İki yıldır Boston'da yaşıyorum. Yeni akademik bölüm, yeni iş, yeni arkadaşlar, yeni yaşam derken, uzun zamandır Türkiye'yi biraz ihmal ettim.
Uzun bir süre bu ihmalkârlığımı fark bile etmedim, ettiğimde ise Türkiye gündemine olan alakam twitter hesabıma düşen 140 kelimelik mesajlarla sınırlı kaldı. Kısacası, Türkiye'ye biraz "Amerikalı" kaldım bu aralar.
Ne var ki, Türkiye'deki harala güreleden gözlerimi ayırmam başka birçok ilginç şeyi görmeme yardımcı oldu. Özellikle de "goril adam"ın Türkiye şubesini!
Öncelikle, kimdir bu goril adam? Daniel Simons ve Christopher Chabris adlı iki Amerikalı psikoloji profesörünün gerçekleştirdiği seçici dikkat deneyinin başkahramanıdır kendisi.
Tek yaptığı kahramanlık ise, siz deney videosundaki beş kişinin ellerindeki topu birbirlerine kaç kere attığını sayadururken, gözünüzün önünden yumruklarını göğsüne vura vura geçmesidir.
Deney sonuçlarına göre, videoyu izleyenlerin yarısı top saymaktan goril adamı fark etmedi bile. İlginç değil mi? Gözümüzün önünde neler oluyor ve biz çoğu zaman farkında bile değiliz!
İşte aynı goril adam olgusu, sanki şu aralar kimilerinin başörtülü kimilerinin türbanlı dediği genç kadınlarda yaşanıyor. Çoğu zaman başlarını örtüyor oluşlarına odaklandığımızdan verdikleri mesajları fark bile etmiyoruz.
Hiç söyle bir dikkatlice baktınız mı onlara? Bir haftalık en son İstanbul ziyaretim boyunca ben sürekli onlara baktım. Starbucks'ta, Demirören AVM'de, İstanbul Modern'de, Atlas Sineması'nda hep onlar vardı. "Sıkmabaş" edebiyatının fersahlarca uzağında, başlarını daha önce hiçbir yerde görmediğim değişik tarzlarda örten bir sürü kişiye rastladım.
Canlı eşarp renkleri, skinny jeansler, kıyafete uygun değiştirilen converse ayakkabı bağcıkları, ceviz ağacından ney enstrüman kutuları...
Bu insanlar bana o kadar tanıdık geldi ki! Çok samimi olarak düşünüyorum ki, bu insanlar da beni ben yapan kültürü başka bir ucundan takip ediyorlar. Hem de benden daha özgün yönleriyle!
Kendi adıma konuşayım: Özgürlükçü ve önyargısız olduğunu düşünüp de bir tane başörtülü arkadaşı olmayan ben, aslında bu insanları daha önce hiç anlamaya çalışmamışım.
Belki kendi dikkatsizliğimden, belki gündemin karmaşasından, gözlerim o mesajlara yabancıymış. İşin en kötüsü, içimden bir ses benimkine benzer deneyimlerin hala yaşanmakta olduğunu söylüyor.
Ama ben umutsuz değilim. İnsanların bir şekilde ''goril adam''ı göreceklerine inanıyorum. Kah bunun gibi yazılarla, kah en sonunda gözlerinin önüne bakarak. (BM/BB)