"Dünyanın hiçbir yerinde, bizim ülkemizde olduğu gibi futbolu kadınlar yorumlayamaz. Ben bir bayanla futbol konuşmam. Akli dengesi yerinde olan her insan, kadınlar da erkekler kadar futboldan anlar cümlesini kabul e-de-mez."
Bu sözler Fenerbahçe ve milli takımın eski oyuncusu Ümit Özat'a ait.
Bu sözleri duyduğumda kendimden utandım. Çünkü ben yıllarca tribünlerde Ümit Özat'ı "büyük kaptan" diye alkışladım. Hatırlıyorum da Köln'e transfer olmadan önce Fenerbahçe'deki son maçında ona tüm futbolcuların hayallerini süsleyen bir veda yapmıştık. Şu anda kendime çok kızıyorum, farkında olmadan ben bu zihniyete alkış tutmuştum. Bilmiyordum, maça gitmek yerine evde örgü örmem, yemek yapmam gerekiyormuş. Örgü-yemek, kadının dünyası budur. Bu dünyanın dışına çıkamazsınız. Çıkarsanız salt sizinle aynı platformda "erkek" oyununu tartışmamak için programı terkedip gider bu zihniyet.
Türkiye'de sporun daha doğrusu en popüler spor dalı olan futbolun, toplumsal bir uyarıcı olduğunu görüyoruz. Dönemsel olarak değişik kültürel ve politik eğilimlerin tribünlerde artarak ivmelenmesi de bu yüzden. Dönemsellik olma özelliğine sahip olmayan erkek egemen kültürümüz ise her daim futbolun içinde yer alıyor. Dolayısıyla Ümit Özat'ın söyledikleri aslında hepimizin çok tanıdık olduğu söylemler. Kadının yeri evidir, kadın yemek pişirmekten, çamaşır bulaşıktan anlar zihniyetinin futbolda vücut bulmuş hali.
Sporda ve özellikle çok büyük paraların döndüğü futbolda eğer siz standart futbolcu-taraftar profilinde değilseniz yani erkek futbolcu-erkek taraftar değilseniz bu düzen sizi masanın dışına iter. Siz erkeklerin arenasına giremezsiniz, çünkü kadınsınız. Bu kadar basittir cevabı, siz kadınsınız. Sadece cinsiyetinizden dolayı çemberin dışındasınız.
Bugün A Milli Kadın futbol takımı ve Ataşehispor Kadın Futbol Takımı oyuncularından Ezgi Çağlar ile konuştuk.
Ezgi Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı için Almanya'daydı.
Bakın Ezgi ne diyor: "Maç gününden 1 gün önce stada antrenman yapmaya gittik. Statta maç hazırlıklarına başlamışlardı bile. Sahanın dört bir yanına kamera yerleştirilmişti. Çünkü maç Almanya'nın en ünlü kanalında canlı yayınlanacaktı. Maça 6 bin seyirci geldi. Almanya maçının öncesinde İsviçre ile Türkiye'de karşılaşmıştık. Tribünlerde sadece 100 civarında seyirci vardı".
'Büyük' kaptanın sözlerini hatırlayalım: "Bayan futbolu tamam, ona göre de bir masa kurulur bayan futbolu orada konuşulur. O başka bir şey." Kadınların ötekileştirildiği bir ülkede kadın futbolunun dışlanmasından ve 'başka bir şey' olmasından daha doğal ne olabilir ki? Dağhan Irak ne güzel demişti, "Futbol doyumsuz erkeklerin mastürbasyon alanıdır".
Türkiye Cumhuriyeti, her gün iki kadının öldürüldüğü, kadın tacizlerinin ve tecavüzlerinin artarak çoğaldığı, profesyonel hayatta kadına karşı her türlü negatif ayrımcılığın yapıldığı bir ülke.
Kadının bedeni hakkındaki kararların hükümet tarafından verildiği bir ülke burası. Bir ülkenin kadın erkek eşitliği ile kadın futbolcu sayısı arasında önemli bir bağlantı görüyorum. Örneğin kadın-erkek eşitliğinde her zaman ilk sıralarda yer alan Norveç'te her 23 kadından biri lisanslı futbolcu. Almanya'daki lisanslı kadın futbolcu sayısı Türkiye'deki kadın erkek toplam lisanslı futbolcu sayısından fazla. Futbol erkektir erkek kalacak diye direten tüm Ümit Özatların gerçeklerden kaçamayacaklarını bildirmek isterim. (ak/hk)