Kamuoyunda sık sık tartışmalarına tanık olduğumuz "korsan yayını" önleme konusunda yeni yasa değişiklikleri yapıldı. 3 Mart 2004 kabul tarihli 5101 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 12 Mart 2003 gün ve 25400 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Cezalar artırılmış, idari düzenlemeler ve diğer yasalar da değiştirilmiştir.
Korsan yayınların önlenmesi için başka yasalarda da değişiklikler yapılmıştır. Örneğin Belediye Kanunun 15 inci maddesinde yapılan değişiklikle, Belediyeler artık Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunan eser, icra ve yapımların tespit edildiği kitap, kaset, CD, VCD ve DVD gibi taşıyıcı materyallerin, işgal harcı ödenmiş sokakta açılan tezgahlarda veya sokaklarda satışına izin vermemek ve bunların satışını engellemek, satışına teşebbüs edilen materyalleri toplayarak yetkili makamlara teslim etmek hakkına sahiptir.
Yine Belediye Kanununa eklenen bir maddeyle, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) tarafından korunan eser, icra ve yapımların tespit edildiği kitap, kaset, CD, VCD ve DVD gibi taşıyıcı materyallerin bandrollü olsalar bile pazar, panayır gibi yerlerde, meydanlar, iskele, köprü gibi yerlerde satışı yasaklanmıştır.
Eskiden "işgaliye ödemesi" yapıldığından dolayı sokaklarda korsan yayınların, kitapların satışına izin veriliyordu. Hatta bu satışların kültür yaşamımıza katkısı olduğu gerekçesiyle ve hatta kitapların "ucuzluğu" nedeniyle daha çok okunduğu bile ileri sürülmekteydi.
Acaba yasada "bağlantılı haklar" ve "komşu haklar" nasıl tanımlanmaktadır? Yasaya göre "bağlantılı haklar", eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek koşuluyla komşu hak sahipleri ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının sahip oldukları haklar demektir.
Komşu haklar denilince de yine eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermeksizin ve eser sahibinin izni ile bir eseri özgün biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçıların, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları ile radyo-televizyon kuruluşlarının sahip oldukları hakları ifade eder.
3984 sayılı Kanunun (RTÜK) 3 üncü maddesinin (v) bendinde "Telif Hakkı sahibi" olarak "Yazar, besteci, düzenlemeci gibi düşünsel alanda eser yaratan kişiyi" gösteriyordu. Tanımda "bağlantılı haklar" yoktu.
Yapılan değişiklikle (v) bendi artık "Eser ve/veya bağlantılı hak sahipleri" tanımını "Eser, icra, fonogram ve yapımlar üzerindeki manevî ve malî hakları, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile düzenlenen gerçek veya tüzel kişileri" içeriyor.
Bilindiği gibi fonogram; sinema eseri gibi görsel-işitsel eserler içindeki ses tespitleri hariç olmak üzere, bir icrada yer alan seslerin veya diğer seslerin veya temsillerinin tespit edildiği ses taşıyıcısı fiziki ortamdır.
Yine 3984 sayılı Kanunun (RTÜK) 4 üncü madde ikinci fıkradaki "yayın ilkelerinden" (o) bendi "Yayınlarda, mevzuatın eser sahiplerine tanıdığı hakların ihlal edilmesi" şeklindeki ilke; "Yayınlarda, eser ve bağlantılı hak sahiplerine 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile tanınan hakların ihlâl edilmemesi." şeklinde değiştirildi. Bağlantılı hak sahiplerini de içine alacak biçimde genişletilmiş oldu.
Bu değişiklikler nedeniyle 3984 sayılı Kanunun 37 inci maddesindeki "Telif Hakları" başlıklı maddenin de başlığıyla birlikte tamamen değiştirilmesi gerekti. Madde başlığı "Radyo-Televizyon Kuruluşlarınca Yayınlanan oldu.
Madde içeriği ise aynen şöyle: "Radyo-televizyon kuruluşları, yayın ve/veya iletimlerinde eser, icra, fonogram ve yapımları kullanabilmek için, eser sahipleri, bağlantılı hak sahipleri veya bu kişilerin üyesi oldukları meslek birlikleri ile izin almak üzere sözleşme yaparlar ve bu sözleşme ile belirlenen malî hak bedellerini öderler.
Bu sözleşme ve ödemeler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde yapılır. Bu madde hükümlerini ihlâl eden yayın kuruluşları hakkında ayrıca bu Kanunun 33 üncü madde hükümleri uygulanır."
Yasa değişikliğinin amacı radyo-televizyonların FSEK'dan kaynaklanan hakları ihlal etmeksizin yayın yapmasını sağlamaktır. Radyo ve televizyon kuruluşları meslek birlikleri ile sözleşme yaparak izin almış olacaklar ve mali hakların ödenmesi sağlanacaktır.
Aksine davranışta bulunulursa, artık RTÜK "müeyyide" uygulayabilecek duruma getirilmiştir. Çünkü bu hak ihlali ayrıca "yayın ilkesi" sayıldığından artık müeyyidesi 33 üncü maddeye göre yayınlar için "uyarı, para cezası, durdurma ve iptal"dir.
Radyo ve televizyon yayıncıları bu yasa değişikliğiyle, hem RTÜK hem de meslek birlikleri tarafından kuşatılmış (belki de kıstırılmış) demektir. Hiçbir radyo ve televizyon kuruluşu, örneğin müzik kasetlerini eskiden "çaldığı" gibi çalmamalıdır.
Bir yanda meslek birlikleri ile FSEK, diğer yanda RTÜK ve müeyyideleri..Ortada çifte kavrulmuş ve artırılmış cezalarla karşılaşabilecek radyo ve televizyonlar...Hukuka aykırı davranmanın mazereti olmaz. Hak ihlalleri de önlenmelidir; ama kantarın topuzunu kaçırmadan...(Fİ/NM)