Aday ülkeler arasında bir şekilde öne çıkan Katar, FIFA 2022 Dünya Futbol Kupası ev sahipliğine hak kazanır. Sonradan adı skandallara karışıp yerinden olacak Sepp Blatter'in eliyle teslim edilen görev için memleket seferber olur; fakat işin amelelik kısmı, toplam nüfusun neredeyse yüzde 60'ını oluşturan 1.6 milyon göçmen işçiye düşecektir.
Afrika, Asya ve Arap ülkelerinden gelen işçileri, dünya kupasının altyapısı ve stadyumlarının inşaatı için gayet ağır çalışma şartları beklemektedir. Sözleşme gereği iş değiştirmeleri, istifa etmeleri veya ülkelerine dönmeleri mümkün değildir; işveren ikamet tezkerelerini ayarladığı gibi seyahatlerini de kontrol altında tutmaktadır.
Yerleşim alanlarından çok uzakta, yerleştirildikleri kamplarda hayatın herhangi bir nimetinden yararlanma ihtimali olmadan yaşamak durumunda olan işçiler vahşi kapitalizmin köleleri haline gelmişlerdir.
Ağızlarına bir parmak bal çalmak babında, çalıştıkları şirketler futbol takımları kurarlar, çünkü kapana kısılmış işçilere tek deşarj alanı olarak Dünya Kupası Yüksek Komitesi tarafından özel bir futbol turnuvası düzenlenmiştir!
Geçtiğimiz günlerde 2017 Sundance Film Festivalinde gösterilen The Workers Cup (İşçi Kupası) adlı belgesel, şaibelerle dolu futbol dünyasına daha da mesafeli kalmamıza sebep olacak ayrıntılar içeriyor. Yönetmenliğini Adam Sobel'in yaptığı Birleşik Krallık/Katar ortak yapımı film, emek sömürüsü, iş cinayetleri ve insan hakları konusunda seyirciyi bir kez daha düşünmeye sevk ediyor. Üstelik o diyarlara özenenlerin memleketinde, buna benzer megaloman girişimler için doğal ve kültürel zenginliklerin heba edilmesinde herhangi bir beis görülmezken…
Erkek dünyası
Tamamı erkeklerden müteşekkil bir dünyayla karşı karşıyayız. Çok uzaklardaki ailelerini, eşlerini, çocuklarını özleseler de, ne zaman kavuşacakları meçhul. Özel yaşantıları yok denecek seviyede, memlekette bıraktıkları aile dinamiklerinin geri döndüklerinde tıpatıp aynı olma ihtimali de son derece zayıf aslında.
Günde ortalama 12 saatten fazla çalışıyorlar, haftada bir gün izin hakkına sahipler, fakat birçoğu yedi günlük bir çalışma rutinine kendini kaptırmış durumda.
Mülteci kampından farksızmış gibi görünen kamptan dışarı çıkmak için yetkilileri ikna etmeleri epey zor: Facebook üzerinden tanışılmış kadın arkadaşla randevulaşmak resmen açıklanacak bir mazeret asla değil!
Yalnızlık, iletişimsizlik ve çaresizlik başlıca duygular. Futbol takımı onlar için kesinlikle moral kaynağı. Bazıları bunu, gelecekte futbol yıldızı olmanın yolu olarak bile görebiliyor.
Yakından takip ettiğimiz Gulf Contracting Co. (GCC) takımı dışında 24 takımın katıldığı turnuvada Outlook, Sepam, Trags, Barzan ve Tanzifco adlı şirket takımları var. Amaç hem işçileri hoş tutmak hem de şirketlere insancıl profil kazandırarak işe alınacak yeni insanları kolaylıkla ikna etmek. Bilhassa erkeğe yönelik kitle afyonu olarak başarısını gezegen çapında kanıtlamış futbol, emek sömürüsünde de etkin bir araç olarak ustalıkla kullanılıyor.
Amele takımlarında maço tavırlardan çok, sevecen ve dostane davranışlar ön planda.
GCC takımı turnuvanın sonunda ne yazık ki dördüncü oluyor, kazandığı teselli ödülü 1500 Katar Riyali. En iyi kaleci ödülünü kazanan oyuncuları Samuel de 411 ABD Dolarına tekabül eden 1500 Riyalin sahibi oluyor, yani iki aylık maaşı kadar bir meblağ.
Çekingen yönetmen
Belgeselin kahramanları her şeye rağmen güler yüzlü olmayı başarıyor, çocuklar gibi neşelenip makus kaderlerini bir süreliğine unutabiliyorlar. Bunda kendilerine yönelen kameranın medyatik etkisinden de bahsedebiliriz mutlaka. Çünkü aslında bazıları ailelerine amele olduğunu söylemekten bile utanmaktadır, yurt dışına çalışmak için çıkmış insanlarla ilgili fantaziler çok çok farklıdır.
Futbol takımında yer alarak sistemin ekmeğine yağ sürdüklerini de çoğu biliyor ama yapacak fazla bir şeyleri yok. İşçi kahramanlarımızın, toplum içine çıktıkları zaman aşağılandıklarını, hatta bazı AVM'lere alınmadıklarını da öğreniyoruz.
Filmi seyrederken perdeden taşan duygular, boşluk, kaybolmuşluk, eziklik, teslimiyetçilik, ümitsizlik.
Görüntü almanın gayet zor olduğu ortamda Katar devletinin baskısı hissediliyor, fakat izleyici, yönetmen ve senaryonun biraz daha cesur ve agresif olmasını diliyor.
İş güvenliği açısından durumun içler acısı olduğu zaten malum. Özellikle gökdelen inşaatlarında ölen meslektaşlar hüzünle hatırlanıyor.
Arada özgürlük konusunda hararetli tartışmalara da şahit oluyoruz: "Bence hürriyet kendini zihinsel kölelikten kurtarmaktır…" demeye bile vardırıyor, 2022 Dünya Kupası hazırlıklarında emeği geçen, futbolun isimsiz kahramanlarından biri. (MTEA)