Geçtiğimiz aylar, Fransa solu açısından oldukça hareketli geçti. Önce Sosyalit Parti, sol kanadın da katılımıyla, genel sekreterliğe Martine Aubry’i seçerek kendi sorunlarıyla uğraşmaktan kurtuldu ve dışa döndü.
Martine Aubry’nin seçildiği kongre, aynı zamanda yeni bir partinin doğuşunun habercisi oldu. Mitterand’ın bakanlarından, Avrupa Anayasası referandumu sırasında “hayırcı” kanatta yer alan sosyalist parti senatörü Jean-Luc Melenchon partiden ayrıldığın açıkladı. Melanchon, daha sonra Almanya’daki Sol Parti örnegini izleyerek, Sol Parti’yi (PG) kurdu.
En son ve belki de en önemli gelişme ise, Troçkist Devrimci Komünistler Birliği’nin (Ligue communiste revolutionnaire-LCR) kendini feshetmesi ve yerini “Yeni Antikapitalist Parti”nin (Noueau Parti Anticapitaliste-NPA) alması oldu.
Devrim için gençlik aşısı: Besancenot ve NPA.
Devrim için gençlik aşısı. 34 yaşındaki bu genç postacının, Olivier Besancenot'nun politikaya girişini ve son girişimini bu cümleyle özetleyebiliriz. Besancenot, ilk kez cumhurbaşkanı adayı olduğu 2002 seçimlerinde aldığı yüzde 4,25 oyla Komünist Parti’nin adayı Robert Hue’yu geride bırakmayı başarmış ama Troçkist efsaneyi temsil eden, "İşçi Müçadelesi”nin (“Lutte ouvrier-LO) adayı, Arlette Laguiller’in gerisinde kalmıştı.
Ama daha sonra köprülerin altından çok sular aktı. Araya Avrupa anayasası referandumu girdi. Bir hayır bloku oluştu. Bu kampanyada Besancenot ön plana çıktı. Kendini kabul ettirdi. Ve 22 Nisan 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Besancenot bir mucizeyi gerçekleştirdi. Yüzde 4,08 oyla Arlette’i (yüzde 1,33) geçtiği gibi, Komünist Parti’nin adayı Marie-George Buffet’i (yüzde 1,93) de geride bıraktı.
Bu başarının verdiği güçle, Besancenot, yeni parti girişimini başlattı. “Eski”den yeni olmuyordu. Geçmişin defterlerini kapatmak ve herşeyi değiştirmek gerekiyordu. Partinin ismini, işleyişini, diskurunu, sosyolojik yapısını, iletişim biçimini yenilemek gerekiyordu. O bunu başarabilecek özelliklere sahipti. Gençti, genç gibi konuşmasını, halktan insanlara seslenmesini biliyordu. Sarkzoy’e karşı en sert muhalefeti o yürütüyordu ve Sosyalist Parti’yle köklü bir kopuş içine girmişti. (Bu son durum, solun solunda ona geniş bir yer açarken, aynı zamanda bir dezavantaj da oluşturuyor. Kamuoyu yoklamalarında Besancenot’a oy verebileceklerini söyleyenlerin oranı yüzde 15 ile yüzde 18 arasında değişirken, aynı oran partisinin ideolojik çizgisiyle birleştirilince yüzde 3’lere düşüyor.)
“Devrimci Komünistler Birliği” öldü, yaşasın “Yeni Antikapitalist Parti”
5 Şubat perşembe günü, Devrimci Komünistler Birliği’nin (Ligue communiste revolutionnaire-LCR) son kongresinde bir konuşma yapan Birliğin kurucusu Alain Krivine, partinin kapatılmasına karşı çıkanların son umutlarını şu sözleriyle söndürdü. “Devrim mücadelesine daha uygun bir aygıtla devam edeceğiz”. Böylece geçtiğimiz hafta sonunda yapılan kuruluş kongresiyle birlikte, bir yıldır süren çalışmalar sonucunda, “Yeni Antikapitalist Parti” doğdu.
Solun solunda yer alan, işçi, Troçkist, komünist, Guevarist, çevreci, altermondialist ve feminist hareketleri bünyesinde toplamayı amaçlayan yeni partinin üye sayısının 9 000 (bu LCR’in hiç bir zaman hayal edemeyeceği bir sayı, LCR’in üye sayısı 3000 idi) ve amacın 10 bin rakamına ulaşmak olduğu açıklandı. Ama kongrede oy kullananların, yani gerçekmilitanların sayısının 5 ile 6 bin kişi arasında değiştiği ileri sürülüyor.
“21. yüzyılın sosyalizmi”ni temsil edeceğini ileri süren “Yeni Antikapitalist Parti” çevre ve kağıtsız işçiler, konutsuzlar v.b. sosyal sorunlar konusunda özel bir duyarlılık gösterirken, genel politik çizgide bir değişim yok: antikapitalizm. Ittifaklar konusunda ise, sosyalist parti karşısındaki tavırları çok net. Hükümete girmeye hayır. Amaç “iktidarı, iktidara teslim olmadan almak”.
Büyük çoğunluğu 40 yaşının ve işçilerden oluşan ‘Yeni Antikapitalist Parti”, Fransa’nın yeni bir Mayıs-68 hareketinin eşiğinde olduğu inancında. Bir grev dalgasıyla, kıvılcımın ateşleneceğini düşünüyor. Diğer sol partilerle seçim ittifakı yapma konusunda ise açık sözlü davranmıyorlar. Buna niyetli olmasalar bile bunu açıkça ifade etmiyorlar. Kuruluş kogresinin ikinci gününde ele alınan solun solundaki diğer parti ve gruplarla (Komünist Parti, Sol Parti ve anayasa referandumunda hayır kampında yer alan diğer gruplar) seçim ittifakı konusunda bir karar alınmadı. Karar yönetime bırakıldı. Karşı tarafça kabul edilmesi çok zor olan koşullar öne sürülerek bu tartışmayı kapatmayı tercih edebilirler. Ölümcül hastaları süründürmeyelim diye düşünebilirler.
Sosyalist Parti yeni partinin kuruluş kongresine, düşük düzeyde de olsa, bir delegasyonla katıldı. Bu da, solun solundaki bu gelişmeyi sosyalistlerin ciddiye aldığının bir göstergesi. Ama bu aynı zamanda, Sosyalist Parti’nin, geçtiğimiz hafta içinde hükümete karşı eylemleri desteklemek amacıyla Komünist Parti ve Devrimci Komünistler Birliği (LCR) ile ortak bir metne imza attığı gözönüne alınırsa, bu alanı tamamiyle solun soluna bırakmama çabası olarak görülebilir.(SŞ/EÜ)