Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulamasının ikinci yılı dolayısıyla 1 Ekim'de bir basın açıklaması yaptı.
Milyonlarca yurttaş sağlık sisteminden dışlanma tehlikesi altında. Henüz tüm kurallarıyla uygulan(a)masa da Genel Sağlık Sigortası ikinci yılını doldurdu. Eskiden bir sağlık kurumuna hizmet için gidildiğinde "paran var mı" diye sorulurdu, şimdi "GSS'n var mı" deniliyor. Buna göre görünürde herkesin sağlık giderleri GSS tarafından ödeniyor. Gerçekten "herkesin" mi ve gerçekten "ödeniyor" mu soruları hemen herkesin kafasını kurcalıyor. Bunların kesin yanıtı hizmetten yararlanmak için bir sağlık kurumuna başvurulduğunda ortaya çıkıyor ve "doğru yanıt" gerçekten kişiden kişiye ve duruma göre değişiyor.
Aslında gerçeğin doğru anlaşılması için her zaman yaptığım düzeltmeyi burada da yapmalıyım: Bu sigortanın "sağlık ve sağlıklılık"la ilgisi yok. Bu sigorta gerçekte insanlar "hastalanınca" yararlandığı hizmetlerin, bazı bölümlerinin, belirli sınırlamalar içinde "kısmi" finansmanını sağlıyor. Dolayısıyla bu sigortanın gerçek adı: "Genel Hastalık Sigortası". Ancak "sağlık ve hastalık" sözcükleriyle ilgili çeşitli, benzetmeler ve gündelik yaşamdaki başka anlamlarda kullanılması nedeniyle, bunun asıl adı kullanılmıyor.
Yukarıda belirttiğim basın açıklamasında bu sigortadan "Genel Sağlık(sızlık) Sigortası" diye söz ediliyor.
Açıklamanın temel teması sigorta kapsamında olmayan yurttaşların sayısının çokluğu. Buna dair görüşler ve endişeler özellikle dile getiriliyor. Ama orada da benzer yanılgıya düşülüyor; GSS aslında "sağlık ve sağlıklılık" için değil. Bu sigortanın varlığı sağlık kurumlarının tümüyle "hastalıklarla ilgili hizmetleri" verir hale gelmesine yol açtı. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki günümüzde "sağlığımızla ve sağlıklılığımızla uğraşan hiçbir kurum kalmadı!"
Dolayısıyla en temel haklarımızdan birisi olan "sağlık hakkı"ndan artık gerçek anlamıyla yoksunuz.
* * *
Konunun aslında "hasta hakları" başlığında ele alınması gereken "hastalık başvuruları"yla ilgili bölümü basın açıklamasında daha yoğun bir şekilde ele alınmış. GSS kapsamında olanların hizmetten yararlanırken, herkesten başvuru başına alınan paranın miktarının artışı GSS'deki düzenleme ve uygulama zamanlarıyla ortaya konuluyor. Açıklamada "üstelik; daha önce muayene için hiçbir ücret ödemeyen SSK'li aktif çalışanlar, yeşil kartlılar, kamu çalışanları ve emeklileri ile aile bireyleri de şimdi artık bu ücretleri ödemek zorunda kalıyorlar" denilerek bu uygulamanın herkesi, özellikle de "en yoksulları" da kapsadığı belirtiliyor.
Bir de hizmetten yararlanma sırasında farklı kurumlarında oranları farklı olan "ek katkı payları"ndan da söz edilerek sigortaya rağmen vatandaşın hizmetten yararlanmak için ödediği bedelin büyüklüğü vurgulanıyor. ABD'de bunun örneği yoğun bir şekilde yaşanmış ve yeni başkan Obama sigortası olduğu, parası olmadığı için hizmete ulaşamayan ABD yurttaşları için yeni bir düzenleme yapmıştı. Bizde de şimdi bu yaşanıyor. Açıklamada vurgulandığı gibi GSS kapsamında olanlar ceplerinde para olmadığı için hizmete ulaşamıyorlar: "Böylece aslında SGK'li vatandaşlar devlet tarafından ödeme güçlerine göre sınıflandırıldığı" daha doğru bir deyişle bu temelde eşitliğin ortadan kalktığı ve ayrımcılığın uygulandığı bir döneme geçmiş bulunuyoruz.
Şimdi bu noktadan da daha geriye gidişin işaretleri görülüyor. Açıklamada da belirtildiği üzere, her ne kadar 2012 yılına ötelense de GSS'nin "zorunlu" hale getirilmesiyle prim ödemeyen yeşil kartlıların GSS'nin sunduğu "hastalık hizmetleri"ni de alamamaları gündeme gelmiştir. Dahası "GSS'nin ilgili düzenlemesi yürürlüğe girdiğinde milyonlarca yoksul yurttaşımız GSS primini ödeyemediği için sağlık hizmetinden mahrum kalacak, bir sağlık sorunuyla karşılaştığında müracaat ettiği hastane kapılarından geri çevrilecek ve üstelik büyük miktarlarda idari para cezalarıyla karşılaşacaklardır."
Açıklamanın sonunda tüm vatandaşlar, sağlık hizmeti alma hakkını prim ödeme zorunluluğuna bağlayan, "katılım payları"yla, "ilave ücret"lerle sağlığı ücretli hale getiren, ilaç geri ödeme listelerini daraltarak vatandaşları daha fazla para harcamaya zorlayan, yoksulları sağlık sisteminden dışlayan, sağlığa zararlı etkileri her geçen gün daha fazla açığa çıkan GSS'ye karşı; sağlıklarına ve sağlık haklarına sahip çıkmaya, herkese eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hakkı mücadelesine katılmaya, destek vermeye davet" ediliyor.
Söz konusu hizmetler talep edildiği gibi verilse de aslında "sağlık hakkı"nın gereğinin yerine getirilmemiş olacağını vurgulayarak, bu çağrıya katılıyor, medyaya da bunu sergileme görevini anımsatıyorum. (MS/TK)