2014’te siyasî iktidar eliyle değiştirilen kanunda “sorunlu” içeriğin erişime kapatılacağı belirtilip iktidara yakın medyada o günlerde bunun propagandası yapılırken, bugün direkt tüm sitenin karartılması bir alışkanlık hâline gelmiş durumda. Hattâ verilen karara dair çoğunlukla bir gerekçe bile sunulmuyor yayıncıya. Hangi içerik neden “sakıncalı” bulunmuş veya nasıl bir ihlale yol açılmış hiçbir zaman bilinmiyor. Meselâ Jandarma istiyor Hâkimlik derhâl engelliyor! Bu uygulamalarda keyfilik sezmemek imkânsız. Hâlbuki hukuka güven duymak ister her insan.
Sansürleme/sansürletme kültürü öyle bir yayılmış ki, bazen “sehven” haber portallarının isimleri listeye dâhil edilebiliyor. 16 Temmuz’da Jandarma Genel Komutanlığı’nın yazısıyla topyekûn erişim engelleme kararı alınan 136 internet adresi içinde bulunan bianet, engellemeyi talep eden kurum tarafından ertesi gün başka bir yazı ile listeden çıkarttırılmış.
Yayın mecrasına ilgili kararların tebliğ edilmemesi süreci muğlak hâle getirdi. Kararda adı geçen siteler muhtemelen yasa maddesindeki süre içinde erişime kapatılmış olmalı. Zira bianet dışındakilere orijinal linkleri üzerinden erişilemiyor. Derhâl erişime kapatılanlardan çoğu teknolojinin olanaklarıyla web adreslerinde küçük değişikliklerle engeli kaldırabilmiş. Bazı sitelerin adreslerindeki sayılardan kaç defa erişeme kapatılıp açıldığını anlayabiliyoruz.
İfade Özgürlüğü Derneği’nin “EngelliWeb 2018” raporuna göre Türkiye’de 245 bin 825 internet sitesi engellendi. 2018’de erişim engeli getirilen 54 bin 903 siteden 3 bin 306’sı haber portalı.
İnternet ansiklopedisi Wikipedia ise 29 Nisan 2017 tarihinden beri erişime kapalı. Hükûmet, BTK tarafından “idarî tedbir” uygulanan ve Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nin onayladığı karara konu Wikipedia’da İngilizce yayımlanan iki içeriğin ortadan kaldırılması şartını ileri sürüyor erişime açılması için. Konu ayrıntılı olarak “Vikipedi’ye Türkiye’den erişimin engellenmesi” başlığıyla anlatılmış. Ayrıntısına girmeyip Wikipedia’nın “değiştirme-düzeltme” bölümünden şu pasajı vermekle yetineceğim: “Hemen hemen tüm konuklar Vikipedi’nin içeriğini değiştirebilir; yeni kullanıcılar da yeni madde başlatabilirler. Sayfada yapılan değişiklik derhâl yansır.” Mevzu bu kadar basit hâlbuki. Yanlış bulduğunuz içeriği çevrimiçi ansiklopedinin işleyişi içinde değiştirme veya başka bir başlık açarak ele alma imkânına sahipsiniz. Bu açıdan tüm dijital ansiklopediyi, bilgiye erişimi engellemek niye?
Sondaki mavi ile belirtili iki linki açıp içeriği okuyabildiyseniz zaten internet siteleri devletin müdahalesiyle erişime kapatılsa dahi bu çağda sansür mantığı karar vericilerin istediği biçimde işlemiyor. Bir yolu bulunup yayına devam edilebiliyor ya da kullanıcılar başka teknik ayarlarla engelli sitelere giriş sağlayabiliyor.
Asıl mesele devletlerin iletişim özgürlüğünü, haber alma ve haber verme hakkını kolayca ve yargı eliyle ortadan kaldırma çabaları... Bu hem yargı kurumuna hem demokrasiye hem de toplumsal barışa zarar vermiyor mu? Kamu düzeni böyle mi korunacak? Nereye kadar bu sansür, niye? Hakikati ne zamana kadar saklayabilirsiniz ki? Eleştirel düşünceyi ne zamana kadar suçlayabilirsiniz? Dünya düz deseniz kim inanır size? (SE/EKN)