*Gerda Taro. Fotoğraf: Robert Capa.
"Tek silahları fotoğraf makineleri olan iki fotoğrafçı gelmişti. İkisi de iyi görünen sevgililerde. Adamın adı Robert Capa, kadının adı Gerda Taro'ydu. Gözleri tehlikeyi sevmenin ışıltısıyla ve ölümsüzlük hissiyle parlıyordu. Dinamik, cesur, belki de dayanılmazlığın şeyiyle parlıyordu. Robert Capa ya da daha çok bilinen haliyle sadece Capa ne de Gerda 25 yaşından fazlaydı."
Asıl adı Gerta Pohorylle olan Gerda Taro, fotoğrafçı Robert Capa gibi Yahudi'ydi. Faşist Franco yönemide Cumhuryetçi isyancıları fotoğraflamak için ateş hattına giren ikiliden sadece biri savaş alanından çıkabildi.
Picasso'dan George Orwelle'a birçok sanatçının iç savaşın yüzünü sanatlarıyla aktardıkları dönemde onlar da fotoğraf makineleriyle yola çıkmıştı.
*Brunette, Cumhuriyetçi askerler. Fotoğraf: Gerda Taro.
"Kurtulamazsak fotoğraflar kalır"
Cumhuriyetçi askerler, savaşı 25 yaşında fotoğraflamaya başlayan Gerda Taro'ya 'la pequeña rubia' (küçük sarışın) adını takmışlardı.
1937'de, 27 yaşında öldüğünde İspanya'da öldüğünde hala sevgilisi Robert Capa ile İspanya İç Savaşı'nın tüm ayrıntılarını fotoğraflıyordu.
Gerda Taro, özellikle sahadaki kadın savaşçılar üzerine de çalışıyordu. Yanda fotoğrafını gördüğünüz kadın Cumhuriyetçi, topuklu ayakkabılarıyla Taro'nun objektifindeydi.
Yazar ve film yapımcısı Jane Rogoyska imzalı kitap Gerda'nın mücadelesini tüm yönleriyle anlatıyor.
Sağ kurtulma şanslarının çok az olduğunu düşünen iki sevgilinin "Kurtulamazsak en azından 'müdahaleye hayır komitesi'ne kalacak bir şeyler olması için uçakları fotoğraflamaya başlamaları mesela.
Kitap, çapkınlığıyla ünlü Capa için en özel kadının 'özgürlüğünü kısıtlamayacak bir aşk ihtimali sunduğu için Gerda' olduğuna da değiniyor.
Capa, partnerinin ölümü ardından duyduğu pişmanlıkla şunları söyleyecekti:
"Onu tehlikede bıraktım. Eğer orada olsaydım hiç ölmeye bilirdi. Benimle olduğu sürece güvendeydi, Onu hiçbir zaman ateş altında bir yerde tek bırakmamalıydım, Yaptığım şey çok düşüncesizdi, buna izin vermemeliydim."
"Aragonun tepesindeyim..."
*Gerda Taro. Fotoğraf: Robert Capa.
Bunlar, Gerda Taro'nun sözleri:
"Aragon'un önündeki bir tepenin zirvesindeyim, etrafım kayalık dağlarla dolu. Düşman tarafından tutulan köyden iki kilometre uzaktayım. Düşman neredeyse görünmez. Makineli tüfek sesleri geliyor, Bir ya da iki savaş uçağı uçuyor. Silah sesleri bazen uzaktan geliyor, güneş çok yakıyor ve neredeysi hasta olmak üzereyim, çok az yiyebiliyorum ve güç bela çalışıyorum. Yapacak bir şey yok, bütün gün buralarda dolanıyoruz."
"Dahiydi, güzeldi, kahramandı"
Gerda'nın ölümü özellikle Fransa basınında geniş yer buldu, Ce Soir onun için yaptığı özel baskıda fotoğrafçıyı şöyle tanımlıyordu:
"O bir dâhiydi, güzeldi, azizdi, ölümü tüm faşistlere konuşan bir komünist kahramandı. O Jeanne d'Arc'dı, daha azı değildi."
Hafızalarda kalışı tıpkı gazetenin, onun hakkında yazdıkları gibi oldu.
Savaş alanında ölen ilk kadın muhabirdi. (PT)