Gazoz Ligi'nin flaş ekibi Kara Mizah, bu senenin en "kadın" transferini yaparak ABD'li futbolcu Jessica O'Rourke'yi renklerine kattı.
Futbola dört yaşında ağabeylerine karşı oynayarak başlayan O'Rourke, "futbol bursu" ile üniversiteye gitmiş, hatta bir dönem Rusya'nın Zvezda 2005 Perm takımıyla Kadın Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmiş.
Dediğine göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) futbol oynamak "kadın işi" olarak sayılıyormuş! Kendisi ise karşısındakinin cinsiyeti yüzünden mücadeleyi bırakmayacak kadar azimli bir futbolcu.
Jessica O'Rourke ile kadın olarak yeşil sahalarda erkeklere karşı mücadeleyi, oyuncu kimliğini ve Türkiye'de kadın futbolunun gidişatını konuştuk.
Futbolcu bir kadın nasıl bir ortamda büyümüş olabilir?
Kendimi bildim bileli sporun içindeyim. Babam çocuk antrenörlüğü yapıyordu. Sporcu ağabey ve kuzenlerimin arasında büyüdüm. Onlarla sürekli maç yaptığımı hatırlıyorum. beyzbol, hockey ve hatta Amerikan futbolu bile oynadım.
Futbol oynamaya nasıl başladın?
Dört yaşındaydım. Abim ve kuzenlerimle maç yapıyorduk. Beni kaleci yapmışlardı. Gol yedim ve ağlamaya başladım. Üstüne üstlük babam da yanlış gol yememe bağırmıştı. Bana hiç öyle kızdığını hatırlamıyorum. Ondan sonra aklımdaki tek şey daha iyi bir oyuncu olmaktı. 17 yıldır futbolun içindeyim.
Kimse sana futbolun “erkek işi” olduğunu söylemedi mi?
Ne zaman Avrupa’ya gelirsem, aynı şeyi diyorlar: “Sen gayet ‘kadınsı’ duruyorsun. Nasıl futbol oynuyorsun?” Aynı şekilde, ne zaman Türkiye’de futbolcu olduğumu söylesem insanlar şoka giriyor! Oysa ABD’de işler çok farklı. Orada futbol kadın işi! Amerika’da cinsiyetçi bir deyiş var: “Ne yoksa kız gibi futbol mu oynuyorsun?”
Nasıl yani?
Amerikan Kadın Futbol Takımı’nın dünyanın en iyisi olduğunu kimse bilmiyor burada. Ben erkeklerin Amerikan futbolu, kadınların “futbol futbolu” oynadığı bir yerden geliyorum! [Gülüyor]
Jessica top saydırırken (Yukarıda YouTube linki bulunuyor)
Profesyonel olarak da oynadın galiba…
Evet, üniversiteye (NC State) spor bursu ile kabul oldum. Ondan sonra F.C. Indiana ve Chicago Red Stars’da oynadım. 2009'da İspanya’ya transfer oldum, Sporting de Huelva’da oynadım. Ve en son olarak 2010’da bir sezon Rusya’nın Zvezda 2005 Perm takımında oynadım, Kadın Şampiyonlar Ligi’nde top koşturdum.
Ve sonra Türkiye’ye geldin.
Geldim ve futbol oynayacak kadın bulamadım! Futbol oynamak istedim, çünkü kendi ülkemde yaptığım şeyleri burada da yaparak kendimi evimde gibi hissetmek istedim.
İlk maçını hatırlıyor musun?
Tanıdığım birkaç erkek arkadaş halı sahada maç yapacaklardı ve “adam eksikti”. Ben de hemen dahil oldum. Daha sonraları futbol oynadığımı duyan insanlar beni maçlarına davet etmeye başladı. Hatta burada İngilizce öğretmeni olarak çalıştığım okulun müdürü bile okulda hocaların aralarında oynadığı maçlara çağırdı. Seyreden öğrencilerin yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. Kimse gözlerine inanamıyordu!
“Ayağımda terlik yok, krampon var!”
Jessica ödünç aldığı erkek oyuncu formasıyla.
Gazoz Ligi’ni ne zaman duydun? Oynamaya başlaman nasıl oldu?
Sezon başında bir arkadaş bahsetti. Kızlar Sahada adlı kadın futbol etkinliğinde koçluk yapıyordum. Oradaki arkadaşlarımdan birisinin nişanlısı Kara Mizah’ta oynuyordu. Futbol oynadığımı duyduktan sonra beni davet ettiler. Israr ettiler. Ben de erkek oyunculardan birisinin formasını ödünç alıp maça çıktım!
Nasıl bir oyuncusun peki?
Orta saha da oynuyorum. Sanırım ben fair-play tipindeyim. Küçükken bir turnuvada fair-play ödülü almıştım. Adil oynarım ama her oyunda duygular ille de ortaya çıkıyor. Yani, çetin cevizimdir de. [Gülüyor] Sonunda bu işi terlikle yapmıyoruz, ayağımızda kramponlar var ve gerektiğinde hiç düşünmeden rakibim ayağına dalıp topu çalmanız gerekiyor.
Orta saha oyuncusu olmayı nasıl seçtin?
Sanırım bu hayatımla alakalı. İlgi alanlarım çok geniş. Her şeyi denemek, kendimi geliştirmek istiyorum. Orta saha da böyle bir şey. Her yere gidebiliyorsunuz. [Gülüyor] İsterseniz atağa katılıyorsun, isterseniz defans yapıyorsunuz, bazen depar atarsınız, bazen uzun pas atarsınız. Sahanın her yerine nüfuz edebiliyorum. Antrenörlerim de bu konudan çok memnunlar. Çünkü uzun süre beni nerede tutacaklarını şaşırıyorlardı.
