Kanadalı müzisyen, şair, yazar Leonard Cohen'in son romanının adı Görkemli Kaybedenler idi.Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ında işlediği aydın-birey sorunsalı bağlamında birey olmanın sancılı sürecini, iç yolculuklarını yaşamının anlamı ve amacı yapmış bir kesim bu kitabın adını coşkuyla selamlamıştı.
Sol ve devrimci mücadelenin, son 40 yılını yaşamış, o cephede yer almış bir çok insanın, ''kaybettik savaşı'' kötümserliğine yakalanmasına da etken oldu.
Bu sarmalın dışında kalmayı başarabilmiş insanlar, geçmişe baktıklarında bir Görkemli Kaybedenler dönemi yaşandığını çıkarsayabiliyorlar. Bu dönemi kısaca 12 Mart ile ifade edebiliriz.
Çok yakınlarda Ayrıntı yayınlarından çıkan Mıchael Ragon'un yazdığı ''Kaybedenlerin Belleği'' isimli romanında ise Mayıs 68, Kronştad, İspanya iç savaşı, anarşist-özgürlükçü hareket, Lenin, Troçki, Kollontay, Rus devriminin merkez komitesi, III.Enternasyonal, Avrupa'nın komünist ve sosyalist partileri aracılığıyla Marksist hareketin 20. yüzyıl tarihinin önemli bir kesiti anlatılıyor. Ancak, bu kitap ''ezeli kaybedenlere'' bir güzelleme olsa da, bu kaybedenlerin kendilerini asla yenilmiş saymadıklarını, her türlü baskıya ve zulme karşı her yerde ve her koşulda baş eğmez bir özgürlük ruhuna sahip olduklarını da ustalıkla anlatıyor.
12 Mart'a dönersek: O yıllarda günlük konuşma diline yerleşmiş olan üniversiteyi kazanıp, pırıl pırıl bir geleceğe sahip olma şansını zekasıyla, çalışkanlığıyla, kazandığı üniversitelerdeki başarılarıyla yakalamış olan 68 kuşağı dediğimiz genç insanlar, devrimci olmayı seçerek, sadece o pırıl pırıl geleceklerinden vazgeçmediler, yaşamlarını da feda ettiler.
Yüzlerce yıldır süren özgürlük mücadelesinde Sezar ve Spartaküs ile simgeleştirilebilecek saflardan Spartaküs cenahında yer alan ama, çok hızlı sonuç alabileceğine inanan 68'in Türkiyeli olanlarının payına, Nurhak dağlarında, Kızıldere'de, darağaçlarında, sokaklarda ve pusularda planlı, sistematik bir imha organizasyonu ile yok edilme düştü. Evet, 70-72 yıllarına baktığımızda Leonard Cohen'in romanının adı çok uygun düşüyor: Görkemli Kaybedenler.
Ancak; şimdilik bu tanımlama geçerli gibi gözükse de Kaybedenlerin Belleği, Görkemli Kaybedenler için ahde vefayı ihmal etmelerini mazur göstermez. Bu cümleden çıkarak:
Bugün Koray Doğan'ın, yargılanmadan, yaşama şansı varken, bilerek ve isteyerek öldürülüşünün 39. yıldönümü.
Ortadoğu Teknik Üniversitesinin mimarlık fakültesi öğrencisi. Uzun saçlı, beatnik. Yakışıklı, Dev-Genç'li. Güler yüzlü, devrimci. Çok çalışkan, THKP-C'li.
Tevfik Türüng'ü, yaşı o tarihlerde benim gibi 10 olanlar bile gazetelerden hatırlar; kardeşi de Faik Türün, Ziverbey köşkünün ünlü İstanbul sıkıyönetim komutanı olan müdavimi, işkenceci.
Tevfik Türüng, Kuleli askeri lisesinden arkadaşı olan askeri hekim Ahmet Doğan'a "Bu gece oğlun bulundu bulundu, yoksa bir kör kurşuna gidecek'' bunu bilmelisin doktor diye diretiyordu. Bu sözlerin üzerine Erzincan'da askeri veteriner olarak görev yapmakta iken izinli olarak Ankara'ya gelen ağabeysi Kutay Doğan gece Koray'ın gittiği arkadaşını tanıdığını ve Korayı bulabileceğini söylemiş ancak aramaya gidecekleri yerde polisler onu da alıp nezarete götürmüşler ve ertesi günü akşamına kadar nezarette bekletmişlerdi. (Koray'ın kızkardeşi Tülay'ın anlatımından alıntılandı )
Tam bir sürek avı başlatmıştı istihbarat ve güvenlik güçleri. Koray Doğan'da, Tevfik Türün'ün söylediği gibi vuruldu.Yaralı olduğu halde hastaneye götürülmeden sorgusu olay yerinde yapılmaya kalkışıldı, artan kan kaybı, Koray 'ı ebediyen aramızdan aldı.
