“Ölüler karar veremez.”
Bu tek cümlelik şiir Gazze’de 2018’de kurulan Gaza Poets Society [Gazze Şairler Topluluğunun] sosyal medya hesabından 30 Eylül’de paylaşıldı. 10 Ekim’de İsrail Hükümeti ve Hamas arasında imzalanan ateşkesten hemen önceki karanlık günlerde yazılan bu şiir maalesef geçerliliğini koruyor.
Ateşkesin metninin imzalanmasının ardından Gazze, Batı Şeria’da Filistinliler rahat bir nefes alabilir umudu doğmuştu. En azından, bu yönlü haberler ve mesajlar paylaşılıyordu. Benzer şekilde, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Filistinlilerin de aile üyelerinin, dostlarının, sevdiklerinin ve halkının her an soykırım uygulamasına maruz kalmayacağını umut ederek rahat bir nefes alabilmişti.
Gazze’de yaşayan ve ateşkesin imzalanmasının ardından durumunu sorup, gelecek günlerin iyi olması dileğimi paylaştığım insan hakları savunucusu dostlarımdan aldığım temkinli yanıt şu şekildeydi: “İnsan tahayyülünün ötesindeki bir vahşete ara verildi, mesele buna tamamen son verilerek yaşamımızın yeniden inşa edilmesidir.”
Kesilmeyen ateş
Arkasında ABD Başkanı Trump’un olduğu ve imza törenine çok sayıda devlet başkanının katıldığı ateşkes Gazze’de ölümleri maalesef durduramadı. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 11 Ekim’den bu yana İsrail ordusunun saldırılarında 236 Filistinli öldürülürken, en az 600 kişi de yaralandı.
Savaş döneminde dahi bir aydan kısa bir sürede çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 236 kişinin yaşamını yitirmesi ağır bir insan hakları tablosu demektir. Ateşin kesildiği söylenen günlerde yaşanan bu ihlaller Gazze’de soykırıma varan koşullarda bir değişiklik olmadığına ve dünyanın gözlerini Gazze’den, Filistinlilerden ayırmamasına gerektiğine işaret ediyor.
Ateşkesten bu yana yaşamını yitirenlerle birlikte Netanyahu hükümetinin izlediği soykırım politikalarının Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 68.865 kişinin ölümüne ve 170.670 kişinin de yaralanmasına neden oldu. Tabi ki, bu verilerin tespit edilebilen veriler olduğunu ve bombaların katlettiği hayvanları ve doğaya verilen zararı içermediğini not etmek gerekiyor.
Gazze’de haklar kullanılamıyor
Gazze’de ağır koşullar yaşanmaya devam ediyor. 5 Ağustos’ta yazdığım “Su, Süt, Yiyecek ve Gazze” yazısında o dönemde dünya gündemine oturan kıtlığı ele almaya çalışmıştım. 10 Ekim’de ateşkes duyurulduğunda ilk dolaşıma giren haber insani yardım malzemelerinin Gazze’ye gireceği yönündeydi. Ne var ki, El Cezire’nin 3 Kasım tarihli haberine göre BM araştırması 12 Eylül’den bu yana Gazze’deki hane halkının yarısının gıdaya erişimin bakımından ya durumlarında bir değişiklik olmadığı ya da daha vahimi kötüleştiğini belirtiyor.
Beslenme temel bir ihtiyaçtır. Beslenemediğimizde yaşamımızı sürdürmemiz dolayısıyla da haklarımızı kullanmamız her an risk altındadır.
Gazze’de soykırımın hedef aldığı bir alan temel insan hakları alanı eğitimdir. Temel bir insan hakkı olan eğitim hakkı bugünümüzü ilgilendirdiği kadar geleceğimizi de derinden etkileyen bir alandır.
Ekim 2023’ten bu yana çokça belgelendiği üzere İsrail ordusu Gazze’deki eğitim kurumlarını da hedef alıyor.
Palestine Centre For Human Rights [Filistin İnsan Hakları Merkezi] Gazze’deki soykırım savaşının eğitim hakkına yıkıcı etki ettiğini vurguluyor. Filistin hükümetinin resmi verilerini paylaşan Merkez, Ekim 2023 – Eylül 2025 döneminde 785.000 öğrencinin eğitimden mahrum kaldığına dikkat çekiyor.
Ekim 2023’ten önce Gazze’de eğitime erişim oranı %98 iken eğitim kurumlarına bombaların düşmesinin ardından okulların ve eğitim merkezlerinin %97’si ya tamamen yıkıldı ya da ciddi hasar aldı. Tüm eğitim kademelerinden 1000 civarında eğitimci, araştırmacı da İsrail saldırılarında yaşamını yitirdi. Gazze’deki tüm yükseköğretim kurumları hasar aldı, kampüsler yerle bir edildi. Yüksek öğretim işlemez hale getirildi.
