Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Konrad Adenauer Vakfı ile gerçekleştirdiği Yerel Medya Eğitim Seminerleri'nin 2008 yılı Değerlendirme Toplantısı yapıldı. İstanbul'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti binasındaki Burhan Felek Konferans Salonunda toplanan gazeteciler, cemiyet başkanları kendi sorunlarını tartıştılar.
Yıllardır değişmeyen bir gerçekleri var: Yaşam mücadelesi veren yerel medyada basın kuruluşları özellikle mali açıdan yok olma noktasındadır….
Yok olma noktasındaki mali sıkıntılarını yerel medya eğitim seminerlerinde devamlı dile getiriyorlar. Özellikle bu toplantılarda “resmi” konuklar varsa mali sıkıntılarını daha çok vurguluyorlar. Gördüler, siyasetçilerden umut yok, para yok ve mali destek yok. Olmasın da.. Gazetecilik, mali destek verilerek destekle var olacak bir meslek değildir.
Eskiden gündemlerinde sürekli bu sorun vardı…İfade özgürlüğü derdiniz, ama devlet bizi desteklemiyor derlerdi…Gazetecilerin ne yapmaması gerektiğini anlatırdınız, Valiliklerin basın ilan paralarını dağıtırken yaptıklarından ve kendi meslektaşlarından şikayet ederlerdi…Ama bu yıl gözlemlediğime göre, gündemlerinde artık “gazetecilik” var. Eskiden de vardı. Ama bu yıl “gazetecilik” ağır basmaya başlamış…
Kamuoyuna açıklamalarında da “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ni esas almışlar. Geçen senenin tekrarı bile olsa, -belki de tekrar tekrar söylemek ve yazmak gerekiyor- şöyle diyorlar: Herkes bilgiye ve habere ulaşma, haber alma, elde ettiği bilgi ve haberi yorumlama, tek başına veya toplu olarak özgürce düşüncelerini açıklama, yayma, ifade etme ve eleştiri hakkına sahiptir. Yerel basında gazetecilik yapan gazeteciler, son dönemde gerek yaygın gerek yerel medya üzerindeki baskı ve tartışmalar ile iktidar yanlısı bir medya yaratma çabalarından kaygı duyuyorlar…
Gazeteciler, dün “hedef” olmak istemiyorlardı. Bu gün de istemediklerini tekrarlıyorlar:
“Bu nedenle gazeteciler; ifade özgürlüğü laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin ve demokrasinin korunması, Türkiye'de demokratik toplum düzeninin sağlanması açısından görevlerini yerine getirirken hiçbir engelleme, baskı, şiddet, tehdit, kötü davranış, ayrımcılık ve herhangi bir yasal, idari veya benzeri sınırlandırmanın hedefi olmamalıdır. İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özellikle ifade ve haber alma özgürlüğü korunmalıdır. Medyanın bağımsızlığı ve sürekliliğinin sağlanabilmesi için siyasal makamlarca müdahale edilmemesi esastır.”
Siyasal makamların yerelde gazetecilik yapan gazetecilere müdahaleleri sürecektir. Gazetecilik, esastır. Her türlü baskıya rağmen gazetecilik yapılacaktır. Bunu böyle yazmak kolay. Bir de yerelde gazetecilik yapana sormak lazım..Koca kentlerde gazetecilik yapmak kolay…Gazetecilere siyasetçinin veya siyasal baskının varlığı koca kentte hissedilmez.. Kimin umurunda..Ama yerel gazeteciler için yerel yöneticilerin baskısı, yerelde gazetecilik yapmaya çalışanların çok umurunda. Yerel, gazetecilik zor iş…Cesaret istiyor ve yalnız kalacağını bilerek haberi yazma yürekliliğini göstermek gerekiyor.
Bu sene, tüm cesaretlerini toplamış olarak toplantıya gelmiş, akıl ve yürekleri ile gazeteciliğe inanmış olarak gazetecilik yapanları bir arada görmek çok sevindirici….
Artık Basın İlan Kurumundan gelecek “paralarla” gazetecilik yapmamak gerekiyor. İlan gelirleriyle gazete çıkarmak için paralanmamak lazım…Basın kartınız olmasa bile, kendi yaşadığınız yerde sokakta yürürken sizi gazeteci olarak parmakları ile gösteriyorlarsa, sokağın ortasında sizi durdurup yollarının bozukluğundan şikayet eden hemşeriniz varsa; asıl bu insanların size verdiği bu değeri “gazetecinin sarı basın kartı” olarak kabul edin…Çok rahat edersiniz…Devletin verdiği ilan geliriyle geçinmeyen, sarı basın kartı ile gazeteci olmayan, yerelde gazeteci olmayı seçen gazeteci olmak gerekiyor.
Sizi gazeteci olarak tanımayan yerel yöneticileri tanımayın. Baskı kuran ve sizinle iyi geçinmeye çalışan yerel yöneticilerle iyi geçinmeyin. Onlardan gelecek hiçbir haberi haber yapmayın. Basın toplantılarına katılmayın. Haber olmak isteyen yerel yöneticileri haber yapmayın…Onların olmadığı haberlerle, yerel sorunları yazın. Baskılara, gazetecilikten kaynaklanan gücünüzle karşı çıkın…Sadece gazeteci olun. Yeterli olacaktır.
Yerel gazeteciler cesaretlerine biraz bilgi ekler, biraz kafalarını kaldırır dünyaya bakarlarsa yerelde gazeteci olmak işini başaracaklardır…Koca bir köye dönüşen dünyaya, kendi yaşadıkları yerlerin yerel sorunlarını haber haline getirip taşırlarsa, yerelde yerel gazeteci olurlarsa, yaygın basının yaygın yanlışlarına kapılmazlarsa; yerel yöneticiler duymasa bile, tüm dünya onların haberleri ile sarsılır. Artık yerel gazeteciler için sınır tanımayan bir gazetecilik başlar. Gazetecilik zaten sınır tanımaz…
Yerel gazeteciler; gazetecilerin sansür ve oto sansürle mücadelesinin desteklenmesini istiyorlar… “Yürütme organları kamu görevlileri ve yasama organı, halkın bilgi edinme hakkı olan "basın özgürlüğü" ve "ifade özgürlüğü"nü insan temel hak ve özgürlüklerin omurgası olarak kabul etmelidir.” Eğer böyle olmazsa, yerel gazetecilere göre; sansür ve her türlü sınırlandırmanın sürekli arttığı, gazetecilerin yargılandığı veya hapse girdiği, ceza tehdidi altında görev yaptığı bir ülke konumundan çıkamayacağımızı yeniden hatırlatıyorlar…
Yerel gazeteciler, yerelde gazeteci olmak gerçeğine güvenerek, ayakta durmanın var olmanın “gücünü” yaratacakları yolun başındadır…Yerel gazeteciler başında durdukları yoldan geri dönmek veya yola devam etmek seçeneği ile karşı karşıyadırlar.…Yol ayrımındaki seçenek yerelde gazetecilik yapan gazetecilerin akıl, bilgi ve cesaretlerindedir… Gazeteci, gazetecidir.(Fİ/EÜ)