Son bir ayda çevrimiçi sipariş dağıtımı yapan 3 kurye firması sistemsel değişikliklere* gitti. Zaten “patron kuryelik”, “esnaf kuryelik” adı altında güvencesiz çalışan kuryelerin şartları yeni değişikliklerle birlikte daha da “zor” ve “tehlikeli” hale geldi. Bir ayda VİGO, FİYUU/TIKLA GELSİN ve GETİR’de neler yaşandığıyla ilgili kısa bir özet** yapmaya çalışalım….
Patronlar ne yaptı?
5 Nisan 2024 tarihinde, GETİR’in taşeronu olan VİGO şirketi bir gece yarısı açıklaması ile saatlik garanti ücretlerin kaldırıldığını; bundan böyle paket başı ücret sisteminin geçerli olacağını duyurdu. Bölgesel (hem İstanbul içinde hem de şehirler arasında) kimi farklılıklar, eşitsizlikler olmakla birlikte anlaşılması bakımından İstanbul üzerinden çalışma sistemindeki değişikleri örnekleyelim. Eskiden saat başı 85 TL + paket başı 50 TL üzerinden maaşlarını alan kuryeler tek taraflı bir karar ile paket başı 75 TL çalışma ile yüz yüze bırakıldılar. Kuryelerin açıkladığı hesaplamalara göre bu sistemsel değişiklik, kuryelerin yüzde 40’a varan kayıplar yaşaması anlamına geliyordu.
29 Nisan 2024’te FİYUU/TIKLA GELSİN şirketi kuryelere bir duyuruda bulunarak yüzde 5 zam yaptıklarını iddia etti. Fakat çok geçmeden kuryeler açıklama yaparak kendilerine yüzde 5 zam değil yüzde 20 indirim yapıldığını açıkladı. Şirket 6 aylık kuryelere ekstra 5 TL, 6-12 aylık kuryelere 10 TL ve 1 yıldan uzun süre kıdemi olanlara 15 TL paket başı ekstra para veriyordu. Yapılan düzenleme ile paket başı ekstra verilen para 5 TL’de sabitlendi. Daha önce sipariş yoğunluğu olan saatlerde bu paket bonusları iki katına kadar çıkartılırken yeni düzenleme ile 5 TL’de sabitlenmiş oldu. Bu da kuryelerin açıkladığı hesaplamalara göre yeni sistemle 10 bin TL’ye yakın kayıp anlamına geliyordu.
2 Mayıs 2024 tarihinde GETİR şirketinin birçok deposu kuryelere saatlik garanti ücretinin kaldırıldığını duyurdu. Tıpkı VİGO gibi saatlik ücreti kaldıran GETİR paket başı ücretleri de (franchise depo sahiplerinin inisiyatifi ve bölgeler/şehirler arası farklar olmakla birlikte) ilk paket 40 TL, birleşen paket 25 TL olarak açıkladı. Kuryelerin açıkladığı hesaplamalara göre bu sistem değişikliği 5-10 bin TL’ye varan kayıplar anlamına geliyor.
Kuryeler ne yaptı?
Vigo kuryeleri İstanbul’da, yaklaşık iki hafta yeni sistemi “paket başı ölüm demektir” diyerek protesto etti. Konvoylar oluşturuldu, VİGO ile çalışan işletmelerin önlerinden boykot çağrıları düzenlendi, şirketin Beşiktaş ve Kozyatağı’ndaki merkezleri önünden kitlesel açıklamalar yapıldı. Şikayetler ve tepkiler TBMM’ye taşınarak milletvekilleri ile basın toplantısı gerçekleştirildi.
FİYUU kuryeleri, ücretlerinde yaşanan düşüşü Samsun’da konvoy oluşturarak, Çanakkale’de basın açıklamasıyla protesto etti.
Getir kuryelerinin ise tepkileri gözle görülür etkinliklere dönüşmedi.
3 şirkete bağlı kuryeler de hem sosyal medyada açılan tartışma postlarında/forumlarda, WhatsApp gruplarında tepkilerini yoğun olarak gösterdiler. Çok sayıda kurye eski sistem ve yeni sistemdeki olası kazançlarını tablolar halinde paylaştı.
Ek zam değil, ücret düşüşü; iş ortağı değil, tehditkar patronlar
Platform şirketleri yıllardır moto kuryelerden işçi olarak değil iş ortağı diye bahsederler. Onların moto kurye işçisi değil patron kurye olduğunu iddia ederler. Süpervizörler, bölge müdürleri sık sık “abi-kardeş muhabbeti” yaparlar!