Ateşkesin ardından tam olmasa da Gazze’de okullar bir gün yeniden açılacak. Ancak, İsrail saldırılarında yaşamını yitiren 13.500 okul çağındaki çocuk artık sınıflarına dönemeyecek. Bir çocuğun yaşam hakkının ihlal edilmesi ailesi tamamen yıkılması demektir. 13.500 çocuğun yaşamını yitirmesi Filistinliler ve esasen tüm insanlık için yıkımdır.
Temel bir prensibi tekrar etmek gerekiyor: eğitim kurumları, eğitimciler, öğrenciler ve siviller hedef değildir. Gazze’de yaşamın yeniden inşası sınıflardan, eğitim kurumlardan başlamalı. Bunun için eğitim hakkını savunmaya devam etmeliyiz.
Tahmin edileceği üzere yaşam hakkı, beslenme ve eğitim gibi temel insan haklarının ihlal edildiği koşullarda Gazze’de sağlık, barınma başta olmak üzere diğer hak alanlarında da ağır ihlaller yaşanıyor. Bu ihlallerin Batı Şeria’daki yansımaları da gözlerden kaçmaması gereken bir başka önemli boyut.
Ateşkesi barışa dönüştürmek elimizde
Hafta sonu çevrimiçi bir etkinlikte dinlediğim Kolombiyalı bir hekim “halkların sahiplenmediği barış gerçek bir barış olmaz ve yaşayamaz” diyordu. Kolombiya’daki çatışmalı süreç ve imzalanan barış anlaşması bağlamında kurulan bu sözler Gazze’deki ateşkesin barışa nasıl dönüşebileceğini gösteriyor.
Esasen, hep bildiğimiz bir olgu salt ateşkesin ilan edilmesi hak ihlallerini otomatik olarak gidermez. Gazze’de imzalanan ateşkesi barışa evriltmek Filistinlilerin elinde. Gazze’deki soykırım düzeyini düşününce daha çok da bizim elimizde.
İsrail’deki barış savunucuları
Netanyahu hükümetinin izlediği soykırım politikalara karşı gelen İsrailli barış savunucuları var. Önceki yıllarda olduğu gibi Ekim 2023’ten sonra da Filistinlilere yönelik baskılara, şiddete hayır diyorlar.
Rabbis for Human Rights (RHR) [İnsan Hakları İçin Hahamlar] bu barış gruplarından birisi. 1998’de kurulan RHR Tel Aviv meydanlarında savaş ve soykırım karşıtı protestolara katılıyor.
Ayrıca, Filistinliler için salt bir gelir kaynağı olmanın ötesinde sembolik öneme sahip zeytin hasatı sırasında Filistinlilere gönüllü destek vererek yerleşimcilerin zarar vermesini önlemek için proaktif eylemler, etkinlikler düzenliyor.
Zeytin hasadına katılmak sıradan bir eylem değil zira RHR’nin BM insani yardım ofisi (OCHA) verilerine dayanarak aktardığına göre 2024’te 1400 İsrailli yerleşimci bu zeytinliklik alanlara gelerek zeytinlere ve ailelere zarar verdi.
Ayrıca, işgal edilen Filistin topraklarında yaşayanlara yönelik insani yardım, İsrail’de yaşayan Filistinlilerin karşılaştığı haksızlıklar ve adaletsizlik karşısında yürütülen sosyal adalet faaliyetleri de yürütüyorlar. Bunlara ek olarak, RHR farklı dini ve inanç gruplarıyla bir araya gelerek diyalog zeminini güçlendirmeyi amaçlayan buluşmalar düzenliyor.
Bu bakımdan, RHR İsrail’deki barışın sesini önce Filistinlilere sonra da tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor. Seslerine ses katmalıyız. BM içerisinde sesimize ses olan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese’ye cesareti ve Filistinlilerin sesi olma konusundaki kararlığından ötürü teşekkür etmemiz gerekiyor.
Harekete geçme zamanı
Bazı konuları yazarken yüreğimin daha fazla acıdığını belirtmem gerekiyor. Gazze’de yaşanan soykırım da yüreğimi yakan konuların başında geliyor. İnsan hakları hareketi olarak çaresiz kaldığımız, acılara yeterince merhem olamadığımız için utanıyorum. İnsan hakları hareketinin bu dönemde yoğun bir çabası oldu ama yine de yetemedik.
Gazze Şairler Topluluğunun başta alıntıladığım güçlü şiirinin insan haklarına uyarlayacak olursak: Ölüler insan haklarını kullanamaz.
Gazze’deki Filistinlilerin insan haklarını anlamlı biçimde kullanabilmesi için harekete geçmeyi daha fazla geciktirmemeliyiz.
Çünkü Gazze’de kesilmeyen ateş haklarımızı hedef alıyor.
Çünkü Gazze’de kesilmeyen ateş insanlığımızı hedef alıyor.
(Oİ/EMK)
*Fotoğraf: İran’ın başkenti Tahran’daki Filistin meydanında İsrail karşıtı dev boyutlu afiş asıldı. Asılan afişte 'Her yıldızın arkasında yeni bir cinayet vardır’ ifadeleri yer aldı.







