Ara sıra kazanılan zaferlerden nasıl bir ders çıkarmalıyım? Geçmiş, gelecek ya da şimdi!...Şimdi, neyin zamanıdır?
Bence, şimdi, Komünist Manifesto’yu okumanın tam zamanıdır….
“Günümüze dek bütün toplumların tarihi sınıf savaşımlarının tarihidir. (…) Burjuvazinin, yani sermayenin gelişmesi ölçüsünde ve aynı oranlarla –ancak iş bulabildiği sürece yaşayabilen ve ancak emeği sermayeyi çoğalttığı ölçüde iş bulabilen bir emekçiler sınıfı olan– proletarya, yani modern işçi sınıfı da gelişmektedir.(…) Ara sıra işçiler zafer kazanırlar, ama ancak bir süre için. Savaşımlarının gerçek meyvesi, hemen o anda elde edilen sonuçta değil, işçilerin durmadan genişleyen birliğindedir.(…) Ücretli emeğin ortalama fiyatı, asgari ücrettir, yani, emekçiyi bir emekçi olarak ayakta tutabilmek için zorunlu olan geçim araçlarının tutarıdır. Onun içindir ki, ücretli emekçinin kendi emeğiyle edindiği şeyler, ancak kıt-kanaat varlığını sürdürebilmesine ve yeniden üremesine yetecek kadardır. Biz kesinlikle, emek ürünleri üzerinde bu kişisel mülk edinmeyi, insan yaşamının sürdürülmesi ve yeniden üretilmesini sağlayan ve başkalarının emeğine egemen olacak hiçbir artık bırakmayan bu mülk edinmeyi ortadan kaldırmak niyetinde değiliz. Ortadan kaldırmak istediğimiz tek şey, emekçinin yalnızca sermayeyi artırmak için yaşamasına olanak tanıyan ve ancak egemen sınıf çıkarının gerektirdiği bir dereceye kadar yaşamasına izin veren bu mülk edinmenin sefil karakteridir.(…) Burjuva toplumda, canlı emek, yalnızca birikmiş emeği artırmanın bir aracıdır. Komünist toplumda, birikmiş emek, emekçinin varlığını daha kapsamlı kılma, zenginleştirme, ilerletme aracından başka bir şey değildir…”
“Onun için burjuva toplumda, geçmiş, şimdiye egemendir; komünist toplumda, şimdi, geçmişe egemendir.”
Yukarıdaki satırlar Komünist Manifesto’dan… 161 yıl önce yazıldı. Bizim ülkemizde yayınlanmasının üzerinden kırk yıl geçti. İşçi sınıfı, ara sıra kazanılan zaferler, proletarya, emek, mülk edinme, sınıf mücadelesi…Bu gibi kavramlar günümüzde ne kadar değişti? Hala Komünist Manifesto’dan, proletaryadan bahsetmenin bir gereği kaldı mı?
Komünist olmak için değil, olup bitenleri daha iyi anlayabilmek için yeniden okumak…
Karl Marx ve Friedrich Engels’in, Komünistler Birliği’nin programı olarak kaleme aldıkları Komünist Manifesto, bundan yüz altmış bir yıl önce, 1848 Şubatında Londra’nın Bishopsgate mahallesindeki gösterişsiz bir basımevinde basıldı. Almanca, Manifest der Kommunistischen Partei (Komünist Parti Manifestosu) adıyla yayınlandı.
Bilim ve Sosyalizm Yayınları’nın “Komünist Manifesto ve Türkiye’deki Öyküsü” (Şubat 2009) kitabında, Süleyman Ege’nin “Yayınlayanın Önsözü / Ekim 1968” başlıklı yazısını yeniden okudum.Yaklaşık 40 yıl sonra…
Sayın Ege’nin 40 yıl öncesine ait bu önsözünde bakın neler demiş: “ Eser, bilimsel bir eserdir; ve bugün tüm dünyayı, şu ya da bu açıdan, ilgilendiren bir akımın temel teorik bilgisini içinde taşımaktadır. Komünizme karşı olmak ya da ondan yana olmak biçiminde, genel olarak iki kutuplu büyük bir savaşımın sürüp gittiği bir dünyada, kuşkusuz bu savaşımın tam bilincine varmanın, neyin komünizm olduğunu ya da olmadığını öğrenerek çağımızın bu savaşımını doğru kavramanın gereği ortadadır. Bu yüzdendir ki, komünist teorinin temel bilgisini veren bu eser, bütün uygar ülkelerde çok sayıda basılmakta, sosyalist klasikler arasında en geniş ilgiyi görmektedir.”
