Hatay’ın önemli ilçelerinden biri olan Defne, 2023 yılında yaşanan depremlerle büyük bir sarsıntı yaşadı. Depremler ilçenin sosyal, ekonomik ve kültürel dokusunu derinden etkiledi. İlçede bulunan mahallelerde en çok yıkımın ve kaybın olduğu yerlerin başında, adını Gezi Parkı Direnişi’nden duyduğumuz Armutlu geliyor.
2013’teki Gezi Parkı Direnişi’nden Şubat 2023’te yaşanan yıkıcı depremlere kadar Armutlu, direnişin ve dayanışmanın sembolü haline gelmiş bir mahalle oldu.
1940’larda kurulan Armutlu Mahallesi, ilk zamanlarda 10-15 haneye sahipti. Bu sayı daha sonraları mahalleye olan göçlerden dolayı artarken, Armutlu Mahallesi de dört bölgeye ayrılmıştır: Armutlu, Elektrik, Gazi ve Akdeniz. Dört farklı isim olmasına rağmen burada yaşayan herkes kendisini “Armutlulu” olarak tanımlıyor.
2014 yılında mahallede görüşme yaptığım 19 yaşındaki bir genç şöyle anlatmıştı Armutlu’yu:
“Şimdi şöyle, Müslüm Gürses der ya ‘Yakarsa dünyayı garipler yakar’ diye… Yani küçüktüm tabii bunun farkında değildim ama galiba bir yandan da biliyordum bunu. Hakikaten hepimiz şeydik, yoksulduk, çok paramız yoktu, zor şartlar altındaydık. Sobalı evlerde ısınmaya çalışıyorduk, okulumuz hep şeydi mesela kötüydü, ısınmazdı, şuydu, buydu. Bütün bunları hep beraber yaşardık. Öyle bir mahalleydi yani, yoksulluğun mahallesiydi. Ve bir yandan da ötekilerin.”
Defne’nin diğer Alevi mahalleleriyle karşılaştırıldığında, eski evleri ve yetersiz altyapısıyla Armutlu, sakinlerinin profili ve mahalle kimliğinin kendine özgü yapısı açısından daha kendi halinde bir mahalle idi. Bu nedenle insanlar nadiren Armutlu’ya taşınmayı tercih ederlerdi. Mahalle ilk kurulduğunda evler tek katlıydı, ancak günümüzde -depremden önceki süreçte- mahalle nüfusundaki hızlı artışla birlikte tek katlı evler apartmanlarla yer değiştirdi. Mahalledeki sokaklar oldukça dar ve evler birbirine çok yakın inşa edilmiştir. Bu iki durum bazen mahalledeki sosyal hareketler için bir avantaj haline gelmiştir. Mahallede yaşayan insanlar kendilerini “öteki” ve “yoksul” olarak tanımlamaktadır.
Armutlu sakinleri, mahalleye güçlü duygusal bağlar hissederler. Onlara göre, mekân grup sınırlarını tanımlamakta ve anıları içinde barındırır. Bu nedenle, sınırların bilindiği bir yer olan mekân, aynı zamanda mekânı üreten anlamları ve değerleri de içerir.
1980’li yıllarda “solun kalesi” olarak adlandırılan mahallenin ismini en sık Gezi Parkı Direnişi esnasında duymuştuk. 2013 yılında Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi, Hatay’ın Defne ilçesine bağlı Armutlu Mahallesi’nde de Gezi Parkı sürecine paralel olarak mahalle sakinleri, seslerini duyurmak için sokaklara çıktılar. Armutlu, Gezi Parkı Direnişi’nin en uzun sürdüğü, “direnişin kalesi” olarak adlandırılan ve mahallede devlet tarafından öldürülen iki genç, Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert’in adlarıyla tarihe geçti.
2023 yılının şubat ayında yaşanan depremler, Armutlu Mahallesi’ni yıkıcı bir felaketle karşı karşıya bıraktı. Yaşanan depremler sonucunda mahalledeki binaların çoğu yıkıldı veya ağır hasar aldı.
