Yaratıcılık bazen yoksunluktan bazen doyumsuzluktan bazen de fazlaca gelen bir akıldan savrulan parçalardan doğar. Hâlihazırda beklediğini bildiğiniz keyif, çoğu kez potansiyel yaratıcılığın önünde duran en kabullü ve en bağımlı engeldir. Nezdimde, sistemin çarklarına çomak sokmaya niyetli ya da yaşamı kolaylaştırmak adına yapılan tüm illegal yaratıcılıklar, yerinde akıl kullanımı değerini biçtiğim sanatsal etkinliklerdir.
Korsan kitap, CD, DVD bu bahsettiğim yaratıcılıklara pek dahil değilse de bolca izahatı olan illegal uğraşlardan biridir. Korsan üretimle ilgili arkasına erdemsel meselleri alarak oluşturulan ezber topa tutmalar neredeyse tüm sanat camiasının tek ortak karşı duruşu. Bezirgân sanat anlayışı ile üretilen çalışmaların sözüm ona çalınmasını, "Öyleyse, böyle!" ödeşmesi dışında görmek, mantık sınırları içerisinde adaletsizlik değil mi? Ayağına kundurasını zor bela çeken Ahmet Amcam için İbrahim Tatlıses'in tüm CD'lerinin korsanı helali hoş olsun. Haklılığın bile tiksinç durduğu "Yemiş yemiş, s......" sanatçının (!) korsan feryadı, "Oh olsun, gözün doysun!" gibi çocukça yaklaşımı fazlasıyla hak ediyor gözümde.
Özellikle birkaç yıldır hiçbir sanatçının ya da mümasilinin korsan üretimi konusunda zurnanın zırt dediği yere yöneldiğini, icrasının (!) cebini fazlasıyla doldurduğu ölçüde kimlere ulaşamadığını dert ettiğini görmedim. Birkaç gün önce de Jean-Luc Godard'ın korsana yaklaşımı ile ilgili haberini okuyunca hasedimin gözü sulandı.
Godard, internetten data indirdiği için tutuklanan James Climent adlı kişinin serbest kalması için ödenecek tazminata 1000 avro destek vererek, hadopiye* karşı olduğunu, "entelektüel ürünlerin paylaşılmasından yana" olduğunu söyleyerek; okuyucu, dinleyici, seyirci adına sisteme çimdik attı. Bizde ise birkaç yıl önce Arif Sağ, Adnan Şenses, Gülben Ergen, İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, İsmail Türüt, Alişan, Özcan Deniz, Yavuz Bingöl (...) ve daha birçok sanatçı** korsanla mücadele için meclisi kapı kapı dolaşmakla kalmayıp bir de meclis kürsüsünde "Bıçak kemiğe dayandı." gibi dokunaklı lakırdılarla durumu sancılı bir ülke meselesine dönüştürmüşlerdi. Ne de olsa sanatçılarımızın yetkinliği, donanımı ve duyarlılığı hiçbir ülke meselesinde geri durmuyordu.
Gene birkaç ay önce Başbakanımız, mutena bir kahvaltıya yaraşır şekilde, Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde "Demokratik Açılım" sürecini sanatçı dostlarıyla paylaşmış, ellerini taşın altına koymalarını rica etmişti. "Sanata dair alımlı ve teorik cümlelerle hitap etmeyi açıkçası gereksiz görüyorum.'' ifadesi ile güzide topluluğuna seslenen Başbakanımız orda da hatipliğini döktürmüştü. Kahvaltı ahalisi notlarını almış, başlarını sallamış, karınlarını doyurmuşlardı. Sonra Nihat Doğan'ın enfes anlatım tarzıyla, içerde neler oldu başlığı altında duygu ve delikanlılık yüklü teorilerini dinlemiştik.
Bizim ahali çok hoooşşş. Bugünlerde de Hakkari'de patlayan bombanın yaraladığı Zeynep'in haberinin bahanesiyle, Ajda Pekkan'ın aktı akacak gözyaşlarına zoomlandık. Ahali duygu hezeyanlarını sergileyebileceği o meret olaylar arasında nasıl da kendine yer açmayı, gönülleri titretmeyi beceriyor. Bu lanet savaş için hangi kıymetli sanatçı, tam anlamıyla ne yaptı? Meclis kürsüsünün asıl bunun için zapt edilmesi gerekmiyor mu? Halkı terbiye etmeye çalışan sanatçının eserlerinin de terbiye edilmesi zaruri bir nasihat olarak gerekli değil mi? Godard "Entelektüel ürün" diyor. Ehh artık kurunun yanında yaş da yanacak. Taktik ve stratejilerinin hayranlığıyla külliyen korsana destek veriyorum. Ekşi Sözlük'te Muallak da yapmış yorumunu: ""Mal"a dönüşen her yayının karşısına dikilmesi muhtemel rakip. Alıcısı açısından daha ferah, iç açıcı, özgür ve heyecanlı olarak algılanır. Kitap ve CD sahibi olma imkânını yaygınlaştıran girişimcilik ruhu." Budur... (FG/EK)
__________________________________________________
*Fransa'da Hadopi adıyla bilinen internette telif yasası. İhlal durumunda internet mahrumiyeti, kara listeye alınma gibi cezaları olan yasa, telif ihlali durumunda ihlal şiddetine göre 2 yıla kadar hapis cezası ya da 300 bin avroya kadar para cezası getirebiliyor. (http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1019686&Date=20.09.2010&CategoryID=79, 19 Eylül 2010)
** "Sanatçı" sözcüğünü darda kaldığımda hiçbir sıfata başvurmamak için kullandım.