Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kandil ve Mahmur'dan gelen Barış Grupları'nı karşılama gösterileri için rahatlıkla "Kimse tasvip edemez" diyor, yine siyasete müdahale ediyor. Her şeyden önce, olanları isteyen tasvip edebilir, isteyen etmeyebilir. Ama bu sözlerle ifade özgürlüğünün önüne set çekmeye çalışan, "tasvip onay organı" olma niteliğini de kendine yakıştıran Başbuğ, konu "İrticayla Mücadele Eylem Planı"na gelince, gazetecilere "Konumuz o değil" diye yanıt veriyor.
Başbuğ daha önce bu planın fotokopisiyle ilgili haberler üzerine "kağıt parçası" demişti.
Adli Tıp Kurumu'nun belgenin aslının altındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğuna dair raporunun önceki gün (24 Ekim) Taraf gazetesinde yayımlanmasından sonraysa, Genelkurmay'ın İnternet sitesindeki bilgi notu "hukuk devleti"ne gönderme yapıyor.
Genelkurmay, belgenin aslını ve kimlerce hazırlandığına dair bilgileri içeren mektubun önce medyada yer almasını "hukuk devleti adına düşündürücü" bulmuş.
Medyaya gözdağı
Üç maddelik açıklamanın ikinci maddesiyse, medyaya gözdağı, "bizden olanların farkındayız" mesajı içeriyor:
"Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir."
Üçüncü maddeyse zaten olması gerekenin ifadesi: "Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz." Sanki olabilirmiş gibi...
Başbuğ asıl bunları açıklamalı
Ancak Taraf'ın bugün içinden bölümler yayımladığı ihbar mektubuna göre, belgenin hazırlanmasını bir direktifle isteyen dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız. Habere göre, çalışmaları başlatan iki general: Korgeneral Mehmet Eröz ve Tümgeneral Mustafa Bakıcı. Belgeyi hazırlayan da Albay Çiçek.
Mektubun bir başka bölümüne göre, Başbuğ belgenin Genelkurmay karargahında hazırlandığını biliyordu ve "kağıt parçası" açıklamasını, belgenin aslının olmadığına kanaat getirdikten sonra yaptı.
Bir başka bölümde de, Taraf'ın ilk haberi yayımladığı 12 Haziran'da Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi'ndeki 40 bilgisayarın, özel yazılımlarla "temizlendiği" bilgisi yer alıyor.
Bunca "hukuka bağlılık" sözünden sonra...
Başbuğ bu iddialarla ilgili hiçbir açıklama yapmıyor. Oysa bunca "hukuk devleti" ve "hukuka bağlılık" sözünden sonra, her şeyden önce Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine uyup "Siyasi amaçla nutuk söylemek, demeç vermek, yazı yazmak veya telkinde bulunmak"tan uzak durması gerekir. Ayrıca bir tür darbe girişimi niteliğindeki çalışmanın Genelkurmay karargahında hazırlanmasına, yani doğrudan hukukun üstünlüğünün ihlaline dair iddialarla ilgili bir açıklama yapması beklenir.
İşin özü, Genelkurmay Başkanı, alıştığımız ama hiç kabullenmediğimiz şeyi yine yapıyor: Konuşmaması gereken alanda konuşup siyasete müdahale ediyor, topluma gözdağı veriyor; ama asıl konuşması gereken yerde susuyor, medyaya gözdağı veriyor. (TK)