Şimdilerde ise hayatta kalan, evleri yıkılan, bambaşka yerlere göç etmek zorunda kalan ya da hala inatla memleketinde çadırda, konteynerde yaşamaya çalışan/yaşamak zorunda kalan mahalle sakinleri, Armutlu Mahallesi’nin yeniden inşası gibi büyük bir zorlukla karşı karşıya kalmış durumda. Bu yeniden inşa meselesi aynı zamanda mahalle sakinlerinin mülksüzleştirilmesi ve mahallenin soylulaştırılması gibi meseleleri de gün yüzüne çıkardı. Depremin yarattığı fiziksel yıkımın yanı sıra depremden sonra oluşan/değişen toplumsal ve ekonomik dengelerin de asla göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Bugünlerde depremin ağır yıkıma yol açtığı üç ilçe olan Antakya, Defne ve Samandağ’daki birçok bölge “rezerv alanı” ilan ediliyor. Bu bölgelerden bir tanesi de Armutlu Mahallesi. Rezerv alanları, genellikle depremin etkilediği yerlerde yeniden yapılaşma ve altyapı iyileştirme çalışmaları için ayrılan bölgelerdir. Ancak, rezerv alanı ilan edilen yerlerde halkın karşılaştığı çeşitli zorluklar ve mağduriyetler bulunuyor. Bugünlerde hasarsız veya az hasarlı olarak nitelendirilen evlerinde yaşamaya devam eden, iş yerlerini tekrardan açan insanların, rezerv alanı gerekçesiyle evlerini ve iş yerlerini boşaltmaları isteniyor. Çünkü rezerv alanı ilan edilen bölgelerde bulunan ev ve iş yeri sahiplerine, hasarsız olsalar dahi, ilgili kurum tarafından binalarının acil bir şekilde yıkılacağı bildiriliyor. Bu durumda da zaten kıt olan yaşam alanları devlet eliyle daha da azaltılıyor, insanlar evsiz kalıyor veya iş yerlerini kaybediyorlar.
Rezerv alanı uygulaması aynı zamanda bölgede yaşayan insanlar için bambaşka sorunlara da yol açıyor. Rezerv alanı bahanesiyle bu insanlar hem yerinden yurdundan edilme hem de borçlandırılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu yüzden de insanlar, “Tekrardan evimizi, iş yerimizi satın alamazsak o zaman buralar kimlere satılacak”, “Bizim evlerimizde, mahallelerimizde kimleri oturtacaklar” endişelerini yaşıyorlar. Rezerv alanı ilan edilip de yıkılan az hasarlı ve hasarsız binaların ve işletmelerin akıbetinin belirsizliğinden dolayı yeni yerlere taşınmak zorunda kalan insanlar aynı zamanda ekonomik olarak da zor durumda kalıyorlar/kalacaklar. Aynı belirsizlik depremden ötürü yıkılan binalar için de geçerli durumda. Rezerv alanı ilan edilen bölgedeki hak sahiplerinin durumunun ve mahalleye ne olacağının belirsizliği devam ediyor.
Depremden önce de unutulmaya yüz tutmuş mahallenin önümüzdeki uzun yıllar boyunca da yeniden yapılanma süreci ile boğuşmak zorunda kalacağı aşikâr. Sonuç olarak, rezerv alanı ilan edilen yerlerdeki halkın mağduriyeti, depremin yıkıcı etkileriyle birlikte, yeniden yapılanma sürecinin karmaşıklığı, belirsizliği ve yetersiz iletişim ve destekten kaynaklanan durumlardan etkileniyor. Bu nedenle de deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde, merkez yönetimin ve yerel yönetimlerin halkın ihtiyaçlarını dikkate alarak şeffaf ve katılımcı bir süreç yönetmeleri bir hayli önemli.
Armutlu Mahallesi’nin direnişi sadece bir protesto hareketi olmaktan öteye geçmiş durumda. Armutlulular 1980’lerde ve Gezi Parkı’nda olduğu gibi gelecekte de direnişin ve dayanışmanın simgesi olmaya devam edecek ve mahallesine sahip çıkacak.
Bu vesileyle, 2013 yılındaki direnişiyle ve mahalledeki dayanışmasıyla bütün Türkiye’yi etkileyen Armutlu’yu ve depremdeki kayıplarımızı 6 Şubat’ın birinci yılında anıyorum.
(SB/VC)