Bu yüzden, şimdi, Komünist Manifesto’yu yeniden okuma zamanıdır…
Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesi 1969/36 Esas, 1970 /54 Karar ve 09.04.1970 tarihli kararı ile “Komünist Manifesto” hakkında “beraat” kararı vermiştir. Savcılık kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesinde, dava dosyası inceleme gününü beklerken 12 Mart 1971’de “darbe” olmuştur. Darbeden on dört gün sonra 26 Mart 1971 tarihinde Yargıtay 1.Ceza Dairesi oy çokluğuyla beraat kararının bozulmasına hükmetmiştir. Bozma kararından sonra yargı kurulunun tamamı değiştirilen Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Ekim 1971’de mahkumiyet kararı vermiş ve 22.01.1972’de Yargıtay 1.Ceza Dairesi bu mahkumiyeti onamıştır.
Mahkemenin ilk beraat kararında yazılı olan ve dava dosyası içinde bulunan bir “Bilirkişi Kurulu” mütalaası vardır:
“6.Bilirkişi kurulunun mütalaası: Adet haline geldiği üzere mahkememiz kitabı üç kişilik bilirkişi kuruluna inceletmiştir. Profesörler Aziz Köklü, Cahit Talas, ve Münci Kapani yeminleri altında hazırladıkları müşterek raporlarında “…kitap Marx’cılığı, onun temel felsefesini anlamak için gerekli olan ana belgelerden birisidir. Üniversitelerde ekonomik ve sosyal düşünceler tarihi incelenirken şu veya bu biçimde Komünist Manifesto’dan söz edilir, ileri sürdüğü düşünceler açıklanır ve eleştirilir. Bilimsel sosyalizmi inceleyecekler için başvurulacak ilk kaynak, bir temel belgedir. Komünist Manifesto bilimsel sosyalizmin klasik ve tarihsel bir belgesi olma niteliğine ulaşmıştır…Hatta denebilir ki, Komünist Manifesto, sosyal adalet düşüncelerinin dünyaya yayılması sonunda büyük ölçüde de eskimiştir. Kitap bugün komünizm propagandası taşımaktan çok, ekonomik ve sosyal olayları ve bunların akışını tespit etmektedir” mütalaasından sonra, sonuç olarak kitapta komünizm propagandası niteliğinde bir suç unsuru görmediklerini oy birliği ile açıklamışlardır” (Komünist Manifesto ve Türkiye’deki Öyküsü. Bilim ve Sosyalizm Yayınları.Ankara Şubat 2009 sayfa 135-144 arası)
Londra’daki mezarında, taşa kazınmış iki alıntı, Marx’ın en temel düşüncelerini ve yaşamının anlamını özetler: Birisi, “Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!”. İkincisi, “Şimdiye kadar filozoflar yalnızca dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamakla yetinmişlerdir; oysa asıl sorun, dünyayı değiştirmektir”.
Marx’ın mezar taşına kazınmış bu sözlerden ne anlamalıyım?
“Komünistler, görüşlerini ve amaçlarını gizlemeyi küçüklük sayarlar. Onlar, hedeflerine ancak, mevcut bütün toplumsal koşulların zorla devrilmesiyle ulaşılabileceğini açıkça ilan ederler. Varsın egemen sınıflar bir komünist devrimi korkusuyla titresinler. Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yoktur. Kazanacakları bir dünya var. Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz!” Manifesto’da böyle yazıyor.
Benim anladığım, şimdi, geçmişe egemen olma zamanıdır…(Fİ/EÜ)