Yaygın medya, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çözüm için bir "yol haritası" hazırladığını açıklamasının ardından hükümetin de "çözüm" çağrılarına kulak kabartmasıyla başlayan sürece destek verdi ama sürecin ilk tıkanışında da savaş borazanlarına sarıldı.
Temmuz sonunda "açılım"ı açan İçişleri Bakanı'nın ilk işi "Polis Akademisi"nde gazetecilerle görüşmek olmuş; toplantılara katılan köşe yazarlarının iyimser yorumları kısa sürede medyanın geneline de yansımıştı.
Adil bir siyasi temsilin önünü kapatan seçim barajının etrafından dolaşarak Kürt muhalefetinin temsilcileri olarak meclise giren Demokratik Toplum Partisi (DTP) de "muhatap alınmak istiyoruz" kaydıyla hükümete destek verdi; Başbakan'ın göstermelik fotoğraf çektirme görüşmesi dışında çağrısına anlamlı bir karşılık bulamadıkça da sesini yükseltti.
PKK'lilerin Habur'dan girişlerine misilleme olarak İzmir'de DTP parti konvoyuna yapılan saldırı, hükümetin saldırıları "anlayış"la karşılaması; Öcalan'ın İmralı'da "F Tipi" tretmanı kabullenmeyişiyle başlayan sokak gösterileri, DTP kapatma davasının gündeme gelişi ve Reşadiye'deki -henüz kimsenin üstlenmediği- saldırıda yedi askerin hayatını kaybetmesiyle nisbi çatışmasızlıktan çatışma sürecine geri dönüş, herkesten önce yaygın medyayı geriye savurmuş görünüyor.
"İç savaş" başlamış!
Bu savrulmayı gazete köşelerinden izleyebiliriz:
Hürriyet yazarı Oktay Ekşi, DTP'nin aslında "kendini kapattırmaya" çalıştığını, eldeki verilere göre de kapatılması gerektiğini öne sürereken, Taraf'ta Ahmet Altan'a göre Öcalan'ın derdi "hücresinin bilmem kaç santim küçülmesi"; sokağa çıkanlar da "kendi iradeleriyle kendilerini kul haline getiriyorlar". Habertürk'te Fatih Altaylı "DTP-PKK açılım falan istemiyordu" dedi.
Milliyet yazarı Ece Temelkuran, ülkede iç savaş başladığını, bu sürecin artık siyasetle yönetilemez hale geldiğini savundu. Vatan yazarı Can Ataklı polislerin kontrolden çıkabileceğini söyledi.
Barış nasıl olacak?
Yaklaşım farklarına rağmen, sayıları çoğaltılabilecek bu örneklerin ortak noktası "barış"ın imkânsızlığını savunmaları. Eksik bilgiye dayanarak -cımbızlayarak- ya da gerçeği çarpıtarak üzerine yorum yapan köşe yazarları sonuçta "barış gazeteciliğinin" bütün kodlarını ihlal ediyorlar:
* Barışın ancak iki ve daha çok taraf arasında olabileceğinin, Kürt sorunu özelinde bu taraflardan birinin DTP olduğunun, barış ısrarını her zaman görünür kılmasa da DTP'yi silahlı mücadele yürüten PKK'yle bir tutmanın çözümün önünü kapatacağının, PKK'nin de DTP'nin de bu ülkenin yurttaşlarından, bunun karşılığında zulüm görme pahasına destek aldığının üzerini örtüyorlar.
* Öcalan'ın bu sürecin doğrudan hedef aldığı bir örgütün halen manevi önderi olduğunu, 10 yıldır tek başına tutulan bir insanın uzmanlar ve hak savunucuları tarafından insanlık dışı olarak tanımlanan F-tipi cezaevine konmaya itiraz etmeye hakkı olduğunu görmezden geliyorlar.
* Hükümetin bu sürecin başından itibaren Öcalan'ı F-tipine koymak ve konuşmak dışında somut hiçbir adım atmadığının üstünü örtüyor, Kürtlerin yıllardır uğruna mücadele ettikleri bir dizi talepleri olduğunu ve yurttaş olarak hükümete siyaset yoluyla itiraz etmeye hakları olduğunu kabullenmez görünüyorlar.
* Milliyetçiliğin hitap alanındakiler dışındaki yurttaşların "barış" talebinin yok etme, dışlama, ötekileştirme eğilimlerinden çok daha güçlü olduğunu, gazetelerin kışkırtıcı yayınlarının aksine oğlu askerde öldürülen insanların da, kardeşini otobüse molotof kokteylli saldırıda yitiren abinin de "bitsin bu anlamsız savaş" sözlerinde haber değeri görmüyorlar.
Yaşam köşelerden yansıdığı gibi akmıyor
Diğerleri sayfalarını militarist-milliyetçi klişelerle bezerken öldürülen askerlerin ailelerinin "barış" çağrısını manşete taşıyan Radikal; "barış için desteğe devam" diyen Sabah yazarı Sevilay Yükselir ve benzeri örnekleriyse ayrı bir tarafa koymak gerekli.
Hayat ilk tökezlemede çatışma korkusunun üzerine ateşle giden, ya da bu korkulara teslim olan köşe yazarlarını doğrulamıyor. Yaşadığımız çalkantıya ve hükümetin sarsaklığına rağmen barış uzun zamandır olmadığı kadar yakın görünüyor. Anlaşılan, bu yazar ve yönetici kadrosuyla, zamanı geldiğinde barış en son gazete sayfalarına yansıyacak.(EÜ/EK)