Ülkede yargı, yürütme, yasama ve her türlü devlete ilişkin erkte bir şizofreni durumu yaşanıyor. Dönen dolaplardaki kurgu, gerilim, aksiyon televizyon dizilerini geride bıraktı.
Haberleri izlemek dizilerden daha hareketli hale geldi. Ama tam da böyle bir haftada Doğuş Grubu'na geçen Star TV üzerine yazmaktan kendimi alamıyorum.
Neden bu hafta diyeceksiniz? Geçmişte medya grubunda attıkları adımları da tartarak, "telaş etme, sonuçları gör" diyerek sabırla bekledim. Ve şimdi "gözlerinizi alamayacaksınız" sloganıyla çıkış yapmaya çabalayan Star TV yöneticilerinden gözlerimi geri istiyorum.
Bu slogan sizde bir tedirginlik yaratıyor mu? Gözleriniz yüzünüzden uçup gidip o ekranda kalıverecekmiş gibi geliyor mu? Ben sloganı duydukça, "acaba reklamcılığın satış mantığı da, egemen sistemden etkilenerek değişti mi?" diyorum.
Önce tedirgin edecekler, sonra gerecekler, sonra bir korku imparatorluğu... Vay halimize!
Neyse hep söylerim izleyici de müthiş bir sağduyu vardır, onlar bu yeni kanalı izlemeyerek kendilerini korumaya aldılar bile. Ha ama önceden, yani bu slogan öncesi izledikleri yapımlar vardı, "Muhteşem Yüzyıl", "Bir Kadın Bir Erkek", "Behzat Ç". Onları gözleri kaptırmadan izlemeyi bildikleri için aynen devam ediyorlar, ediyoruz.
Star'ın yeni dizileri neden izlenmiyor?
Doğuş Grubu Kasım ayı başlarında Star TV'yi resmen yönetmeye başladı. O günden bu yana neler yapıldı?
* Öncelikle yepyeni bir logo yapıldı. Show Tv ile Cnbc-e'nin logolarını toplayın, sonra üç ile çarpıp ikiye bölün işte öyle bir logo. İlk günler saydam olarak geldi ekrana, olmadığı anlaşıldı, hemen gökkuşağı renkleri yerleştirildi.
Bu logoya bakınca gökkuşağı kadar renkli, eğlence programı ağırlıklı bir kanal rotası izlenecek diye düşündük. Yani logo mesajını "televizyon programcılığı dizilerin önüne geçecek" diye algıladık, televizyonculuk adına sevindik ve bekledik.
* Yeni yönetim iki yeni program yaptı "Eyvah Düşüyorum" ve "Melek". "Eyvah Düşüyorum" eğlenceli bir yarışma, Muhteşem Yüzyıl dizisinin hemen ardından yayına girdiği için izlenme oranları da fena değil.
Ama silik bir yarışma, yarışma programı tarihinde adı yer almayacak, birkaç sezon sürmeyecek, izleyiciyi üzerinde konuşturmayacak bir yarışma. En heyecanlı yeri ne zaman düşeceklerini bilmemeleri çünkü, bu da bizim için pek etkili bir olay değil.
* Gelelim "Melek" e. Tiyatrocu Melek Baykal'ın sunduğu kadın programı. Televizyon tarihimizin gördüğü en şık stüdyodan yayın yapıyor. Melek Baykal'ın pek çok yardımcısı da var bu programda.
Mesela, ülkenin en ünlü, üstelik ününün güvenilirliğini de zedelemediği hekimlerinden Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, kadın sağlığı bölümünü hazırlıyor. Dünya çapında mankenimiz Tülin Şahin sokağa çıkarak kadın giyimi, moda, kozmetik üzerine çalışıyor. Magazin haberlerini gündeme getirip tartışan bir gazeteci, yemekleri yapan bir aşçı, ünlü konuklar, yani ne ararsanız var programda.
Eee Melek Baykal derseniz "Ferhunde hanımlar", "Cennet Mahallesi", "Hayat Bağları" gibi ekranın uzun ömürlü , hedef kitlesi kadın olan, sevilen dizilerinin oyuncusu. Ama bu program ilk yüz program arasında yer bulamıyor. Müftüoğlu sevenlerin bile bu programdan haberi yok. Tesadüfen izleyenler de pek takılmıyor. Sabredilirse belki olur.
Kanal D'deki "Doktorum" da sabırla başarılı oldu. Ama "Melek" bu denli uzun olmamalı. Melek Baykal, hizmetkarları etrafında koşuşturan hanımağa tiplemesinden vazgeçmeli. Ve program bölüm bölüm birkaç programdan oluşuyormuş halinden kurtulup tek bir program olmaya doğru yol almalı.
* Transfer edilen dizilerin yanı sıra dört yeni dizi yaptırdı yeni Star yönetimi. "Bir Ömür yetmez" ve "Tek Başımıza" başladı ve kaldırıldı. "Koyu Kırmızı" ve "Kalbim Dört Mevsim" onlardan sonra başladı, hiç izlenmiyor ve kaldırılmayı bekliyorlar.
Tüm bu dizileri deneyimli büyük yapım firmaları yaptı, oyuncu kadroları da önemli isimlerden oluşuyordu. Mesela Koyu Kırmızı'nın başrollerinde Özgü Namal ve Ozan Güven var... Diğer dizilerde de ekrandan tanınan sevilen yüzleri.
Bir dizinin alacağı yol ilk bölümde anlaşılır genellikle. Ben dört dizinin de ilk bölümünü izledim. Farklı tarzları olsa da dördünün de ortak noktası vardı, dördü de dizi konusu değil de bir sinema filminin konusu olsa, iyi yazılsa, iyi çekilse olabilecek gibiydi. Ama dizi projesi olarak ana aksları çok zayıf, senaryoları dizi senaryosu olmaktan uzaktı.
Dizi projesi oluşturmak, hele iyi dizi projesi oluşturmak emek ve zaman isteyen bir iş. Bu dört proje de dizi projesi olacak işler değildi. Doğuş Grubu birkaç yıldır hazırlanıyordu bu yeni kanal işine, ama tahminimce iyi bir drama kurulu oluşturmamışlar, dizi severler yerine belki de sinemaseverlere okutarak almışlar bu projeleri.
Bu sezonun affı olur, ama önümüzdeki yaz ve sonbahar döneminin affı olmaz. Star Tv senaryoda söz sahibi olabilecek ekip kurmalı. Elindeki transfer dizilerin de senaryo akışını takip edebilmeli.
Firmalardan, oyunculardan çok projeye değer verir televizyon izleyicisi. Nerede başlarsa başlasın televizyon dramasına uygun işi yakalarlar. Star tek bir dizi yaratamazsa, sevilen bir kanal da olamaz.
* Dizi yaratmak derken, kanalın logosuna ruhuna uygun konuları niye seçmediler bugüne dek? Hatta o logo ve yeni Star anlayışıyla kesinlikle ters düşecek dört diziyi neden seçtiler?
Transfer ettikleri diziler o yeni anlayışa uygunken neden ağır, yaralı, ağlak işleri tercih ettiler? Bu soruların yanıtını çok merak ediyorum. Yaz dönemi ve 2012 Eylül dönemi için bir şans daha vermek istiyorum Cem Aydın ve ekibine, o günlere dek gözlerimi geri alıyorum. (DG/BA)