Artan enflasyon, hayat pahalılığı ve “esnaf kuryeler”in giderlerinin artması ek zam beklentisi yaratmışken şirketlerin art arda ücret düşüklüğüne gitmesi kuryeler arasında şaşkınlıkla ve tepki ile karşılandı. Üç şirketin de, kuryelerle bölgesel yetkililerin birlikte olduğu WhatsApp gruplarına yansıyan tepkilere karşı tavırları benzer oldu.
“Hemen itiraz etmeyin. İlk hak edişlerinizi bekleyin. Bir kayıp olmadığını hatta iyi çalışırsanız daha fazla kazandığınızı göreceksiniz.” Bu aldatmacaya kanmayan ya da ilk hak edişlerindeki kayıpları görüp seslerini yükselten kuryelere karşı da tavır çarpıcı şekilde benzerdi. “İstemeyen çalışmasın”, “beğenmeyen zimmetlerini bırakıp gidebilir”, “nankörlük yapmayın”, “dışarıda çalışmak için bekleyen binlerce kişi var…”
En büyük güvencesizlik, işsizlik ve örgütsüzlük
Patronların “sırtlarını dayadıkları” veriler Mayıs ayında yayımlandı! TÜİK’in Mart 2024 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarına göre; mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,6, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı (âtıl işgücü) ise yüzde 24,1 seviyesinde gerçekleşti.
DİSK-AR İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu’na (Mayıs 2024) göre ise, geniş tanımlı işsiz sayısı son bir yılda 1,2 milyon kişi arttı! Geniş tanımlı işsiz sayısı 9,5 milyon!
Birçok sektörden milyonlarca işsizin, işsiz üniversite mezunu veya üniversite okurken çalışmak zorunda kalan gençlerin varlığı platform şirketlerinin patronlarını pervasızlaştırıyor. Yukarıda özetlediğimiz sistem değişikliklerine giderken de, haklarını arayan kuryelere tehditler savururken de, patronlar sırtlarını işsizlik verilerine dayıyor.
Uzun saatler çalışmayı göze alarak asgari ücretin bir tık üzerinde para kazanmak için bu şirketlere başvuru yapan on binlerce işsiz var. İşsizler bir yandan güvencesizliği göze alırken diğer yandan bu şirketlerde güvencesiz olarak çalışmak zorunda kalan moto kuryelerin seslerini daha fazla yükseltmemesi için patronların elinde bir “koza” dönüşüyor.
Moto kuryelerin dernek, federasyon gibi formel örgütlenmelerinin dar yapısı, kuryelerin ücret başta olmak üzere güvenceli çalışma koşullarına dair talepleri doğrultusunda harekete geçen örgütlenmelerin tekil kalması; kendi hesabına çalışan kuryelerin işçi sendikalarında örgütlenmesinin engellenmesi, klasik dar sendikal yöntemlerin aşılıp alternatif örgütlenme modellerinin yaratılamaması kuryelerin güvencesizliğini derinleştiriyor.
Moto kuryelerin formel örgütlenmeler ile sorun bazlı, lokal ve küçük grupların girişkenliği ile harekete geçmesi bir dinamizm yaratsa da henüz kazanım sağlamakta yetersiz kalıyor.
*Hatırlanacağı gibi 2022 Şubat ayında Yemeksepeti patronları sistemsel değişiklik yapmak için çok düşük ücretle çalıştırma dayatmasında bulunmuş ve kuryeler aylarca protestolar gerçekleşmişti. Süreç, binlerce bordrolu kuryenin işten ayrılması (fiilen atılması) ve kendi hesabına çalışma sistemine geçmek zorunda kalması ile sonuçlanmıştı. O dönemde de Yemeksepeti Ceo’su Nevzat Aydın haklarını arayan kuryelere “nankörler” demişti. Son dönemde yaşananlarla ne kadar da benzer refleksler değil mi?
**Çevrimiçi platform şirketlerinin çalışma sistemi çok sayıda ayrıntı barındırıyor. Ücret politikalarındaki paket başı ücret, bonus, uyum pirimi, kesintiler; şehirler ve bölgesel farklılıklar, kampanyalar vb başka bir yazının konusu olduğu için yazıda temel tartışma noktaları üzerinden hareket edilmiştir.
(MÇ/AS)