NATO Zirvesi'nde beklenen oldu ve Türkiye füze kalkanı projesine katılmayı kabul etti.
Füze kalkanının somut olarak İran'a karşı değil de, NATO ülkeleri dışında nükleer silahlara sahip olan bütün ülkelere karşı kurulduğunun söylenmesi hiç inandırıcı değil.
Bu ülkelerden bir tanesi İsrail ve herhalde herhangi bir NATO ülkesine saldırması da beklenmiyordur.
Çin Halk Cumhuriyeti ve Kuzey Kore ise Asya kıtasının öteki ucundalar ve ABD'ye füze göndermek istediklerinde Türkiye üzerinden geçen uzun yolu tercih etmek yerine, füzelerini Doğu'ya doğru ateşleyeceklerdir.
Şimdiki planlamaya göre füze kalkanı için gerekli radarlar Türkiye'ye yerleştirilecek. Füzeler ise sadece Akdeniz'deki gemilerde mi bulunacak, yoksa başka yerlere de yerleştirilecek mi, bilinmiyor.
Projenin maliyeti -şimdilik- yüz milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bu rakamın artması kuvvetle muhtemeldir.
Garip bir durum var...
Füze kalkanı öncelikle İsrail'i İran'ın füze saldırısına karşı koruyacak... İşin bu tarafı açık olarak görülebiliyor.
Bunun için bu kadar masraf yapmaya ne gerek var sorusu ise ortada duruyor.
İran'ın adı fazlasıyla öne çıkmakla birlikte füze kalkanının başka amaçları da bulunuyor.
Bunlardan bir tanesi, enerji nakil yollarını korumaktır. NATO, enerji kaynaklarına ulaşmayı ve enerjiyi nakletmeyi güven altına almayı önemli amaçlarından birisi olarak saptadı.
Türkiye önemli bir enerji nakil hattı ülkesi olmaya adaydır.
Bakü-Ceyhan petrol boru hattının ardından Türkmenistan'dan başlayan ve Hazar Denizi'nin altından geçerek Azerbaycan ve Gürcistan'a ulaşan, Türkiye'yi boydan boya geçerek Orta Avrupa'ya gidecek olan doğal gaz boru hattının yapılması söz konusudur.
Bu hatta büyük para yatıracak olan şirketler kesin güvenlik istemektedir.
Türkiye'nin güçlü bir helikopter filosu kurmasının yanı sıra füze kalkanı da bu hattın korunmasına hizmet edecektir.
Türkiye ek olarak, yine füzelere karşı koruma için, Patriot füzeleri de almak istemektedir.
Nükleer silahlarda indirimin ertelenmesi
Rusya Federasyonu Genelkurmay Başkanlığı füze kalkanı ile ilgili olarak geçtiğimiz yıl bir açıklama yapmış ve bu kalkanın nükleer silahlanmayı artıracağını savunmuştu.
Gerekçeleri şöyleydi: Füze kalkanı Rusya Federasyonu'nun elindeki nükleer füzelerin bir bölümünü nötralize edecektir. Dolayısıyla ABD ve öteki NATO güçleriyle nükleer dengeyi sağlamak için daha fazla nükleer başlıklı füzeye ihtiyaç olacaktır.
Rusya Federasyonu'nun itirazını ortadan kaldırmak için bu ülke de NATO Zirvesi'ne çağrıldı ama ortaklaşa herhangi bir proje geliştirilmedi.
Önümüzdeki yıllarda ABD'nin nükleer silahlarda indirim istemesi ve Rusya Federasyonu'nun da bunu kabul etmemesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Güvenlik projeleri dünyayı daha güvensiz hale getirirler.
Bu saptama, füze kalkanı konusunda da geçerli...
Çok pahalı bir güvenlik sistemi nükleer silahların artmasıyla sonuçlanabilecektir.
Kapitalist ekonomiye büyük katkı
NATO, üye sayısı 28'e yükselmesine karşın, sürekli olarak yeni üyeler kazanmak istiyor. Burada söz konusu olan sadece hiç bitmeyen güvenlik ihtiyacının giderilmesi değil, bundan daha önemli olarak, başlıca kapitalist ülkelerdeki üretime büyük talep yaratılmasıdır.
Her yeni NATO üyesi kara, hava ve varsa deniz kuvvetlerini NATO standartlarına göre yeniden silahlandırmak zorundadır. Bunun da anlamı, mevcut silahların bir şekilde elden çıkarılması ve yeni silahlar alınmasıdır.
Her yeni NATO üyesi önemli silah siparişi demektir.
Kapitalizm silah sanayisini sürekli geliştirmeden yaşayamayacak durumdadır.
Bir kere silah alan ülke, o silahın yedek parçalarını ve daha gelişmiş modellerini de almak zorunda kalacaktır.
NATO üyesi ülkeler bu açıdan büyük bir pazar durumundadır.
Benzer bir durum füze kalkanı için de söz konusudur.
Gelişmiş elektronik aletlerin ve füzesavar füzelerin üretilmesinin maliyeti oldukça yüksek...
Silah üretiminin kitle tüketimiyle ilgisi yoktur, müşterisi hükümetlerdir.
Füze kalkanı konusunda anlaşma sağlandığına ve dolayısıyla da pazar da hatır olduğuna göre, en az yüz Milyar Dolarlık harcamanın özellikle ABD savaş sanayisi için önemli bir sipariş olacağı ortadadır.
Gizli anlaşma var mı?
Somutlarsak; Türkiye füze kalkanına evet demesinin karşılığında ABD'den Predator tipi uçak alabilecek mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri İsrail yapısı insansız keşif uçağı Hevron'dan memnun değil...
Bunun yerine ABD'nin Afganistan'da kullandığı insansız keşif ve saldırı uçağı Predator almak istiyor. ABD bu talebi geçmişte kabul etmemişti...
Predator'un farklılığını birkaç füze taşıyabilmesi ve hedefe hemen saldırabilmesi oluşturuyor.
Türkiye bu uçağı Kandil'de kullanmak amacıyla satın almak istiyor.
ABD'nin Afganistan'da Predator vasıtasıyla çok sayıda Taliban önderini öldürmesini Türkiye de kendi amaçları için tekrarlamak istiyor.
Afganistan'da Taliban'ın kayıplarını görüyor, ama NATO ülkeleri askerlerinin, özellikle de ABD ordusunun verdiği yüksek kayıpları dikkate almıyor.
Savaşın daha güçlü silahlarla bir türlü kazanılamadığını görmek istemiyor.
Türkiye, Kürt sorununda askeri çözümden asla vazgeçmiyor. (EE/EK)