Elektronik rock grubu 40gece’nin vokalisti Ayhan Asar, solo projesi PersonaX ile dinleyiciye farklı sulardan sesleniyor.
Asar’ın, “Özüme döndüm,” dediği PersonaX’in ilk teklisi “Dönebilir Tersine” ile karşımıza çıkan sanatçı, rap’in kalbi olan “oldschool” ile “newschool”u harmanlayarak yeni bir tarz ortaya koymaya çalışıyor.
Evrenin “çatışma” şeklinde işleyişini açıklayan “ying-yang” felsefesinden ilham alarak kotarılan “Dönebilir Tersine”yi ve PersonaX projesini Ayhan Asar’la konuştuk.
Rap’e daha önce merakın var mıydı yoksa PersonaX için ayrı bir çalışma yaparak mı bu projeyi hazırladın?
Aslında müziğe 15 yaşımda rap şarkılar yazarak başladım. Şu an bu konuda özüme döndüğüm söylenebilir. O yaşlarda hem rap yapardım hem rock dinlerdim hem de gitar çalardım. Kendimi hiç tek bir türe ait hissetmedim. Benim için önemli olan kategoriler veya etiketler değil, sanatın dışavurum gücü. Ama farklı ve kendine has olmayı hep sevdim.
2000’lerde, o asi ergenlik yıllarımda, ilk Zeytinli Rock Festivali’ne Sagopa Kajmer t-shirtü giyerek gitmiştim. Tabii burada belki biraz dikkat çekme isteği de var. Ama genelde rüzgâra karşı savaşmaya kendimi çok zorlamışımdır. Rock popülerken rap yapardım. Rap’in popüler olmaya başladığı yıllarda 40gece grubu ile rock müzik yapmaya başladık. Şimdi artık zıtlıklarımı kucaklama vakti... Bu yüzden potansiyelimi herhangi bir alanda kısıtlamamaya karar verdim. 40gece devam ederken bir yandan bu yanımı da yaşatmak istiyorum.
PersonaX benim için bir alter ego. İlk şarkı “Dönebilir Tersine” ile kendimin zıt yönlerini kucaklayarak karanlıkta kalan kısımlarımı spot ışıklarının altına tutuyorum.
Kimleri dinliyordun, takip ediyordun? Bu proje için dinlediğin isimlerin hangi taraflarını radarına aldın?
Rapte ergenlik yıllarımdan beri üç büyükleri severek dinlerim. Sagopa, Ceza, Fuat… Hepsinin cd’leri hala evimde var. Onun dışında Mode XL severim. Yenilerden Motive, Ezhel, Maw dinlediğim rapçilerden. Yabancı olarak Suicideboys, Haarper, Travis Scott, Killer Mike, NF, Blu, Eminem, That Mexican OT gibi isimleri seviyorum.
40gece için daha önce yaptığımız röportajda şöyle demişsin bana: “Artık sanatsal bir çalışmayı anlamaya çalışmak ve etkin bir merakla bir eseri dinlemek birçok kişi için mümkün değil.” Fakat “Dönebilir Tersine”de mevcut rap piyasasının birbirinin kopyası olan fakat buna rağmen çok fazla dinlenen “tür”e bir direniş göstererek oldschool rap’i tekrar masaya sürmüşsün. Bunun bir risk olacağını düşündün mü?
İlk şarkı için risk olabileceğini düşündüm ama benim için önemli olan işin felsefesini anlatabilmek. İlk şarkı bunu anlattığı için oldschool türde olması handikap olsa da uzun vadede bence iyi bir tercih. Bunun dışında zaten diğer türlerde de şarkılar olacak. Drill, trap, jazzhop gibi türlerde de şarkılarım var.
Ben aslında yeni türlere karşı muhafazakâr bir bakışta değilim. Hatta yeni altyapılar tarz olarak ritim anlamında bence çok güçlü. Burada asıl sorun bu altyapıların kısıtlı melodilere indirgenmesi, ithal vokal melodileri ve flowlar kullanılması.
