@font-face { font-family: "Cambria"; }p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal { margin: 0cm 0cm 10pt; font-size: 12pt; font-family: "Times New Roman"; }div.Section1 { page: Section1; }
En son çıkan dünya video sanatı filmlerini gösteren uluslararası bir festival abluka altındaki Gazze için ihtimal dışı görünüyor. Ancak bir grup yerel sanatçı, bir internet bağlantısı ve bol sabır ve sebatla, yaptıkları en iyi iş olan sanat sayesinde, ablukayı deliyor.
“Herkes Gazze’ye malzeme ve ilaç getirerek ablukayı delmeyi düşünüyor,” diyor Bael El Maqousi. Kendisi, sahil enklavını dünyaya bağlamaya hevesli genç sanatçıların kurduğu ilerici bir grup olan Gazze’nin Pencereleri’nin (Windows of Gaza) kurucularından biri.
“Aynı şeyi, sanatı Gazze’ye getirerek yapabileceğimizi düşündük. Sokaktaki insanlar için, bu, yiyecek kadar önemli olmasa da, sanatın kavramsal düzeyde önemli olduğuna inanıyoruz.”
Haziran 2010’da gerçekleşen festival açılışına katılım, onu haklı çıkarıyor. Yiyecek yardımı için bekleyen, kuyruğa girmiş insan kalabalıkları ile kıyaslanamasa da, ruhun gıdası için bekleyen saygın bir kalabalık…
Festivalin kurucu ve organizatörlerinden bir diğeri olan Majed Shala, “Bu festivali, Gazze’yi dış dünyaya açmak ve Gazzelilere modern sanat izleme olanağını tanımak için düzenledik,” diyor.
İsrail insanların ve ürünlerin dolaşımını yasaklıyor ve Mısır da sadece sınırlı miktarda insani yardıma izin veriyor – sanatçılar, bastırıp sergilemek için resimlerin fotoğraflarını almak yerine, bir eserin orijinalliğini korumak için en iyi yolun video sanatı olacağına karar verdi.
Shala, “Buraya yabancı sanatçıların çalışmalarını getirmeye çalışıyoruz ama bu çok zor. Ve basılmış kopyalar aynı olmuyor. Ancak, internet aracılığıyla video sanatı filmlerini alabiliyor ve burada sergileyebiliyoruz,” diye ekliyor.
“Tüm dünyadaki sanatçılardan bize çalışmalarını getirmelerini istedik ve katılım fevkalade oldu.”
Bu amaçla, organizatörler, dünya çapındaki sanatçılara, çalışmalarını e-posta yolu ile göndermeleri davetinde bulundu. 30 ülkeden sanatçılar, neredeyse 80 farklı film gönderdiler. Bunların arasından, Gazze ve Batı Şeria’da gösterilmek üzere, en iyi olan 40 tanesi seçildi.
“Festivalin temel amaçlarından biri ablukayı delmek olsa da, videoları bu konseptle sınırlamak istemedik,” diyor sanatçı ve festival organizatörü Shareef Sarhan.
“Birçok farklı temada çalışmayı davet etmeye çalıştık. Bu temaların Gazze’ye geliyor olması, Gazze’nin sanatçılarının genişlemekte olan perspektiflerine katkı yapıyor ve insanları bu tarz sanat ile tanıştırıyor.”
Gazze Şehri’ndeki mekan, Gazze’nin Pencereleri tarafından yakın geçmişte bir sanat stüdyosu ve galeriye dönüştürülen gösterişsiz eski bir ev.
İlk film gösterilmeye başlamadan hemen önce, burada her gün olduğu gibi elektrikler kesiliyor. Ama mobil bir jeneratör, gürültülü sesiyle hemen ekranı aydınlatıyor.
Kuşatmadan dolayı diğer sektörlerin her gün yüzleştiği günlük problemlerin aynılarından sanat da nasibini alıyor. Boya ve hammadde çok zor bulunuyor, kalitesiz ve çok pahalı.
“Mısır’dan buraya uzanan tünellerden gelen malzemelere bel bağlamış durumdayız,” diyor Sarhan.
“Bazen, İsrail veya Kudüs veya Ramallah’tan gelen herhangi birinden, gelirken bize malzeme getirmesini istemek zorunda kalıyoruz. Benim, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Kuruluşu’nda (UNRWA) çalışan arkadaşlarım var; ama herkes bu kadar şanslı değil. Burada hiçbir sanatçı hayatını sanattan kazanamıyor. Bu nedenle hepimizin ek bir işi daha var. Burada malzeme yok, ve sergi düzenleyemeye uygun yerler yok; Gazze’nin bütününde belki sadece üç yer…”
Sarhan “Bu proje fikri, Gazze’nin, kuşatma ve izolasyondan çok kötü etkilenmiş olan Filistin kültürel hayatını geliştirmek için kültürel bir atmosfer yaratma ihtiyacından doğdu” diyor.
“Proje, aynı zamanda, geçmiş yıllarda düşüş yaşayan Filistin kültürünü zenginleştirmek için Gazze’ye yeni evrensel sanat unsurlarını getirmeyi amaçlıyor.”
Gazze’nin de facto Hamas hükümeti bile pek fazla yardımcı olmuyor. İslam hareketi, kendi ajandasında doğrudan dini veya siyasi olmayan her şeye karşı en iyi ihtimalle kayıtsız kalıyor.
Yurtdışında birçok sergiye katılan Sahran, “Kültür Bakanlığı ile hiçbir çalışmam veya işbirliğim yok; orada kimseyi tanımıyorum,” diyor.
“Aslında onlarla bir problemimiz yok. Hükümet sanat ile ilgilenmiyor. Belki kültür adı altında başka etkinlikler düzenliyorlar, ama sanat değil… Aynı frekansta değiliz... hatta bu sergilerden çıkan kadınları görmek onları mutlu etmiyor bile olabilir.”
Gazze’deki diğer Filistinliler gibi sanatçılar da, hayatın siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal yönlerinin gittikçe artan bir hızda yok olduğu dar şeride hapsolmuş durumda.
Shala, Gazze’den en son 2007’de çıkmış. Hamas darbesi ve ardından gelen ablukadan tam üç gün önce…
Shala, “Geçtiğimiz yıl sergiler için tam dört kez yurtdışına çıkmayı planlamıştım – İtalya, Fransa, Kahire ve Ürdün’deki sergiler için… Ama seyahat vizesi için yaptığım başvuru her seferinde reddedildi” diyor.
“Bir sanatçının özgürlüğe; dolaşma, başka sanatçılarla ile biraraya gelme, yabancı ülkeleri görme ve başka insanlarla tanışma serbestisine ihtiyacı var. İşte bu nedenle kurduğumuz temaslar bizim için çok önemli. Eğer internet olmasaydı, kuşatma bizi tamamıyla dünyadan koparmış olacaktı ve yurtdışındaki sanatçıların ne yaptığı ile ilgili hiçbir fikrimiz olmayacaktı. Umarım bir gün bu sanatçıları burada, aramızda misafir edebileceğiz.” (KS/EAY)
* Karl Schembri’nin metnini İngilizceden Türkçeye Esra Aygın Yalgın çevirdi.