Ardından da Kızıldere ve Deniz'lerin idamı geldi. Böylelikle Görkemli Kaybedenler tarihinin sonuna gelindi.
9 mart 1972'de karakol kurulan kız arkadaşının evine geldiğinde kapıyı açan polis tarafından sırtından vurulan Koray Doğan, THKP-C'nin Ankara'daki eli kolu idi.
Bu konuda Oğuzhan Müftüoğlu, Bitmeyen Yolculuk adlı nehir söyleşisinde, sayfa 102'de şunu söylüyor:
O DÖNEMDE KAYBETTİKLERİMİZ ARASINDA İSMİ ÇOK BİLİNMEZ AMA KORAY GERÇEKTEN BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ.
Koray Doğan ismine, sadece iki THKP-C'li çok dikkat çekti. ODTÜ mimarlıktan yakın arkadaşı Ertuğrul Kürkçü ve Oğuzhan Müftüoğlu.
Oysa Koray'ın THKP-C içerisindeki rolü ve görevi çok önemli idi. Bunu da Engin Erkiner'in, ''Koray'a bağlı çalışırdık'', ifadesinden anlıyoruz.
Koray ile ilgili yazılı kaynak yok denecek kadar az. ODTÜ'den arkadaşı sevgili Halil Çelimli, aşağıdaki yazılı açıklaması ile katkıda bulundu:
* ODTÜ Mimarlık Fakültesinde öğrenci. Tarsus Amerikan Koleji mezunu. ODTÜ'ye giriş tarihi 1965 Eylül. Hazırlık sınıfını atlayıp doğrudan birinci sınıftan okumaya başlıyor
* ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü (SFK) üyesi.
* Koray'la arkadaşlığımızın başlangıcı 1967 yılı içinde olabilir.
* ODTÜ SFK'nın üniversite kampüsü dışına çıkara programlı olarak köy ve gecekondu çalışmaları adı altında kır ve kent yoksullarına açılmasının başlangıcı 1966 yılıdır. Türkiye ilerici/devrimci gençlik tarihinde bu bir ilktir.
* Koray Doğan'la birlikte 1969-70 yılları içinde Ankara'da çeşitli gecekondu bölgelerinde yürütülen çalışmalara katıldık. Ve özellikle tütün üreticilerinin yürüttükleri hak arama mücadeleleri içerisinde yer aldık. bu bağlamda Amasya/Taşova, Tokat/Erbaa, Niksar, Sinop/Gerze yörelerinde tütün üreticilerine yönelik bilinçlendirme, örgütleme çalışmalarına katıldık, organize ettik.
Görkemli Kaybedenler, Kaybedenlerin Belleği tarafından yavaş ya da biraz geç de olsa hak ettikleri yere konumlandırılabilirler.
Bu yazı yeterlikten uzaktır; takviyeye , birçok ilaveye muhtaçtır. Ama bu katkıları yapabilecek az sayıda kalmış olan Koray'ın arkadaşlarının, anılarını, bildiklerini, yaşadılarını esirgemeyeceklerini umut etmekteyim.
Bu konuda olumlu düşünen ve katkı yapabilecek bilgiye sahip olan Koray'ın yakınları, arkadaşlarının [email protected] adresine yazmalarını istirham ediyorum. (MB/EÜ)
_______________________________________________________________________
Koray Doğan Çanakkale Bayramiç ilçesinin Kirazlı köyünde 3 Eylül 1947'de doğdu. Babasının asker olmasından dolayı Van, Bitlis, Isparta gibi illeri dolaşan Koray İlköğrenimini Ankara Kabala köyünde başladı. İlköğreniminden sonra Talas Amerikan Ortaokulu giriş sınavını kazandı. Okuldaki başarısından dolayı liseyi Tarsus Amerikan Koleji'ne sınavsız girerek tamamladı. Üniversite sınavında ODTÜ Mimarlık Fakültesi'ni ilk sırada kazandı.
ODTÜ'de DEV-GENÇ örgütlenmesinde ön sıralarda yer alıyor, aynı zamanda TMMOB sekreterliğinde çalışıyordu.
Koray Doğan'ın ODTÜ'de ABD büyükelçisi Robert Komer'in arabasının yakılması eylemiyle arandığı, bu nedenle evlerine polisin geldiği biliniyor. Koray 9 Mart 1972 sabahı kendi evine değil nişanlısının evine gelir. Burada polislerle karşılaşır. Polisler kimliğine bakarlar, arananların içinde ismini bulamazlar; sonra da onu bırakırlar. O evden uzaklaşmaya başladığı sırada polislerden birisi arkasından ateş eder. Yaralanır. Onu hastaneye götüreceklerine "savcılık bekleniyor" gerekçesiyle bir saate yakın orada bekletilir. Sonunda hastaneye ulaştırılır, ancak onca kanama sonucunda kurtarılamaz.