"Karnaval gülüşü tüm halkın gülüşüdür" (Bahtin)
Gezi Direnişi’nden dokuz yıl sonra gelen Gezi Davası kararı tekrar direnişin dinamiklerini, nasıl başladığını, bir sorumlusu var mıydı yok muydu tartışmasını gündeme getirdi.
Karardan kısa bir süre sonra birçok kişi sosyal medya hesaplarından Osman Kavala ve diğer tutuklular Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin isimlerini yeni duyduklarına ve Gezi’ye birilerinin çağrısı ile değil, kendi hür iradeleri ile katıldıklarına dair paylaşımlar yaptı.
888 yurttaş ise “Onlar suçluysa biz de suçluyuz diyerek” kendilerini savcılığa ihbar etti.
Gezi 8'lisi için 888 kişi kendini savcılığa ihbar etti: Onlar suçlu sayılıyorsa biz de suçluyuz
Peki, Gezi nasıl bir direnişti? Bu kadar insan nasıl bir araya gelmişti? Bugün bu soruların cevabına sosyal bilimler alanında çalışan herkes farklı bir açıdan bakabilir. Ancak mizahın yoğun bir şekilde kullanıldığı bu direnişe en çok Sovyet düşünür Mihail Bahtin’in “karnavalesk” kavramı yakışır.
Bahtin’in, Ortaçağ ve Rönesans dönemlerinde birbirinden farklı insan topluluklarının bir araya gelerek düzenlediği karnavalların karakteristik özelliklerini inceleyerek oluşturduğu kuramı karnavalesk, kısa süreli şenlik dönemlerinde hiyerarşik yapıların ters yüz olmasını temel alır.
*1650'li yıllarada Roma'da bir karnaval (Kaynak: Wikipedia)
Toplumsal hayatın baskıcılığının askıya alındığı bu şenliklerde mizah ve eğlence ön planda yer alırdı. Halkın kısa süreliğine nefes aldığı şenliklerde muktedir olan ile dalga geçilir, öfkeler alternatif bir iletişim ile dışa vurulurdu. Çeşitli maske ve kostümler ile soytarılar kral, şaklabanlar ise rahip olurdu, yaratılan yeni alanda herkes eşitlenirdi.
Bir sahibi olmayan karnavallar halkın samimi ve bağımsız olarak sahiplendiği etkinliklerdi. İşte, Bahtin’in yüzyıllar önce kutlanan bu karnavalları temel alarak ortaya attığı karnavalesk kavramına bugün sosyal medyadan edebiyata, sinemadan tiyatroya her yerde rastlıyoruz. Hatta isyanda bile.
Karnavaleks; öfkeli toplum için farklı, özgür, alternatif bir ortam yaratır. Türkiye’deki Gezi Parkı Direnişi, İspanya’daki Öfkeliler Hareketi ve New York’daki Occupy Wall Street (Wall Street’i İşgal Et) hareketleri bulundukları kamusal alanlarda direnişin yanında bir şenlik havası estirdi.
Mizah, ironi neşe ve isyanın bir arada yer aldığı 2013 Mayıs'ında Gezi Parkı'nı korumak için başlayan direnişte otoriteye itiraz amacı taşıyan bağımsız bir karnaval kültürü havası vardı.
Halkın kendisini ifade edebilmek, taleplerini haykırabilmek ya da sadece parkı korumak için bir araya geldiği Gezi Parkı Direnişi, katılanların birbirinden farklı kesimlerden olması ve mizah ile birleşmesi sayesinde modern bir Ortaçağ karnavalına dönüştü.
Gezi Direnişi'nin dokuzuncu yıldönümü yaklaşırken kameralara yansıyan ve Gezi’yi karnavelesk ortama çeviren caps'leri ve anları tekrar hatırlayalım:
* Ortaçağ karnavallarının vazgeçilmez ögesi maske - amaç farklı olsa da - Gezi Direnişi eylemcilerinin de vazgeçilmeziydi.
*Toplumsal otorite ile mücadelenin en güzel yolu, ona gülmektir. Polisin aktivistlere karşı kullandığı biber gazı ve TOMA Gezi Direnişi'nde neşe kaynağına dönütüştürüldü.
*Siyasi figürler ve muktedirlerin söylemlerin ile mizah yolu ile ters yüz edildi.
*Karnaval kültürünün parçası grotesk imgeler Gezi duvarlarında siyasal söylemlerin değiştirilmesiyle yer buldu.
Okuma Önerileri |
*"Kahkahanın Zaferi: Yıkıcı Tarih Olarak Gülme", Barry Sanders (Ayrıntı Yayınları) *"Rabelais ve Dünyası", Mihail Bahtin (Ayrıntı Yayınları) *"Mim Savaşları - Neoklasik İktisadın Yaratıcı İmhası", Kalle Lasn (Metis Yayınları) |
(YK/AÖ)