Kriz özellikle sanayi bölgelerini sarsıyor. Otomobil sanayii ve ona bağlı yan sanayi neredeyse çöküşün eşiğine gelmiş durumda. İşten çıkarmalar ve işyeri kapanmaları birbirini izliyor. Bunun karşılığında işçi eylemleri de giderek radikalleşiyor. Son günlerde işyeri yöneticilerinin ve patronların rehin alınması yeni bir eylem biçimi olarak ortaya çıktı.
Etkili de oluyor. En azından medyada yer alıyor işten çıkarmalar. Şu ana kadar 7 büyük işyerinde patronlar işçiler tarafından rehin alınarak pazarlık masasına oturtuldular. Sony, 3M Sante, Fnac, Conforama, Caterpillar, Scapa, Peugeot'nun bir kolu olan Faurecia, FM Logistic, Valeo, France Telecom, Continental, ve Molex bu radikal eylemlerden payını aldı.
Continental işçileri dün, Hannover'da alman işçileri ile birlikte 3 bin işçinin katıldığı bir gösteri düzenlediler. Caterpillar'da sendikalar ile yönetim arasında süren pazarlıklar, en sonunda dün sonuçlandı. Yönetim işten çıkartılacakların sayısının 750'den 450'ye Düşürmeyi ve işten çıkartılacaklara verilecek primlerin önemli oranda arttırılmasını kabul etti.
Anlaşma bir referandumla işçilerin onayına sunulacak.
Yaris'in üretildiği Toyota'da ise kurulduğu 2001 yılından bu yana ilk kez üretim durdu. İşçiler kısmi işsizliğe ayrıldıkları günlerin yüzde yüz ödenmesi için direnişe geçtiler ve isteklerini kabul ettirdiler.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. İşten çıkarmaların giderek artması beklendiğine göre, radikalleşmenin yükselmesi olasılığı fazla. Üstelik kamuoyu da eylemlerden yana görünüyor. Bu durum değişirse, gerek işverenlerin gerekse hükümetin tavrını sertleştirmesi beklenebilir. Cumhurbaşkanı Sarkozy'i şimdiden tonunu değiştirdi, özellikle rehin almalara karşı sert tepki gösterdi. Direnişler genel bir ayaklanmaya dönüşebilir mi? Şu andaki gelişmeler sendikaların denetiminde. Çatışmaların daha da artacağı ve uzun süreli olacağı söylenebilir ama bunların «yalıtılmış» kalma olasılığı çok yüksek.
Asayiş berkemal değil...
Cumhurbaşkanı Sarkozy, kokmuş yemeği ısıtıp yeniden masaya sürdü. Bakalım bu kez yemeğin kokusunu bastırabilecek mi? 2002 yılandan bu yana, temel politikasını "asayiş" kurulması üzerine kuran Sarkozy, geçtiğimiz salı günü Nice'te yaptığı bir konuşmayla, Avrupa Parlementosu seçimlerine yedi hafta kala tekrar aynı konuyu ön plana çıkardı.
Çetelere karşı -gençlerin oluşturduğu mahalle çetelerine- mücadele programını ayrıntılandırarak "mücadeleyi" bir üst boyuta çıkartacağını açıkladı. Yeni bir yasa, daha da fazla baskı. Fransa'nın "başkomseri" böylece tartışmayı istediği alana kaydırarak, hem aşırı sağın önünü kesmek hem de sosyalistleri köşeye sıkıştırmayı amaçlıyor.
Asayişle ilgili rakamlar çok tartışmalı. Önce gözalına alınanların sayısını verelim. 2008 yılanda 600 bin kişi gözaltına alınmış. Yani her yüz fransızdan 1'i. Kuşkusuz hırsızlık vb. olaylarda yüzde 23'e varan bir düşüş var. Örneğin otomobil hırsızlığı son beş yılda yarı yarıya düştü. Ama bu durumun hükümetin uyguladığı politikayla pek ilişkisi yok. Daha çok otomobil üreticilerinin konuyu daha ciddiye alıp, çalınması zor araba yapmalarından kaynaklanıyor. Buna karşılık kişilere yönelik şiddet kullanımında yüzde 14 artış var ve bu durum gerçekten bir güvensizlik ortamı yaratıyor. Hem de Sarkozy'nin yedi yılda çıkarttığı 23 yasaya rağmen.
2007 seçimlerde sosyalistler Sarkozy'yi asayiş konusunu "seçim manevrası" olarak kullanmakla suçlamışlardı ama seslerini pek duyuramamışlardı. "Gevşeklik" imajı yakalarına yapışmıştı. Bu kez sosyalistler daha hazırlıklılar. Genel politikalarını "önlem- cezalandırma-eğitme-geri kazanma" olarak belirlemiş durumdalar. Asayiş ile ilgili polemiği kısa kesip, tartışmayı ekonomik ve sosyal sorunlar üzerine yoğulaştırmaya çalışıyorlar. 7 Haziran günü yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri kampanyasının konuları yavaş yavaş belirginleşiyor. İlk sıralarda "Türkiye" ve "asayiş"in yer alacağı kesinleşti. Kuşkusuz bunların ardından kriz ve krize karşı politikalar gelecek. Şu ana kadar seçimlere gerçekten bir ilgi olduğunu söylemek de zor. Bazı kamu oyu yoklamalarına göre katılma oranının yüzde 40'larda kalması olasılığı var.(SŞ/EÜ)