Jessica (soldan 5. oyuncu) Gazoz Ligi maçında.
Seni izlerken birçok defa duvar pası verdiğini gördüm. Takım oyununu besleyici bir yanın var…
Evet, pek çalım insanı değilim. Topu çalıp arkadaşlarıma kazandırmayı seviyorum. Ayrıca çok iyi zıplarım, hava toplarında iyiyim. Hava mücadelelerim de hiç fena sayılmaz. [Gülüyor] Antrenörlerimden her zaman övgü almışımdır.
Gazoz Ligi’nde erkeklere karşı oynuyorsun. Bu bir ilk mi? Hangisine daha alışkınsın? Kadınlara karşı mı erkeklere karşı mı?
Şu an Türkiye’de kadınlar liginde oynamıyorum. Son dört senedir erkeklere karşı oynuyorum ve artık kendimi gayet rahat hissediyorum. ABD’de antremanları hep erkek takımıyla beraber yapıyorduk. Bu kumda koşmak gibi bir şeydi. Fiziksel olarak onlar yenemiyorduk ama zihinsel olarak hazırlığımız çok iyi oluyordu.
"Rakibimin cinsiyeti yüzünden mücadelen kaçmam"
Erkeklere karşı oynarken kendini kadın olarak hissediyor musun?
Samimi olmam gerekirse, maç yaparken cinsiyetim aklıma bile gelmiyor. Maça çıkınca gözüm toptan başkasını görmüyor. Tek derdim topu çalıp takımımın gol atmasını sağlamak ya da gol yememeyi sağlamak. Bunun için gerekirse ikili mücadeleye giriyorum, gerekirse rakibimin ayağına kayıyorum. Onun erkek ya da kadın olmasının hiç önemi yok. Karşımdakinin cinsiyeti yüzünden mücadele etmekten kaçacak halim yok.
Oynarken küfür ettiğin oluyor mu?
Sanırım gençken herkes gibi biraz küfür etmiştim. Ama sonra bir gün geldi ve kendime şöyle sordum: Neden bütün bunlar söylüyorum? Bir antrenörüm her zaman klas oynayın derdi. Bu şekilde klas bir futbolcu olamayacağımı anladım. Normal futbolda da öyle. Messi ve Ronaldo’yu bir düşünün. Hangisi daha klas? Elbette Messi.
Kara Mizah - Etkisiz Eleman karşılaşmasından bir kare.
Peki ya birisi sana küfür ederse?
Türkiye’de ilk geldiğim zamanlar bırakın küfürleri, takım arkadaşlarımı anlamam bile güçtü. Şimdi artık anlıyorum ve herhangi bir şey duyduğumda hemen uzaklaşmayı seçiyorum. Çünkü enerji ve konsantrasyonumu oyun dışında bir şeye vermek istemiyorum. Sonunda bunlar yalnızca kelimeler. Bazen insanlar bu kelimeleri anlamını düşünmüyor. Dediğim gibi, bu karakterle ilgili bir mesele. Kendi seviyemi düşüremem.
Erkeklere karşı futbol oynayarak Türkiye’de bir fark yarattığını düşünüyor musun?
Elbette buradaki algıyı değiştirmek hedefim oldu. Hem kadın, hem kadınsı, hem de başarılı futbolcu olmak mümkün. Ama bunu çok önemsemiyorum. Etrafımdaki bütün küçük kızların futbol oynamak istediğini görüyorum. Bu beni yeterince mutlu ediyor.
Peki imkanlar nasıl?
Bence Türkiye’de birçok yetenekli genç kız sporcu var. Çok iyi futbol oynayanları da gördüm. Ayrıca Milli Takımı da gördüm. Ama sanki kızların tanınınmış oyuncu olabilmeleri için yeterince imkan ve ortam yok gibi. Beşiktaş semti civarında bazı genç kız futbol okulu ilanları görüyorum. Ama bu büyük bir ihtimal Türkiye genelinde olan bir durum değil.
"Gerçek karakter maçta ortaya çıkıyor"
Sence kadınların futbol oynaması neden önemli?
Bu genel olarak spor yapmakla alakalı bir mesele. Bence birisinin gerçek karakterini spor müsabakalarında anlayabilirsin. Çünkü sadece bir maç boyunca bile birçok iniş çıkış yaşanıyor. Bazen işler epey kızışıyor. Herkes kazanmak istiyor.
Bence küçük yaştan itibaren spor yapmak, yalnızca bedeni değil hayatın her alanında takım ruhuyla hareket etmeyi geliştiriyor. Ayrıca, spor insanlara küçük yaştan itibaren başarı ve başarısızlıkla nasıl başa çıkabileceklerini öğretiyor.
Burada kimseyle maç izlemeye gittin mi?
Amerika’dayken yalnızca kadın futbol maçlarını izlemeye gidiyordum. Buraya gelince çok şaşırdım. İnsanların futbolla yatıp kalkmaları çok ilginç geldi. Tezahüratlardaki ironi ve kafiyeler de çok güzel. Ama bazen canımı sıkan şeyler de oluyor. Özellikle de futbolculara yabancı madde atıldığında.
Peki futbolla ilgili planların nedir?
Gazoz Ligi’ne devam edeceğim. Ayrıca Kızlar Sahada inisiyatifinin devam etmesi için destek olacağım. Belki o zamana kadar üç büyüklerde birisi kadın futbol takımı kurar ve onda oynarım, kim bilir? (BM)
* Click here to read the article in English.