Benim gibi ANDIÇ'lamalara alışmış olanlar için, eskiyle karşılaştırılınca, dünkü konuşma, gece ile gündüz kadar farklıydı. Ayrıca, felaket haberleri beklerken, tam aksine genelde rahatlatıcı ve yatıştırıcı bir manzara ile karşılaştık. Olaylar korktuğumuz kadar değilmiş.
PKK terörüne askerin yaklaşımı daima, sivillere oranla çok farklıdır. Daha serttirler, daha katıdırlar. Bunu da anlayışla karşılamak gerekir, zira onların canı yanar. Kurşun yiyenlerin büyük bölümü onların birer parçasıdır. Ancak,benim gibi, 1990'lı yılları hatırlayanlar, o dönemlerde Genelkurmay Başkanlığının yaklaşımını, kullandığı dili bilenler, Genelkurmay 2 inci başkanı Org. Başbuğ' un, dün üç saat boyunca, medya'nın Genelyayın yönetmenleri ve Ankara temsilcilerine verdiği terör brifinginde şaşırdılar.
Şaşırmalarının nedeni de, Org. Başbuğ'un kullandığı dil, genel yaklaşımı ve sürdürdüğü mantık idi.
Başbuğ, bizlerle sohbet etti.
Oysa biz asker' den daima emir almaya alışmıştık. Verilen emirlere itaat edilmediği zaman da, iş tehditlere ve Andıçlanmaya kadar gittiği dönemleri yaşadık. Eski Genelkurmayların alışkanlığı, medya'nın, istekleri emir sayıp yerine getirmesiydi.
Bu defa bambaşka bir yaklaşımla karşılaştık.
Emir verilmedi, durum anlatıldı.
Son derece geniş şekilde bilgilendirildik.
Kimin terörist sayıldığı, kimin sayılmaması gerektiği tartışıldı. Bizlerde anlattık ve bu defa onlar dinlediler.
Daha da ilginç yanı, felaket senaryosu yazılmadı.
Genelkurmay'a giderken, arkadaşlarla sohbet ediyorduk ve hepimizin beklentisi, Genelkurmay Başkanlığının son PKK cinayetlerini göstererek, pazularını çıkartması, herkese gözdağı verip "Kendinize gelin, bakın ülke yeniden tehlikeli sulara doğru kayıyor. Güvenlik güçlerinin etrafında toplanın, yasaları sertleştirin. AB yasalarıyla elimiz kolumuz bağlandı, bundan bizi kurtarın" demesiydi. " Vatanı ancak Türk Silahlı Kuvvetleri bölünmekten uzaklaştırabilir. Bundan dolayı isteklerimize kulak verin" diyeceğini sanmıştık.
Tam aksi çıktı.
PKK KORKULDUĞU KADAR ETKİN DEĞİL VE OLAMAZ
Org. Başbuğ, herşeyden önce, PKK terörü ile ilgili gelişmelerin, bizim sandığımız kadar büyük ve yaygın olmadığını anlattı. Bizdeki genel karamsar izlenimin aksine, göreceli olarak , pembemsi bir tablo çizdi.
" PKK uzaktan kumandalı mayın( bugüne kadarki olayların yüzde 50' sini oluşturuyor) patlatma ve uzaktan taciz ateşi ( olayların yüzde 25' ini oluşturuyor) açmaktan öteye gidemiyor. Çok az risk alıyor. Çatışmaya girmiyor. Zaaf içinde olduğunu gösteriyor." Dedi.
Genelkurmay istihbaratçılarının değerlendirmelerine göre, PKK içinde bölünmeler hala sürüyor. Marjinal gruplar ortaya çıkıyor. Ancak , son aylardaki olayların artış nedeni ( 12 ayda 175 mayın ve diğer patlayıcı madde olayı yaşandı. 105 asker ve 37 vatandaş hayatını kaybetti.) Silahlı Propaganda yapmak. Hala ayakta ve hala etkili olduğu izlenimini vermek. Halkı korkutmak.
Genelkurmay 2 inci Başkanı' nın bu toplantıyı yapması çok zamanlı oldu.
Nedeni de, kamu oyunda kafa karışıklığının giderek artması engellendi. Genel durumun tahmin edildiği kadar kötü olmadığı anlaşıldı .
Brifingin bir diğer nedeni de medyadaki cehaleti engellemek, yaklaşımlardaki gariplere dikkat çekmekti. Bunu yaparken de hiçbir aşırılığa kaçılmadı. Son derece kibar bir dil kullanıldı.
Hatta o kadar ki, toplantıda bazı arkadaşlar askerin bu yaklaşımına neredeyse tepki gösterir sorular sordular. Örneğin, Org. Başbuğ' un, Kopenhag kriterleri ve AB reform yasaları nedeniyle şikayet etmesini beklerken... eldeki yasaların yetersizliğini anlatmasını isterken... hem demokrasi hem de terörle mücadelenin yürütülemeyeceğini açıklamasını arzularken... Org. Başbuğ bunların aksini söyleyince hayal kırıklığına uğradılar. Aramızda Başbuğ'dan daha sert olanlar,ezilmeyen kafaların, serbest bırakılanların hesabını sormak isteyenler vardı.
Org. Başbuğ, bu yaklaşıma rağbet etmedi.
Mantıklı şekilde elindeki verilere dayanarak durumu açıkça anlattı.
Brifingin bende bıraktığı genel izlenim, T.C Devletinin durumu kontrol altında tuttuğu, önlemlerin neler olduğunu gayet iyi bildiği ve olayların yaygınlaşması halinde nereye kadar gideceğini de şimdiden saptadığı şeklinde oldu. Yani, Ankara gerektiğinde Kuzey Irak'a müdahale edip edemeyeceğini, edecekse hangi kanallardan geçileceğini, Amerika ve Irak ile ilişkilerin nasıl etkileneceğini de gayet gerçekçi biçimde gördüğünü ortaya koydu.
Bir diğer noktaya daha değinmekte yarar var. O da, PKK terörü ile mücadele konusunda, asker ile hükümet arasında görüş ayrılığı olmadığı izlenimi de açıkça ortaya çıktı. Zira hepimizin kafasında, "Bu brifingi neden asker yapıyor da, hükümet yapmıyor ? Acaba aralarında bir görüş ayrılığı mı var ? Hükümet kanadı ne der ?" soruları vardı. Bunlar da soruldu ve tatmin edici yanıtlar alındı.
Org. Başbuğ' un söyledikleri arasında farklı düşündüklerim de var. Onlara da yarın ki yazımda değineceğim.