Gaddar dizisi, bir askerin dönüşüm hikayesini anlatan bir aksiyon ve dram dizisidir. Dağhan Yalçın, uzun süren askerlik görevinin ardından evine döner. Fakat döndüğünde her şeyin değiştiğini görür. Sevdiği kadın onu terk etmiştir, ailesi dağılmıştır ve kardeşi karanlık bir dünyaya sürüklenmiştir. Dağhan, sevdiklerini korumak ve adaleti sağlamak için gaddar bir kiralık katil olmaya karar verir.
Gaddar dizisi, aksiyon dolu hikayesi ve Çağatay Ulusoy'un oyunculuğuyla izleyicilerden ilgi görmektedir. Gaddar dizisi, elbette olumlu yönleriyle de dikkat çekiyor. Ancak, bu yazıda olumsuzluklara odaklanacağız.
Gaddar dizisi, son zamanlarda reyting rekorları kıran bir dizi. Ancak dizinin artan popülerliği ile birlikte, dizinin izleyici üzerindeki olumsuz etkileri de gündeme gelmeye başladı.
Dizinin odak noktası, genellikle şiddet, ihanet ve manipülasyon gibi negatif temalar etrafında dönüyor. Bu temaların işlenişi, genç izleyiciler üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Özellikle, şiddetin normalleştirilmesi ve manipülasyonun romantikleştirilmesi gibi unsurlar, gençlerin değerlerini ve ilişki algılarını olumsuz yönde etkileyebilir.
Dizideki şiddet ve manipülasyon sahneleri, ergenlerde kaygı, korku, stres ve depresyon gibi psikososyal problemlere yol açabilir. Özellikle travmatik geçmişi olan ergenler, bu tür sahnelerden daha fazla etkilenebilirler.
Dizi, şiddeti normalleştiren ve meşrulaştıran bir bakış açısı sunmaktadır. Bu durum, gençlerde şiddete meyil ve toleransı artırabilir. Özellikle ergenlik dönemindeki gençler, kimlik arayışında ve benlik algısı oluşturma aşamasında olduklarından, dizideki şiddet içeren sahnelerden etkilenerek şiddeti bir problem çözme yöntemi olarak görebilirler.
Dizi, manipülasyonu romantikleştiren ve cazip gösteren bir bakış açısı sunmaktadır. Bu durum, gençlerde sağlıklı ilişkiler kurma becerisini ve ilişkilere dair bakış açısını olumsuz etkileyebilir. Özellikle romantik ilişkilerde güven ve saygı gibi temel unsurların önemini kavrayamayan gençler, dizideki manipülatif ilişki örneklerini taklit etmeye meyilli olabilirler.
Dizi, mafya ve suç dünyasını cazip ve heyecan verici bir şekilde göstermektedir. Bu durum, gençlerde yasa dışı faaliyetlere yönelme ve risk alma eğilimini artırabilir. Ayrıca, dizideki karakterlerin ahlaki değerlerden yoksun olması, gençlerin ahlaki pusulasını sarsabilir ve etik değerlere olan saygılarını zedeleyebilir.
Ayrıca, dizinin karakterleri genellikle ahlaki sınırları zorlayan ve yanlış davranışları ödüllendiren bir yapı içinde sunuluyor. Bu da izleyicilerin doğru ile yanlışı ayırt etme yeteneklerini zayıflatabilir ve olumsuz davranışları normalleştirebilir.
Dizi, izleyicilerde dürüstlük, adalet ve merhamet gibi ahlaki değerlerin önemini göz ardı etme eğilimi yaratabilir.
Dizi, karakterlerin başkalarının duygularına ve ihtiyaçlarına karşı duyarsız ve bencil bir şekilde davranmasını normalleştirir. Bu durum, izleyicilerde empati eksikliğine ve duyarsızlığa yol açabilir.
Dizi, izleyicilerde yalan söyleme, aldatma, şiddet gibi yanlış davranışlara eğilim yaratabilir.
"Gaddar" gibi dizilerin, toplumda şiddetin artmasına ve ilişkilerin sağlıksız bir şekilde şekillenmesine katkıda bulunabileceği endişesi taşımak önemlidir. Televizyon ve diğer medya platformlarında yayınlanan içeriklerin, izleyici üzerindeki etkilerinin bilinçli bir şekilde değerlendirilmesi ve olumlu değerlerin teşvik edilmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, "Gaddar" gibi dizilerin izleyici üzerinde olumsuz etkileri göz ardı edilmemelidir. Medya endüstrisi, topluma daha pozitif ve yapıcı içerikler sunarak, izleyicilerin sağlıklı bir şekilde gelişimine katkıda bulunmalıdır.
(AÖ/EMK)