Amerikalı romancı Kirsten Miller’ın yazdığı “Değişim”, cinsiyet eşitsizliği ve feminizm zemininde yükselen bir psikolojik, gerilim-polisiye romanı.
1973 yılında doğan Kirsten Miller’ın çocukluğu Kuzey Karolina dağarının sert havası ve doğası içinde geçmiş.
On yedi yaşına ayak bastığında, Barnard Collage’ta okumak için New York’a taşınmış. Bunun, o güne dek verdiği en yerinde kararlardan biri olduğunu belirten Miller, yıllar içinde pek çok farklı yerde yaşamayı tecrübe etmiş ancak hepsinde de fena bir şekilde taklaya gelerek boyunun ölçüsünü almış.
Üniversiteyi bitirdikten sonra ilk hevesiyle meslek hayatına yayıncılıkta başlamakta karar kılmış. Fakat daha sonra bu hevesini kontrol altına alıp hem de parası daha iyi olduğu için reklamcılığa başlamış. Bu sektörde geçirdiği birkaç yıl ona, reklamcılığın kadınlar için çok da fazla “uygun” olmadığını öğretmiş. Miller da, bu deneyimlerinden sonra sektöre elveda demiş.
"İlk Feminist El" kitabı
2004 yılında, vaktini değerlendirmenin en kıymetli yollarından biri olarak gördüğü yazı, çizi işlerine girişmiş ve Manhattan’ın altındaki gizli bir şehri keşfederek, bu şehir sayesinde dünyayı kurtaracak olan izcilerin hikâyesini yazmaya başlamış.
Bunun bir roman olarak vücuda geleceğinden habersiz olarak neredeyse kafasını masadan kaldırmadan yazmaya abanmış.
Bitirdiğinde ise ortaya “Kiki Strike” isimli bir üçleme ortaya çıkmış. Bu seri, kimi okurlarca “İlk Feminist El Kitabı” olarak adlandırılmış.
“Kiki Strike” serisinden sonra on beşin üzerinde kitap yazan Kirsten Miller, Eksik Parça Yayınları’ndan Ezgi Uğur etiketiyle yayımlanan “Değişim” kitabıyla Türkiyeli okurların karşısında. Kitap, orta yaş civarındaki hayattın en “erkekçe” tekmesinden nasibini, en sert biçimde alan Harriett, Nessa ve Jo’nun, tesadüfen kesişen yollarını, onları bu yolların ucuna çıkaran öldürülmüş kadınlara ve bunlarla bağlantılı olan akla hayale sığmayacak zenginlik dünyasında verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Nessa James, kırklı yaşlarının başında bir hemşire. Kocasını vahim bir şekilde kaybettikten sonra ikiz kızları da üniversite okumak için evden ayrılınca yalnızlığın dibine vurarak kendini türlü bunalımların içinde buluyor.
50'sine merdiven dayamış Harriett Osborne ise, bir zamanlar bir bakanın birkaç defa dönüp baktığı Mattauk’un zengin semtlerinden birinde, yirmi beş yıllık yaldızlı reklamcılık kariyerinin ardından yaşadığı çöküşü birtakım “bitkiler”de ararken, kendi bedeniyle annesi yüzünden otuz yıl barışamamış Jo Levison, spor salonunda yatıp kalkarak bu sürenin acısını çıkarıyor.
Bu üç kadın, feleğin çemberle olan bağlantısını içinde dönüp dururken, yaşadıkları kasabanın lüzumsuz bir dernek başkanı sayesinde tanışıp dost olurlar. Dışarıdan üç benzemez gibi görünen, içeriden ise önüne geçemedikleri bir değişim rüzgârını fark etmeden arkalarına almış hayata çeşitli çalımlar atmaktadırlar.
Cinayetler
Tesadüfen gelen bu tanışıklık sürecinin ortalarında, Nessa gaipten sesler duymaya başlar. Onun duyduğu bu seslere müteakip, kasabanın ıssız sahilinde kimi kimsesi olmayan gencecik bir kadın cesedini bulurlar.
Polis, en kolay şıkkı tercih ederek, kızın müptela bir seks işçisi olduğuna kanaat getirip, bu tür vakaların sıkça yaşandığını belirmesiyle olayın üstünü örtmeye çalışır. Ancak üç kafadar, bu klasik halı altına süpürme işini reddederek, Nessa’nın duyduğu sesleri takip etmeye devam ederler ve bunun gibi birçok cesede ulaşırlar.
Cinayetleri birer dedektif titizliğiyle araştıran Jo, Nessa ve Harriett, tüm bu vakaların ucunun bir şekilde kasabanın ensesi kalınlarına ve kodamanlarına değdiğini fark ederler ve araştırmaları derinleşip de olayın içine iyice girdiklerinde ise bambaşka bir dünyayla ve bu dünyanın yazılı olmayan kurallarının çarkları nasıl döndürdüğüne şahit olup yine kafa kafaya vererek tek yumruk halinde mücadeleye başlarlar…
Kirsten Miller, “Değişim”de, basit bir fantastik kurguyu içine yerleştirdiği konularla birlikte geniş çaplı bir romana dönüştürüyor.
Kahramanlarımızın hepsinin vakti zamanında erkekler tarafından tacize uğraması, haklarının gasp edilmesi kitabı öncelikle feminist bir altyapının üzerine oturtuyor.
Gücünü buradan alan “Değişim”, yine bu konunun politikliği üzerinde şekillenerek dallanıp budaklanıyor ve cinsiyet eşitsizliğinin içine giren ne var ise Kirsten Miller’ın başarılı örgüsünün içerisinde kitap boyu farklı şekillerde sıkça karşımıza çıkarak asıl meramını sürekli devinim halinde tutuyor.
“Değişim”in polisiye-gerilim tarafı ise, romanı başka bir yönden gizemli hale getirerek ortaya yazılması zor ancak sonucu başarılı bir kitap çıkarıyor.
(BS/EMK)