Türkiye’de rap müzikteki başarıda prodüktörlerin payı çok büyük. Ama genel olarak sözler çok boş, vokaller hep birbirine benziyor ve ilhamı aşarak intihal diyebileceğimiz şekilde flow’lar var. Ben yeni türleri kendi orijinal stilimle harmanlamayı planlıyorum. Bu iş böyle de yapılabilir demek istiyorum.
PersonaX projesi nasıl ortaya çıktı? Amacı ne?
Buradaki “X” kısmı “ex olmak” deyiminden geliyor. Yani ölmek. İsmin anlamı bütün personalarımın (toplumsal maskelerimin) ölmesi ve karanlıkta kalan benliğimin bu projede ortaya çıkması.
Carl Gustav Jung’un “gölge benlik” dediği kısım eşittir PersonaX. Ben müzik dışında iş olarak psikologluk yapıyorum. Günlük hayatta, iş hayatında oldukça efendi bir insanım. Ama insanın karanlık yanlarını, insani arzularını, temel güdülerini bastırması psikolojik açıdan sağlıklı bir şey değil. Bunu hayatta radikal değişimlerle ya da illegal yollarla açığa çıkarmak da uzun vadede doyum yaratacak bir şey değil.
Freud medeniyetin insanın özgürlüğünü elinden aldığını savunur. Temel güdülerimizi bastırdıkça psikolojik sorunlar yaşamaya başlarız. Bunu sanatla, mizahla vb. yollarla bir şekilde dışa vurmalıyız. Ben de PersonaX projesini bu fikirlerle yarattım. Bu yüzden şarkılarda egomu, öfkemi hatta deliliklerimi yansıtacağım.
Şarkıda aslında hayatın temelini oluşturan çatışma halini anlatıyorsun. Sana göre hangi zıtlıklar bu çatışmanın zemini oluşturuyor ve insanlar tam olarak nerede keskin bir biçimde birbirinden ayrılıyor?
Gestalt psikolojisi insanın zıtlıklarını bütünleştirerek sağlıklı bir ruha erişeceğini savunur. Keza Taoizm felsefesindeki yin-yang düşüncesi de bunu sembolize eder.
Mesela bir insan çok fazla bağımsız olmaya kendini zorluyorsa, hayata kimseden yardım almadan tutunmaya çalışıyorsa, tek başınalığı çok vurguluyorsa; aslında özünde bağlanmaya çok ihtiyacı olan bir yanı vardır. Belki de geçmişte bağlanmak konusunda reddedilmiştir. Bunun korkusu vardır. Ama o insan eğer diğerleriyle biraz bağ kurmaya çabalarsa bu ona iyi gelir. Kendi ile bütünleşir ve ruhsal olarak daha sağlıklı biri olur.
İnsanlar da bir yanına çok fazla adapte olup zıt taraflarını bastırıyor veya inkâr ediyorsa hayatı yeterince samimi yaşayamıyor. Bu yönden insanları ayırabilirim kendimce.
İnsanların “her şeyin tersine dönebileceğine” inandığını düşünüyor musun? Malum, özellikle bizim memlekette hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak yazılı olmayan bir kural gibi…
Biz belki görmeyebiliriz ama uzun vadede tersine döneceğine inanıyorum. Türkiye’deki siyasi iklimde son 20 yılda haklı ya da haksız birçok şey tersine döndü. Kuzular kurt oldu. Eski kurtlar taşlandı. Ama yine adalet terazisi bozuldu. Bu böyle giderse bir şekilde konuya en uzak insana kadar dokunur. Oradan da yeni bir devinim başlar. Makro ölçekte her şey zamanla dengesini bulur diye düşünüyorum. Ama bireysel anlamda herkes adaletsizliği tadıyor ve tadacak. O konuda pozitif bakmıyorum.
Bundan sonra PersonaX’la ilgili planların neler?
9 Ağustos’ta yeni şarkım “Kafamda Demirler” yayında olacak. Bu şarkıda psikolojik sorunlarımı anlatıyorum. Drill dediğimiz modern türde bir altyapıya sahip. Prodüktör olarak yine Serhat Özen ile çalıştım.
Şu aşamada sadece üretiyorum. Hazırda bekleyen 4-5 parça daha var. Bir buçuk aylık periyotlarla şarkıları yayınlayacağım. Uzun vadede umarım karşılığı olur.
(BS/AS)